Şarkıcı Yeşim Salkım, Hakan Uzan’la evli olduğu dönemde lüks bir hayat yaşadığını ancak boşandıktan sonra zorlu bir yaşam sürdüğünü açıkladı. Detaylar haberimizde… Hakan Uzan ile evli olduğu dönemde yaşadığı lüks hayatla magazin gündeminden düşmeyen ünlü şarkıcı Yeşim Salkım, Kanal D ekranlarında yayınlanan Renkli Sayfalar isimli magazin programına konuk olarak katıldı. Uzan Ailesi’nden Hakan Uzan’la evli olduğu dönemde lüks bir hayat yaşadığını ifade eden Yeşim Salkım, “Katıldığım bir düğünde davetlilerin tamamının 7 sülalesine bakacak yüzük takmıştım, isteyerek bıraktım o yüzüğü. Bu benim seçimimdi ve başıma neler geleceğini biliyordum. Bütün mücevherlerimi bırakıp evimden çıktım. Her yerde yasaklandığım günler oldu. Ne gazetelerde haberim çıktı, ne kliplerim döndü.” diye konuştu. İşte Yeşim Salkım’ın açıklamalarının tamamı… Elimdeki yüzüğü satıp çocuğuma süt almış bir insanım. Helikopterden inip gemiye, gemiden inip uçağa bindiğim günler de oldu. Ben Ürdün Sarayı’nda evlenmiş bir insanım ama köpek çiftliğinde evlendiğim de oldu. Prens Charles’in düğün yemeğine katılmış biriyim. Varlığı da gördüm, yokluğu da. O kadar doydum ki… İki senedir yatağımda yalnız yatıyorum, sabah nasıl uyanacağım endişem yok. Evde makyaj yapmayan, panduflarıyla gezen bir kadınım. Evliliklerimi istediğim için bitirdim. İstemesem yürütürdüm. Bakın insanlar bitiriyorlar mı? Kendin için, çevren için, çocukların için yürütürsün… Ölüm de insana dair, aşk da… Katıldığım bir düğünde davetlilerin tamamının 7 sülalesine bakacak yüzük takmıştım, isteyerek bıraktım o yüzüğü. Bu benim seçimimdi ve başıma neler geleceğini biliyordum. Bütün mücevherlerimi bırakıp evimden çıktım. Her yerde yasaklandığım günler oldu. Ne gazetelerde haberim çıktı, ne kliplerim döndü. Evimin kapısında siyah otomobiller bekliyordu. Bir şeyleri göstermiyoruz diye acı çekmiyorum anlamına gelmez. Kapalı kapılar arkasında neler yaşandığını kimse bilmedi. Çalınan mücevherlerim bulunamadı, çalan kişi dahi bulunamadı. Bazen dua ediyorum ‘bana bu kötülüğü yapan insanın ölmeden önce sadece ismini duyayım’ diyorum. Birkaç tahminim var ama günaha girmeyeyim. Kimsenin ahını almak istemiyorum. Bir kadının en büyük düşmanı yine bir kadındır. Perihan Mağden benim boşandığım yıl çıkardığı kitabında 13-14 sayfayı bana ayırmıştı. Hatta kitaba ‘Erkekler bu kara kuru kadında ne buluyorlar’ cümlesi ile başlıyordu. Şimdiki gençlere bakıyorum ‘neler yapıyorlar, ben gençliğimde koca peşinde koşmuşum’ diyorum kendi kendime… Fahriye Evcen’e bayılıyorum. Monica Belluci gibi kadın. Kimse hakkını yemesin. Ben o kadar çok hata yaptım ki, dönüp baktığımda o kadar çok düştüm kalktım kendimi duvardan duvara vurdum ki… Hem şöhretimde, hem de evliliklerimde her şeyi elime yüzüme bulaştırmışım. Tükenmişlik sendromu çok komik… Ben o zaman yerlerdeyim! Saymadım ama çok depresyona girip çıktım. Bir kolyem vardı, parasıyla yalı alınırdı. Her şeyi bıraktım. Zaten adamı bırakıyorum, bir de üzerine ‘al bunları da git’ mi diyecek? Çok güçlü bir adama ‘beni aldattın, boşanmak istiyorum’ diyorsun. Adam bir de üzerine para mı verecek? Ben adamı seviyordum, adam da beni seviyordu. 48 kiloydum. günde 4 paket sigara içiyordum ve 4 tane antidepresan kullanıyordum. Ağlamaktan göz pınarım kurumuş. Benim annemle babamın yuvası ihanet yüzünden bitti. 26 senelik meslek hayatımda hiçbir zaman evli bir adamla olmadım. Kimsenin sevgilisini elinden almaya çalışmadım. Bunları yapmam. Ben bir tek şartta bir adamın hayatından giderim. O da ihanet… Yıllar önce dedektif tuttum, ihaneti belgelettim. O fotoğraflar hala duruyor. Eşimle bir kadın arabanın arka koltuğunda, restoranda, yurt dışında…Ara ara açıp o fotoğrafa bakıyorum. Düşmanımın ne kadar yakında olduğunu görmek için bakıyorum. Ben birçok kez ihanete uğradım. En son olan ‘artık yeter’ dediğim noktaydı. Allah insanı en çok istediği şeyle sınar. Ben de hayatım boyunca bir yuvam olsun, beni seven bir adam olsun, göğsünde yatayım saçlarımla oynasın istiyordum. Sonuç ortada… Bakın ortada yuva yok. Rabbim beni bununla sınıyor.”