Katıldıktan sonra bir baktım TRT’yi karıştıran amatör ses diye bir şey çıktı. Sonra beni dinlemeden tüm firmalardan bana teklif geldi. Annem “Ablan başında olduğu sürece olabilir” dedi.
İstanbul’a geldik ama ben olağanüstü operacı olmak istiyorum. Sonra da İtalya ve Fransa’ya giderim diyordum. O yer de Sultanahmet’te. Bir baktık hiç kimse yok, yarışma zamanı hiç kimse olmaz mı? Ben kalakaldım, annem kapıdaki bir kişiye “yarışma için geldik” dedi. Kapıda “Dündü o yarışma” dedi.
Annem döndü bana dedi ki, “Senden saklamayacağım bunu biliyordum” dedi. ‘Sen orada hippilerde takılırsın, orası Sultanahmet’ dedi, ‘o yüzden gitmeyeceksin’ dedi. Çok kırıldım, ben bambaşka bakıyordum hayat çizgime. Hayatım boyunca tek bir insana ‘hayır’ diyemedim o da annemdir.
Benim anneme olan bağlılığım benim bütün idealimi ve istikbalimi kapattı. Yıllar geçtikçe diyorum ki beni öyle koruyup saklayacaktı. Amerika’ya gittik ayakta alkışladılar. Abacı ile beraber konsere gitmiştik. Ben bir jazz okudum, arkasından bir türküyü jazz versiyonuyla okudum tüm müşteriler ayağa kalktı. Sonra geldiler hemen çalışmayı buraya alalım dediler. Türkiye’ye döndüm, kapak resimleri, bilgileri yolladım. Tam yeşil kartı alıyorum. Annem,”Bana sormadan nasıl yaparsın” dedi. Anne beraber gidelim diyorum, “Hayır başımıza bir şey gelir orada” diyor.
‘GÖNÜL’ ŞARKISI KARİYERİNİ DEĞİŞTİRDİ
Orhan abinin (Gencebay) şarkısı ‘Gönül’ü ilk başta okumayı reddettim. Zorla okuttular ama bu şarkı hayatımı değiştirdi. TRT’de çıkmıştı. Orhan Gencebay da kendi adını ilk kez TRT’de görmüş ve bana teşekkür etmişti.
Programda yıllar önce dönemin ünlü plakçısı Ümit Güner’in Zerrin Özer’e tecavüz ettiği iddiası da gündeme geldi. Sanatçı, konuyla ilgili şunları söyledi: Geçenlerde gördüm vefat etti. Tabii ki ölen insanın arkasından konuşulmaz. Hakkımı helal etmiyorum. Amerika’da şatolar aldı. Ama biz ne beş kuruş ne bir şey. En çok satan iki albüm yaptı, fareler geziniyordu ofisinde.
Bir gün bu olay başıma gelmiş, dayak yiye yiye, yumruk yiye yiye… Üstümde 180 kilo bir adam. Bağırıyorum, ben onu hayatımda en yakın abim biliyorum. Ben o zaman başkasına aşığım ve bir tek ona anlatabiliyordum.
Annem Ankara’ya diğer ablamların yanına gitmişti. Tülay ablam burada, Sezen, Pakize abla ile çok yakın arkadaştı. Ben de evde tek kalıyorum, günlerce yorganı çekiyorum ağlıyorum. Diyorum ki, ben bunu Tülay ablama söylesem, Tülay ablam gider bu adamı vurur. Annem de bunu duyar kalp krizi geçirir. Ben aileyi bitirmiş olurum dedim. Susmam lazım dedim. Neler yaşadım bir Allah bir ben biliyorum.
Benim evliliğim 13 saat sürdü. Bir senedir çıkıyorduk, biraz daha saygı duyulsun diye ben iki sene dedim. Dolandırıcılık ortaya çıkınca dediler ki iki sene hiç mi anlamadın?
Öyle enteresan bir şey ki, bana deniliyordu ki her zaman: Ben basına çıkmayayım. ‘Ne ağır adam’ diyordum. Hep evdeyiz, dışarı falan çıktığımız yok. Bir kere TRT’ye gelmiş resmini çekmişlerdi. O gün düğünde çok az kişi var. Ahmet San’ı da çok severim. Resim çekmiş demiş ki “Bizim kızı evlendirdik” Bundan sonra Türkiye, televizyon, medya sektörü birbirine girmiş ama benim haberim yok.
Evlilik olur, bir gün geçer ondan sonra bütün kadınlar televizyona çıkar. Ertesi sabah 10’da çıktı kadınlar inanılır gibi değil. İnsanlardan para almış galiba. Şükürler olsun bana çok güzel baktı, para mara hiç işim olmaz yani. Ben hiçbir şekilde para harcamadım, o bana gayet iyi baktı.
Fakat şimdi ertesi gün olunca, bunları duyunca acayip oluyorsunuz birden bire. “Ben bu kadar salak mıyım” oluyorsunuz. Aslında Murat tek başına çok iyi bir insan, annesi de öyleydi.
Bu kadar kötülüklerden sonra dedim ki: Benim korumam gereken bir ismim var. Onun için ben böyle bir şeyi yapamam. ‘Beraber yaşadılar’ diye yazdılar ama yaşamadım.