Ücretli olarak mevlidlere gidip ağlıyoruz! Katıldıkları her programda büyük bir kahkaha tufanı yaratan Safiye Soyman – Faik Öztürk ikilisi, verdiği röportajda çok samimi açıklamalarda bulundular. 20 yıldır birlikte olan ama bugüne kadar evlenmeyi hiç düşünmeyen çift, bakın neler anlattı…
Ücretli olarak mevlidlere gidip ağlıyoruz!
Ücretli olarak mevlidlere gidip ağlıyoruz! Katıldıkları tüm televizyon programlarında büyük br reyting alan Safiye Soyman – Faik Öztürk ikilisi, Posta Gazetesine verdikleri röportajda yine kahkaha tufanı estirdiler.
20 yıldır büyük bir aşk yaşayan ama bugüne kadar evlenmeyi hiç düşünmeyen çifftten Safiye Soyman, “Hanımlar Faik’i taciz ediyor, dudağından öpüyor” sözleri ile dikkat çekerken; sevilen ikili önümüzdeki dönemde gerçekleştirecekleri projelerini anlattılar…
Beni yolda gören daha selam vermeden gülmekten yerlere yatar
Her şey yolunda mı? Nasılsınız?
Faik Öztürk: Valla Safiye’nin keyfi hep yerinde. Gülüyor, oynuyor. Dünya umurunda değil.
Safiye Soyman: Çok mutluyum, oooh! 2019 bizim yılımız olacak. Yeni yıla Azarbeycan, Bakü’de gireceğiz. Azeriler çok arzu etti bizi. Orada sahnede olacağız. Birlikte bir kabare hazırlığındayız. Çok heyecanlıyız. Ayrıca kadınlar matinesi kültürünü yeniden başlatacağız. Heyecanlıyız.
Televizyon programlarının vazgeçilmez ikilisisiniz. Reytinginiz hep çok yüksek…
F.Ö.: Çünkü halktan birileriyiz. Doğalız. Beni yolda gören daha selam vermeden gülmekten yerlere yatar.
S.Ö.: Her şeyimiz doğal hayatım. Bizde ego sıfır. Egolarımızı gömdük. İnsan küçüldükçe büyür. Bizim mantalitemiz bu. Ölünce hepimiz aynı yere gideceğiz.
F.S.: Olur mu! Bülent Ersoy mücevherlerini yanında götürecek. Hahaha!
Mevlidlere gidip ağlıyoruz, herşey ücretli bizde
Sahne dışında katıldığınız programlardan para alıyor musunuz?
F.S.: Valla hiçbir yere boşa gitmiyoruz. Sadece güldürmek de değil. Mevlidleri de kaçırmayız. Bizi çağırırlar, 7’sinde, 40’ında, 52’sinde gider ağlarız. Boş günümüz yok.
S.S.: Şaka…
F.S.: Nasıl şaka canım! İnsanlar mevlidlerine çağırıyor, gidiyor ağlıyoruz. Çok da içten ağlarız. Her şey ücretli bizde. Ama bizi gören yine gülüyor. Onu anlamak mümkün değil. Hakan Altun’un babasının cenazesine gittik. Hoca bizi görünce gülmeye başladı. Hakan Altun “Abi, babam öldü. Farkındasın değil mi?” dedi. “Biliyorum oğlum, ben bir şey yapmadım” dedim. “Abi Allah aşkına sen balkonda dur, içeri gelme” dedi.
Faik Bey biz sizi Safiye Soyman’la birlikte tanıdık. Daha önce ne yapıyordunuz?
Hurdacıydım ben. İş insanıyım. 20 yıldır beraberiz. Bu 20 yılın ilk sekiz senesinde tanımadınız beni. İşimle gücümle uğraşıyordum.
Faik Öztürk: Safiye’yi görünce kendimden geçtim
Nasıl tanıştınız?
F.Ö.: Ben Safiye’yi kafama koymuştum. Önceden tanıyor, beğeniyordum. Ankara’da program yapıyordu. Program yaptığı gazinoya gittim. Safiye’yi görünce kendimden geçtim. Sepetle güller yaptırmıştım.
S.S.: Üzerine de “S.S” yazmış. “Seni seviyorum” anlamında.
F.Ö.: Sen onu yanlış anlamışsın hayatım. O “Safiye Soyman” demekti.
S.S.: Hayır, yalan söyleme. O ikinci gelişindeydi. Sonra evimin önüne kamyonetlerle güller gönderdi.
F.Ö.: O zaman enflasyon yoktu. Güller ucuzdu, ne yapayım.
Faik Bey, hayatınızı “Safiye’den önce ve sonra” diye ayırsanız, aradaki en büyük fark ne olur?
S.S.: O hayatını bile bana borçlu. Ölümcül ameliyat geçirdi. By Pass oldu, beş damarı değişti. Elimden tuttu, “Beni bırakma” dedi. Ben de bırakmadım. Benim sevgim yaşattı onu.
Kadının parasıyla evin elektriğini yatıranın Allah canını alsın
Hiç kavga etmez misiniz?
S.S.: Ben Faik’i çocuk gibi yönlendiririm. Onun uzaktan kumandası bende. Radarımla takip ederim. Ben kızıp bağırınca o telefonu kapatır hemen. Ben sakinleşince gelir. Sözümden dışarı çıkamaz. Ne desem odur!
F.Ö.: Bir yeşil erik çıksa ona yedirmeden ben yemem.
S.S.: Her şeyi önce bana tattırır. Burada değilse kargoyla gönderir. “Önce sen ye” der.
F.Ö.: Ben iyi aile reisiyimdir. Karısının verdiği parayla evin elektriğini, suyunu yatıranın Allah canını alsın. Limon satar, evime ekmeğimi getiririm. Ona her gün bir şey getiririm. Safiye’yi arayıp, “Bir şey istiyor musun?” diye sormadan eve gelmem.
S.S.: Faik benden çok korkar. Bir Allah’tan bir de benden korkar.
Birbirinizi kıskanır mısınız?
F.Ö.: Safiye’nin kafasını önüne eğecek bir şey yapmam. Mesela ben sahnede çok izdihamlar yaşarım. Kadınlar beni çok sıkıştırır. Ama ben hepsinin kardeşiyim, abisiyim.
S.S.: Ay neler neler… Sahnede taciz ediyor hanımlar bazen. Çok olaylar oluyor. Cimcikleyen, sıkıştıran… Kimi kadınlar dudağından öpüyor Faik’i. “Boşver hayatım. Seni seviyorlar ki öpüyorlar dudağını” diyorum. O sevildikçe ben daha da mutlu oluyorum.
Safiye Soyman: Faik benim ayakkabımı bağlar
Birbirinize nasıl jestler yaparsınız?
F.Ö.: Safiye’nin ayağını yıkarım.
S.S.: Ayağımı yıkaaar, her şeyimi yapar. Bir protokolde eğilir, ayakkabımın bağını bağlar. Hiç gocunmaz.
Peki ne olursa birbirinizi affetmezsiniz?
F.Ö.: Namus konusunu affetmem.
S.S.: Ben de aldatmayı affetmem. Aldatmaya karşıyım yani.
Neden evlenmiyorsunuz?
S.S.: İmza fobim var. Evlenen boşanıyor. Boşanmamak için evlenmiyorum hayatım. Gerek yok. Ben sanatçıyım, halka mal olmuşum, anlatabiliyor muyum? Bir de ben ilk evliliğimi çocuk yaşta, 13 yaşında yaptım.
“Bugünkü hayatımı ilk eşimin söylediği bir söze borçluyum” demişsiniz…
F.Ö.:“Hazır ekmek düşmanı, kazan da ye” dedi bana. Yeni doğum yapmıştım. İyi ki öyle demiş. Allah razı olsun. Beni hırslandırdı. O hırsla çok mücadele ettim. Dışarıdan orta okulu, liseyi bitirdim. Çalıştım radyonun imtihanlarına girdim. Kültür Bakanlığı Klasik Türk Müziği korosuna alındım. İşe girdikten sonra da boşandım.
Erdoğan aşığıyım, iyi de bir ülkücüyüm
Gündeme bakınca ne hissediyorsunuz?
F.Ö.: Savaş, sınırda yaşadığımız olaylar… Ama sayın Cumhurbaşkanı’mızı her konuda canı gönülden destekliyorum. AK Parti’li değilim. Ama Recep Tayyip Erdoğan aşığı bir adamım. Ülkeyi yönetecek güçte ve kudrette başka lider göremiyorum. Son derece de milliyetçi bir adamım. İyi bir ülkücüyümdür. Sayın Devlet Bahçeli’yi de çok severim. O da ülke için gerekli bir insandır.
Günümüzü nasıl değerlendiriyorsunuz?
F.Ö.: Kötü bir ortamdan geçiyoruz. Bir apartmanda oturursun, komşuların seni rahatsız eder ve sonunda o apartmandan gitmek zorunda kalırsın. Bizi de dış güçler çok rahatsız ediyor. Onlarla iyi mücadele etmek zorundayız. Sınırlarımızda çok hareketlilik var. Mecburuz girmeye.
Savaşı destekler misiniz?
F.Ö.: E ne yapacaksın başka. Yaşamak için öldürmek zorundasın bence. Dış güçler düşmanlarımızı besliyor. Bunlara ödün verirsek önünü alamayız. Beni de çağırsalar, bir dakika düşünmeden savaşmaya gitmezsem namerdim.
S.S.: Beni tüm başbakanlar ve cumhurbaşkanları hep sevmiştir. Özal’dan Demirel’e, Evren’e kadar. Hiçbiriyle problemim olmamıştır. Şimdi de Cumhurbaşkanı’mızla ve Emine Hanım’la şeyimiz iyidir yani.