Renkli Sayfalar programına konuk olarak katılan Seda Akgül, Avram Habib ile 4 ay süren evliliği ile ilgili tüm detayları anlattı. Akgül, “Bana ‘zayıfladın da kadın mı oldun’ şeklinde mesajlar attı.” dedi. İşte tüm detaylar… Kanal D ekranlarında yayınşanan ve sevilerek izlenen Kısmetse Olur isimli programda sunuculuk yapan Seda Akgül, aynı kanalda yayınlanan Renkli Sayfalar isimli magazin programına konuk olarak katıldı. Avram Habib ile 4 ay süren evliliğine ve boşanmasına dair tüm merak edilenleri anlatan Seda Akgül, canlı yayında her şeyi anlattı. İşte Seda Akgül’ün açıklamaları… “20 günlük gelindim, benim kocam çalışmadığı halde ‘sıkıldım, işim var’ deyip Çeşme’ye gidiyordu. Ayrıldığımızda farkettim, o hiç evlenmemiş ki benimle. 49 yaşına kadar evlenmemiş ya, çok seçici olduğunu düşündüm. Orada kendi kitabımla çeliştim aslında… Ben onu hiçbir zaman ezmedim, hiçbir zaman büyük beklentilerim olmadı. Bir gece saat 04:00’te ağır mesajlar ‘eski sevgililerimden çok daha çirkinsin’, ‘zayıfladın da kadın mı oldun’… Aile büyüklerine mesajları gösterdim, ‘mahkemeye gelmesini sağlayın, tek celsede bitsin’ dedim. Ben çok üzüldüm, hayallerim yıkıldı benim. Bir gün kanepede otururken ‘ben, o ve köpeğim… İşte hayalim bu’ dedim. Kadın evli. 1 ay kriz yaşamışlar. Sonra toparlamışlar. ‘Eşim biliyordu, ailece görüşelim’ demişler. Ben yurtdışında okudum. Bu nedir ya? Hangi örf ve adette var? Annem baştan biliyormuş. Ayrılırken de ‘kızım sen kocaman bir kadınsın bütün kararlarının arkasındayız’ dedi. Kendi başıma gittim. Çeşme’de adliyeye. Hakim davayı 1 Eylül’e erteleyecekti. Hakimin odasına daldım. ‘Siz benim 1 Eylül’e kadar yaşayacaklarımı garanti edemezsiniz. Bir kadın dayanışması olsun. Beni boşayın’ dedim. O genç hakim beni tek celsede boşadı. Star Tv’deki haber programımdan ayrılmıştım. Şeker hastası çıktım. Mesaj geldi telefonuma 48 saat içinde anneni kaybedebilirsin. Emboli riski var diye. Ankara’ya gittim. Annem yoüğun bakımdan çıktı, babama göğüs kanseri teşhisi kondu. O yoğun bakıma girdi. 2 ay sonra çocuğum gibi sevdiğim köpeğimi kaybettim. Onu gömmeye Çeşme’ye gittim. Sonra orada karşıma Avram çıktı. Yerin dibindeyim, sürünüyorum. Beni dinleyen, benden cinsel bir beklentisi olmayan biri. Öyle dahil oldu hayatıma… Boşanma öncesi son bir kez buluşalım dedi. Ben özür beklerken, azar işittim. Benim de hatalarım varmış. Hatalarım ne diye sordum. ‘Kötü araba kullanıyorsun, kabul etmiyorsun’, ‘Uçak yolculuklarında uyuyorsun’ dedi. Günde 16 saat çalıştığım için olabilir mi acaba? Köpeğimi kaybettim 2 ay ağladım, boşandım 1 dakika ağlamadım. Çünkü köpeğim beni 8 yılda 8 saniye üzmedi ama evliliğimde 5 gün üst üste mutlu olmadım. Evlilik fotoğraflarını bastırmadım, şunu farkettim. eve sevdiği, kendine ait tek bir parça getirmemiş. Evliliğimizin 2 ayında ‘Şu an çalışmıyorsun, İzmir’deki evini açık tutmana ne gerek var’ dedim. ‘Bir daha çalışmayı düşünmüyorum. Aramızda işler iyi gitmezse, orada evim açık dursun’ dedi bana. Adam kafasında evlenmemiş. Misafir gibi geldi bana, misafir gibi gitti… Çeşme’de avukat bir arkadaşımla iş için oturmam gerekti. Bana ‘adamla yalnız başına mı oturacaksın’ dedi. E sen he gün birileriyle başbaşa oturuyorsun. Eşimi olgun sandım, meğerse durgunmuş… Ben onu duygusal sandım, meğerse o içine kapanıkmış… Gününü geçirme derdindeymiş. Biz sadece imza attık. Evlilikte düzeni bir türlü oturtamadık. Neye en çok üzüldüm biliyor musun, hiç sevilmediğimi hissettim.”