Uğur Güneş’ten ‘Bir Zamanlar Çukurova’ itirafları… Yeni yayın dönemine hızlı bir giriş yapan Bir Zamanlar Çukurova isimli dizide rol alan yakışıklı oyuncu Uğur Güneş, dizi ve hayat verdiği karaktere dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Uğur Güneş’in dikkat çeken açıklamaları haberimizde…
Bir Zamanlar Çukurova oyuncu kadrosu kimlerden oluşuyor?
Uğur Güneş’ten samimi açıklamalar
İlk bölümü ile yayın hayatına başlayan, sezona iddialı bir giriş yapan Bir Zamanlar Çukurova isimli dizide rol alan başarılı oyuncu Uğur Güneş, Günaydın’a özel açıklamalarda bulundu. Güneş, dizi ve karakterine dair samimi açıklamalarda bulundu. İşte Uğur Güneş’in o röportajından satırbaşları:
‘Bir Zamanlar Çukurova’ dizisiyle izleyiciyle buluştunuz. Dönem projelerinde yer almayı seviyor musunuz?
Seviyorum çünkü bu tarz işler daha ciddi ve gerçekçi oluyor. Dönem projeleri, oyunculuk açısından çok elverişli ve zevkli. O atmosferde rolle bütünlük kuruyorsun. Kostümler ve yaratılan ortam bambaşka… Ayrıca araştırıyorsun, okuyorsun, kendini geliştirme fırsatı buluyorsun. Tüm bunlar, bir oyuncu için tadından yenmez şeyler. Tabii ki sadece dönem işlerinde oynarım demiyorum ama dönem projelerinin keyfi, heyecanı başka oluyor.
Destansı bir aşk izleyeceksiniz
‘Yılmaz’ sevdiği için her şeyi yapmayı göze alıyor. Onun gibi aşıklar kaldı mı?
Sanmıyorum çünkü ‘Yılmaz’, öyle sıradan bir aşık değil, gerçekten kendisinden vazgeçebilen biri. Bu devirde neredeyse her şey çıkar ilişkisine dönüştüğü için ‘Yılmaz’ın aşkı gibi bir aşk zor çıkar. Her şeyi çok çabuk tüketen bir toplum haline geldik. Sevgiyi, arkadaşlığı, güveni, saygıyı, duyarlı olmayı, koşulsuz, çıkarsız sevebilmeyi unuttuk. Hemen her şeyden vazgeçebilecek durumda insanlar. Bunda teknolojinin etkisi büyük tabii. Gıpta ettiğimiz aşklar yok artık; konuşurken birbirimizin gözüne bile bakmıyoruz. Eskiden sevdiğinin sesini duymak için hasret çekermiş insanlar. Bu yüzden ‘Yılmaz’ gibi birinin bu devirde olması zor. Çünkü ‘Yılmaz’, içindeki tüm saflığıyla ömürlük seviyor ‘Züleyha’yı. Her şeyden öte ‘Yılmaz’, sahici ve iyi biri.
Para, şan, şöhret sizin için ne kadar önemli?
Gerçekten benim için hiçbir önemi yok. Ölümün olduğu bu yerde ne değeri olabilir ki paranın? Saçma geliyor bana. Para, sadece ileride yapabileceklerim için bir araç bana göre. Şöhret ise hiçbir şey ifade etmiyor. Ben bu işe ünlü olmak, tanınmak için başlamadım. Sadece mesleğini yapan, kendi halinde yaşayan bir oyuncu olmak istiyorum.
‘Bir Zamanlar Çukurova’da izleyiciyi neler bekliyor?
Aylardır çalıştık; gecemiz gündüzümüze karıştı. Ortaya o kadar güzel bir iş çıktı ki, “İyi ki bu projedeyim” dedim. Müthiş bir hikaye bekliyor seyirciyi; efsanevi bir aşk izleyecekler. Öyle sıradan değil, tam anlamıyla destansı bir aşk hikayesi. İzleyici, kaliteli çekilmiş bir dizi görecek. Her bölümü sinema filmi kıvamında… Müziğiyle, oyunculuklarıyla ve hikayesi ile dikkat çekeceğine inanıyorum. İlk defa bu kadar içim rahat. İşimize çok güveniyorum. Kendimi izlediğim bazı anlarda içim cız etti.
Sıradan rollerden sıkılıyorum
Siz senaryoyu okuduğunuzda en çok neden etkilendiniz?
Senaryoyu okuyunca, geçmişte böyle bir hikayenin yaşandığına inanıyorsun ve değişik bir duygu haline giriyorsun. Hikaye o kadar gerçek ki, kafanda sahneleri görebiliyorsun. ‘Yılmaz’ karakterini okuyunca, ‘Ne olacak bu adama?’ diye düşündüm.
Dizinin geçtiği 1970’li yılları araştırdınız mı?
Tabii ki araştırdım… Birçok film izledim ve o dönemin müzikleriyle yatıp kalkıyorum. Severim tarihe bakmayı, hatta ‘Keşke o dönemde yaşasaydım’ dediğim anlar olmuştur. Çok egzotik geliyor bana o yıllar. Sadelik var, teknoloji bugünkü gibi değil. İnsanların birbirlerine mektup yazdığı bir dönemden bahsediyoruz. Özlemlerin, aşkların, saygının, duyarlılığın, arkadaşlığın en saf haliyle yaşandığı bir dönem.
Dizide sakallarınıza veda ettiniz. Uzun bir süre sonra sakallarınızı kestirince ne hissettiniz?
Bu halimi çok yakıştırmıyorum kendime. Ama artık alıştım, eskisi gibi yabancılaşmıyorum kendime. İlk başlarda izleyemiyordum kendimi. Ama benim için kamera karşısında dış görünüş değil, karakteri nasıl yansıttığım önemli.
Sert bir mizacınız var. Normalde nasıl birisiniz?
Hiç sert değilim; hatta biraz fazla sakinim, ağırbaşlıyım. Duygularımı içimde saklarım, çok yansıtmam. Bu yüzden sert görünüyorum. Kolay kolay samimiyet kuramam; önce karşımdakini tanımam ve ona ısınmam lazım, sonrasında açılırım.
Mesleki gidişatınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her şey istediğim gibi gidiyor. Kaliteli ve vizyonlu projelerde yer almak hep istediğim bir şeydi. Allah’a şükür, süreç hep böyle ilerledi. Rol seçerken ilk şu soruları sorarım: Bu rol bana ne katabilir, beni ne kadar zorlayabilir? Sıradan rollerden çok çabuk sıkılıyorum, yaptığım işten keyif almıyorum. İş hayatımda her şeyin ağır ama sağlam bir şekilde ilerlemesini istedim. Sabırlı olmayı, beklemeyi ve kendimi sürekli geliştirmeyi kendime kural edindim.
İlk görüşte aşka hiç inanmadım
İlişki yaşarken nasıl bir aşık oluyorsunuz?
Kolay kolay aşık olamıyorum. Benim için aşk, yaşanmışlık demek. İlk görüşte aşka hiç bir zaman inanmadım. Biraz gerçekçiyim; yaşanan ve paylaşılan şeylere inanıyorum sadece. O süreçte başlıyor benim aşk hikayem. İlişkide ise çok fazla bağlanıyorum, kıskanç oluyorum, çok önemsiyorum. Bu sebeple kendimden çok şey yitirdiğim de oluyor.
Sizce hayatınızın dönüm noktası ne oldu?
Hayatımın dönüm noktası, Ankara’da yaşarken birden bire tiyatroyla tanışmam oldu.
Sıkıntılı süreçler beni besledi
Ankara’da eğitim aldıktan sonra dizilerde rol almaya başladınız. Mesleğe adım attığınız yıllarda hiç hayal kırıklığına uğradığınız, ümitsizliğe kapıldığınız oldu mu?
Tabii ki çok hayal kırıklığı yaşadım. Konservatuvar sınavlarını ilk senemde kazanamadığım içim dünya başıma yıkılmıştı. İnancımın azaldığı dönemler de oldu ama çabuk toparladım. Ve şunu öğrendim; o sıkıntılı süreçlerde kendimi daha çok beslemişim, geliştirmişim ve savunma mekanizmam daha çok güçlenmiş.