Burcu Kıratlı ile yeniden boşanan Sinan Akçıl geçtiğimiz gün röportaj verdi. Eski evliliği hakkında da konuşan ünlü şarkıcı ve söz yazarı Sinan Akçıl “O sayfa kapandı” dedi. İşte Sinan Akçıl’ın o açıklamaları;
◊ Cuma günü 40 yaşına girdin. Boğa erkeği… En çok nesinden çektin: İnatçılığı mı, zaman zaman kibirli görünmesi mi?
– 39’a girdim ben ya! Ama olsun, aynı şey… (Gülüyor) Boğa burcunun inatçılığından hayatım boyunca çok çektiğim doğru. İnsanların kibirli zannetmesinden de çektim. Ama ta ki beni tanıyıp kibrin k’si olmadığını görene kadar… Bir boğa erkeği egolarını kenara bıraktığı anda, karşısındakini dünyanın en mutlu insanı yapmaya programlıdır.
◊ Peki 20’ler mi daha iyiydi, 30’lar mı?
– 20’lerdeki koşulsuz ve sonsuz müzik tutkumu ve çalışkanlığımı özlüyorum tabii. Sonra hemen bundan vazgeçip 30’lardaki kararlığımı sevdiğimi anlıyorum. Sonra da düşünüyorum keşke her yaşta bu duygulardan bir parçası bizimle kalsa ama zor.
◊ Baban Saim Akçıl, kardeşin İdil Akçıl da müzisyen. Kaderin cilvesi mi, genlerde mi var?
– Kaderin cilvesi değil. Babamdan ve pek bilinmese de mükemmel bir kulağa ve klasik müzik arşivine sahip annemden en büyük miras, genetik. Kaderim, olması gerekendi. Annemin dediği gibi: Beşiğim müziktendi benim.
◊ En çok yorum yapılan yerlerinden çocuğuna hangisi miras kalsın istersin: Parmaklar mı, dudaklar mı?
– Parmaklarım kalsın isterim. İnce ve uzundur. Piyano için ona da büyük avantaj olur. Tabii piyano çalmak isterse. Bizde baskı olmaz. (Gülüyor)
◊ 20 yıl önce doğmuş olsan… Hangisiyle kankito olmak isterdin: Onno Tunç mu, Melih Kibar mı?
– Kesinlikle Onno Tunç. Onun yakınında olup ruhundan kopanlara şahitlik etmek isterdim. Tek kişilik okuldan mezun olmuş olurdum. Ve tanısa beni çok seveceğine inanırım hep.
◊ Söz-beste yazarlığı da yapıyorsun, şarkıcılık da… Hangisi daha büyük keyif: Birinin senin şarkını söyleyip çok başarılı olması mı, kendi şarkını kendin söylemek mi?
– Bu soruya yıllardır aynı cevabı veriyorum ama istersen değişik bir cevap vereyim. (Gülüyor) Zaman zaman şarkımın başkası tarafından büyütülmesi, zaman zaman kendi kendime büyütmek hoşuma gidiyor. En güzeli öyle ya da böyle salonunda yazdığın söz ve melodilerin milyonlar tarafından söylenmesi hazzı.
NAİM DİLMENER’İ NOTALARLA KAPATIRDIM
◊ Birlikte çalışırken hangisi daha çok delirtti: Hadise mi, Hande Yener mi?
– Ya yok öyle bir şey. Birlikte çalışırken kimse beni delirtmez. Ama stüdyoda pratik ve çabuk oluşumla ben onları çok şaşırtabiliyorum.
◊ Hangisi daha büyük pişmanlık: Klibinde yunus parkı göstermen mi, “Tarkan’a beste vermem” lafın mı?
– Tarkan’ın herhangi bir yunus parkını ziyaret edip etmediğini bilmemek ya aslında!
◊ Şarkıcı değil de eleştirmen olsaydın… Kimi en çok gömmek isterdin: Naim Dilmener mi, Tolga Akyıldız mı?
– Aaa Naim Dilmener! Bugüne kadar bana gömdüklerini üzerimden silkeleyip… Aynı yere onu atmak iyi olabilirdi (Gülüyor) Üzerini de notalarla kapatırdım ki çıkamasın ve bir daha kimseyi boş yere eleştiremesin!
◊ Demet Akbağ’ın şaka programında, arabanın bagajında kaçak birini yakalayan polise aşırı rahat davranıyordun. Önceden haberin var mıydı, yok muydu?
– Oradaki cesaretim kurgu zannedildi. Ama ben hep böyleyim. Bende panik butonu çok geç çalıyor, o programda da hiçbir şeyden haberim yoktu.
Mahallenin delikanlı çocuğu Kıvanç
◊ Eski bir hatıranın yadına hangisi daha güzel eşlik eder: Sezen mi, Ajda mı?
– Sezen bir duygu ozanı. Ama Ajda nostalji koleksiyonlarının master piece’idir (başyapıt). O hatırayı, o anda olduğun yere getirir bence.
◊ Yeşilçam’dan: Türkan Şoray mı, Filiz Akın mı?
– Ya şimdi ikisi de çok klas ama… Türkan Şoray hüznün diğer adı gibi. Beni hep çok etkiler.
◊ Tarık Akan mı, Ediz Hun mu?
– Tarık Akan… Allah rahmet eylesin. Büyük bir karakter, büyük bir duruş.
◊ Kıvanç Tatlıtuğ mu, Burak Özçivit mi?
– Aile babası olduktan sonra ikisi de çok doğru davranışta. Ama sanki “mahallenin delikanlı çocuğu” Kıvanç benim için…
◊ Beren Saat mi, Serenay Sarıkaya mı?
– Ses ve şarkılardaki doğru tınlaması adına Serenay biraz önde benim için. Ama Beren’in de güzel bir kalemi var, Kenan’a da selam söyleyelim buradan.
◊ TV şovlarından… Müge Anlı mı, Esra Erol mu?
– Tartışmasız Müge Anlı. Zaten formatın sahibi de o. Özel dostluğum olması sebebiyle değil ama ileride Cumhurbaşkanı adayı olursa da oyum onadır.gidiyor. En güzeli öyle ya da böyle salonunda yazdığın söz ve melodilerin milyonlar tarafından söylenmesi hazzı.
Halil Sezai miyim ben?
◊ Asla hatırlamadığın biri sana çok samimi davranıyor… Yekten hatırlamadığını mı söylersin, dolambaçlı sorularla kim olduğunu mu anlamaya çalışırsın?
– Yekten söylerim.
◊ Az tanıdığın birine… Telefon açmak mı, mesaj atmak mı?
– Mesaj. Biraz daha tanıyorsam sesli mesaj…
◊ Uçakta/otobüste ha bire omuzunuzda uyuyan bir teyze var… İnce ince ittirir misin, hostese mi şikâyet edersin?
– Niye şikâyet edeyim? Direkt ittiririm yaşlı teyzeyi. (Gülüyor) Şaka. Halil Sezai miyim ben?
◊ Eve yatılı misafir geldi, horlamasından uyunmuyor. Uyandırır mısın, uykusuz mu kalırsın?
– Uyandırmakla kalmam, yastıkla da vururum! (Gülüyor)
Denedik olmadı denemeseydik de olmazdı…
◊ Hangisi daha kötü senaryo: Kimselere âşık olamamak mı, her aşkının kötü bitmesi mi?
– Üçüncü seçenek yok mu ya? Bunların ikisi de çok kötü senaryolar. İkisinin de filmini çekmek yorucu olurdu. Seyirci olsan izlenmez bu filmler.
◊ Peki senin hayatın bir film olsa macera mı olurdu, müzikal mi?
– Sadece girişinde ve finalinde müzik çalan bir macera filmi olurdu. Hatta macera dizisi daha iyi, şu anda 1000’inci bölümü çekiliyor olurdu. (Gülüyor)
◊ Burcu Kıratlı’yla iki kere evlenip iki kere boşandın. Nesini anlamadın: “Olmayınca olmuyor” mu, “Üçüncüyü de düşünebilirim” mi?
– Denedik olmadı. Denemeseydik de olmazdı… İçimizde kalırdı. Ama o sayfa kapandı artık, hayatıma bambaşka bir yön verdim. Herkes mutlu olsun.
◊ Hangisini tercih edersin: Tek başına ağlamak mı, birinin yanında ağlamak mı?
– Sevdiğim kadının gözlerinin içine bakarak ağlamak.
◊ Affetmek mi, unutmak mı?
– Unutmak…
◊ Aşkın karşıtı: Nefret mi, kayıtsızlık mı?
– Kesinlikle kayıtsızlık.
◊ Hangisinin aklını okuyabilmek isterdin: Sevgilinin mi, en büyük düşmanının mı?
– Sevgilimin aklını okursam muhtemelen en büyük düşmanım olur… (Gülüyor)
◊ Yılın hangi dönemi daha romantik? İlkbahar-yaz mı, sonbahar-kış mı?
– Galiba yılın her dönemi romantiğim, yeter ki içimden gelsin.
◊ Gece hayatında hangisi çok iç gıcıklar: Gülümsemek mi, göz kaçırmak mı?
– Gülümsemek.
◊ Aşkta alıcı kuş musun, çantada keklik mi?
– (Gülüyor) Bu sorunun cevabını sana bırakıyorum! (Bence çantada keklik)
Twitter’a hiç bakmıyorum artık
◊ Bodrum-Gümüşlük mü, Çeşme-Alaçatı mı?
– Konserimden önceyse Alaçatı. Konser çıkışıysa Gümüşlük sakinliği ve sohbeti tercih ederim.
◊ Güneş mi, ay mı?
– Geceleri ay, akşamüstleri güneş.
◊ Peki gündoğumu mu, günbatımı mı?
– Tek başımaysam gün doğumu, yalnız değilsem günbatımı…
◊ Tavla mı, satranç mı?
– Aslını istersen ikisine de çok bayılmam. Ama şartsa tavla.
◊ Biraz yoldan çıkmak istedin: Mantı mı, iskender mi?
– İskender! Sonra da başkasının mantısından bir-iki çatal… (Gülüyor)
◊ Bir daha asla sosyal medya kullanmamak mı; bir daha asla film izlememek mi?
– Sosyal medya kullanmamak.
◊ İlkinde 1 milyon, ikincisinde 5.3 milyon takipçin var. Twitter mı, Instagram mı?
– Twitter’a hiç bakmıyorum bile artık. Instagram da sıkıcı olmaya başladı ama yine de Instagram.
Parola lafım: “Sabah bakarız…”
◊ Hatır için çiğ tavuk… Yenir mi, yenmez mi?
– Pakette ısıtılmış hazır gıda satılırken öyle bir salaklık yapmam. Hatırımı başka şekillerde göstermeyi tercih ederim.
◊ Hangisi daha avantajlı: Zengin ama çirkin doğmak mı, fakir ama güzel doğmak mı?
– Fakir ama güzel tabii. Öyle doğsan bile zamanla o parayı yapman kolay olur.
◊ Para saadet getirir mi, getirmez mi?
– Getirir, getirir. Ama sonra da götürür…
◊ Bir şeyi gece planlamak mı, sabah planlamak mı?
– Parola lafım “Sabah bakarız”dır…
◊ Mantık mı, içgüdü mü?
– Mantık bana göre değil. Hiç sevmem. Hep içgüdülerimi takip ederim.
◊ Pozitif ama sıkıcı insanlar mı, negatif ama ilginç insanlar mı?
– Negatif ama ilginç insanlar…
HİÇ DÜŞÜNMEDEN HIZLI HIZLI…
◊ Birinden vazgeçmek zorunda kalsan… Kırmızı et mi, deniz mahsulleri mi?
– Deniz.
◊ Hangi üçlü seninki: Rakı-balık-Ayvalık mı, kebap-şalgam-Adana mı?
– Adana.
◊ Tren yolculuğu mu, gemi yolculuğu mu?
– Gemi.
◊ Çaycı mısın, kahveci mi?
– Çay.
◊ Ayaklarına kara sular inmiş: İyi bir roman mı, iyi bir film mi?
– Film.
◊ Kedi mi, köpek mi?
– Köpek.
◊ İstanbul’un… Manzaraları mı, sesleri mi?
– Manzara.
◊ Anadolu Yakası mı, Avrupa Yakası mı?
– Avrupa.