Modacı Gülşah Saraçoğlu ölümden döndü. Yolda yürürken inşaattan başına ağır cisimler düşen Saraçoğlu, ölümden kıl payı kurtuldu. Detaylar haberimizde…
Gülşah Saraçoğlu’nun başına inşaattan eşya düştü, ölümden döndü
Ünlü isimler ile çalışan ünlü modacı Gülşah Saraçoğlu, yolda yürürken az daha ölüyordu. 3 Ağustos günü İstanbul’un Şişli semtinde Teşvikiye Caddesi’nde saat 20:30 sularında yürüyordu. Yolda ilerlerken önünden geçtiği inşaattan bir anda başına ağır cisimler düştü. Yere yığılan Gülşah Saraçoğlu, kendine geldiğinde başına düşen cisimlere baktı ve içinde kum dolu olan mukavva bir karton olduğunu gördü. Dehşete kapılan Saraçoğlu, soluğu polis merkezinde aldı. Ünlü modacı, inşaat sorumlularından şikayetçi oldu.
Bizim olayda kusurumuz yok
İfadesine başvurulan inşaat sorumlusu inşaattaki çalışmanın saat 18:00 sularında bittiğini, olayın gerçekleştiği saatte herhangi bir çalışma olmadığını ifade etti ve “Binanın içine kartonları toplamak için giren şahıslar aşağıya fırlattıkları sırada şikayetçiye denk gelmiş olabilir. Bizim olayda kusurumuz yoktur.” dedi.
Soruşturma devam ediyor
Gülşah Saraçoğlu’nun şikayeti ile Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma hala daha devam etmekte.
Gülşah Saraçoğlu, en son Bülent Ersoy ile yaşadığı polemikle gündeme gelmişti. Konuk olarak katıldığı programda Bülent Ersoy’un takılarının sahte olduğunu ima eden Saraçoğlu’na Ersoy’dan sert bir yanıt gelmişti. Bülent Ersoy, Saraçoğlu için “Tabii gerçekse diye bir ifade kullandı. Bu hanıma ben bir soruyorum acaba taş uzmanı mı kendisi? Taa kilometrelerce mesafeden taşı değerlendiriyor. Bugün taş uzmanları bile öyle hemen anlayamıyor. Öyle yorumlar falan yapmaya kalkmasın. Kaldı ki onun adı tek taştır çocuğum. Sen kim oluyorsun çocuğum? Ben bir iki kere dikiş diktirmek zorunda kaldım. Ama riyasız söylüyorum elbisenin modelinden ziyade içi önemlidir. Ne astarı belli ne bir şeyi belli. Sen evvela kendi mesleğinde adam ol da ondan sonra benim taşlarım üzerinde değerlendirme yap. Öyle kendini giydirmekle olmuyor. Başkalarını da giydir, elinde tutmayı bil. Giyilecek gibi değil o elbiseler. Benim elbise taşıyıcılığım olmasa, o diktiğin elbiseleri köpeğin önüne koysan yemez. İşte ayaklar baş olmaya çalışıyor. Kendilerini bir şey zannediyorlar. Aslında hiçbir şey değilsin. İçine sindiremedin mi Nur Yerlitaş’ın büyük imzasını?” diye konuşmuştu.