Sarp Bozkurt ve Deniz Işın’dan samimi açıklamalar geldi. İşte ikilinin birlikte verdiği eğlenceli röportaj;
Proje size gelip okuduktan sonra aranızda geçen diyaloğu paylaşabilir misiniz? O heyecanı anlatabilir misiniz?
Sarp Bozkurt: 2 yıl öncesinde yaptığımız işten dolayı aslında ne yapmamız gerektiğini biliyorduk. Senaryo farklı olsa dahi biz ne yapacağımızı bilerek sete çıktık.
Deniz Işın: Bir de artık öyle bir şey oldu ki okuduğumuz zaman ne yapacağımız gözümüzde canlanıyor.
Aranız iyiyken çalışmakta zorlanmıyor musunuz? İkiniz de pozitif insanlarsınız ve o ortamda ciddi olmak zor olmuyor mu?
Deniz Işın: Aslında gerçekten aramızda geyik yapıyoruz.
Sizden olur mu?
Sarp Bozkurt: Olmaması için elimizden geleni yapacağız.
Bu projeyi başka birisi yapsa izler miydiniz? İlk bölümü size zorla izletsem devam eder miydiniz?
Deniz Işın: Ben merak edebilirdim.
Sarp Bozkurt: Senaryo çok değişti biz oynayınca. Biz, kendi aramızda muhabbet ediyormuş gibi oynadığımız için o 2 kişi kim olacak ona bağlı.
Deniz Işın: Aramızda daha önceden de sinerji olduğu için başkası yapsa çok farklı bir iş çıkar.
Son zamanlarda birçok projede yer alıyorsunuz. Siz de ne daha doğru? Geçmişte yaptığınız işler, o kadar katma değerliydi ki insanlar daha çok sizi mi tercih ediyor? Neden sizi bu kadar çok fazla görüyoruz?
Deniz Işın: Ben, elimden geldiğince sosyal medyayı kullanmaya çalışıyorum. Kendimi cansız bir manken olarak görüp aksesuarları sürekli deniyorum. Saçımı değiştiriyorum sürekli, doğal halimle bir şeyler yapıyorum.. Sürekli farklı cast’lar olabileceğimi göstermek istiyorum çünkü bu role gitmez denebilecek her şeyi deniyorum. İnsanlar endişe ediyor mesela. Oyuncularda böyle bir şey var. Saçımı kısa kestirmeyeyim, bıyık bırakmayayım gibi. Bunu yapmak lazım aslında. Ne çıktığını görsünler.
Sen kendine yakıştırdığın şeyleri mi farklı farklı denemeye çalışıyorsun yoksa çok da beğenmeyeceğin tarzlara büründüğün oluyor mu?
Deniz Işın: Onu yapmam ama rol için gerekirse yapabilirim.
Seni ne tatmin ediyor? Dram mı komedi mi?
Deniz Işın: İkisinin de ayrı ayrı tatminleri var. Dramın içinde daha fazla kalabiliyorsun, yoğuruluyorsun. Bence çoğu zaman kendi hayatını bile etkiliyor. Komedide de çok eğleniyorum. Çünkü çok içgüdüsel davranabiliyorum. Dramda daha fazla şey düşünmek durumundayım, kontrollü olmak zorundayım. Ama komedide çok daha esnek davranabiliyorum.
Bazı kişiler, oyunculuğun bir bütün olduğunu ve dram-komedi olarak ayrılamayacağını söylüyor. Sarp Bey, siz ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında?
Sarp Bozkurt: Ben tabii ki komediyi seçerim kendimi daha rahat hissettiğim için.
Sarp, mimiklerin ile karşı tarafa güven vermiyorsun. Ama insanların bunu görerek sana inanmasını sağlıyorsun. Neden böyle oluyor?
Sarp Bozkurt: O konuda şöyle bir kozum olduğuna inanıyorum. Dışarıdan saf ve zararsız biri olarak göründüğümü düşünüyorum. Bu, benim kendi düşüncem.
Bir kadına seni seviyorum desen inanmasa bile seviyordur herhalde diyerek sarılabilir.
Sarp Bozkurt: İşte o tipin avantajı. Karakterlerim ne kadar üçkağıtçı olursa olsun o noktada acaba güvenebilir miyim diye düşünülüyor. Bu, benim yaptığım bir şey değil demek ki.
Halihazırda bir projen var, sahneye de çıkıyorsun. Sahnede canlı bir feedback var. Hangisi sen de ne hissettiriyor? Hepsi statik mi?
Sarp Bozkurt: Ben, hemen gelen reaksiyonu çok seviyorum. Ama seti de çok seviyorum. Orada da çalışanları izleyici gibi düşünüyorum. Reaksiyon almayı seviyorum.
Deniz, reel hayatta insanlar neyi yapamıyor ki insanlar terapiye ihtiyaç duyuyor? İlişkilerinin temelinde herkesin farklı sorunları olabilir. Sence ne gibi sorunlar var ki bunlar aşılamıyor?
Deniz Işın: Tüketiyoruz konularına çok girmeyeceğim, onlar çok söylendi zaten. Tüketmeyelim diye birkaç ilişki arazı çok söylendi son zamanlarda. O yüzden çok mu üstüne düşüyoruz acaba ilişkilerin diye düşünüyorum. Akışta kalmak daha doğru.
Uzaktan sevdin mi hiç?
Deniz Işın: Tabii ki sevdim.
O duruma yabancı değilsin, biliyorsun yani.
Deniz Işın: Biliyorum.
İlla dokunacağın, göreceğin ya da karşısında olacağın bir şey değil.
Deniz Işın: Evet, zaten o yüzden yaşadığın şeyin o an sana ne hissettirdiğine bakmak yeterli. Matematik problemi gibi yaşamaya çalışıyoruz ilişkileri. Bana öyle geliyor. Onun 2+2’si 4 değil maalesef.
Sarp, ilişkilerde neyi yanlış yapıyoruz?
Sarp Bozkurt: Bir noktada yalan söylemek zorunda kalıyoruz. O anda her şeyi kaybediyoruz.
Yalansız bir ilişki var mı?
Sarp Bozkurt: Sadece sevgili anlamında değil; yalansız insan ilişkisi de yok. Yalan söylemek zorunda kaldığımız için her şey bozuluyor ve bozulacak da. Sonsuza kadar süren aşka da inanmıyorum. Kavuşulmazsa sürebilir belki. Çünkü bir noktada illa yalan söylenecek yani. Ayıp bir şey değil; insan doğası.
‘Aşk var ama sonradan sevgiye dönüşüyor’ düşüncesi de matematik değil mi?
Sarp Bozkurt: Aşkın tanımına göre değişir.
Deniz Işın: Hisler değişebilir anlık olarak. Neden bunu bu kadar üzerimize yük alıyoruz? Ben bunu anlamıyorum. Arkadaş için de bu böyle. Ben hatırlıyorum lise, ortaokul yıllarında bir gün çok sevdiğin arkadaşa bir gün gıcık olabilirdin. Bu çok okey bir şey bence. Neden aşırı anlam yüklüyoruz? Sonsuza kadar seni seveceğim filan. Hayır, bence bitmesi gereken ilişkiler zamanında bitmeli. Hissedilen duygular zamanında söylenmeli. Aşıksan vaktinde birine aşık olabilirsin. İlişkilerde çok açık olunması gerektiğini düşünüyorum. Yalansızlıkta burada. Ama o zaman sonsuza kadar sürmez gibi görünüyor. Hayır, şekil değiştirir. Eski sevgilin ile arkadaş da kalabilirsin.
Eski sevgili ile arkadaş kalınır mı?
Deniz Işın: Evet, ben kalıyorum. Yıllar sonra oturup konuştuğum, çay-kahve içtiğim vardır. Bu kötü bir şey değil. Hissiyatlarım dönüştüyse ve artık eskisi gibi hissetmiyorsam beraberken olduğu gibi arkadaş kalınır.
Bir araya geldiğiniz zaman geçmişteki ilişkiniz konuşulmuyor mu?
Deniz Işın: Tabii ki konuşuluyor. Bir taraf bir araya gelmeyeceğini biliyor ise gelmezsin ya da bir tehlike arz etmez.
Sarp, sence eski sevgili ile arkadaş olunur mu?
Sarp Bozkurt: Tabii ki olunur. Deniz ile bire bir aynı düşünüyorum. Eski konularda konuşulabilir çünkü eski. Bu arada tehlikeli de olabilir.
Deniz Işın: Bir araya gelinecek ise gelinebilir.
Sarp Bozkurt: Aynen öyle, o da bir seçenek.
Çok dinamiksiniz ve enerjiniz hep yüksek. Sizin kuşağınız hiç geçmeyecek gibi bir his veriyorsunuz. Çevreniz de böyle mi düşünüyor?
Deniz Işın: Bazı durumlarda daha genç arkadaşlarla kafanın uyuşamadığını düşünebiliyorsun. Ama benim arkadaşlarımın da enerjisi yüksek. Ben mesela 30 yaşına gireceğim 28 Mayıs’ta. Hiç öyle hissetmiyorum. Enerjik ve iyi hissediyorum. Bunu oyunculuk yapmaya bağlayabilirim.
Sarp Bozkurt: Ben de aynı cevabı verecektim. Ben, 3 yıl önce şu andakinden daha yaşlıydım. Çalıştıkça çok yüksek bir iç enerjim var. Çalıştıkça mutlu oluyorum.
Deniz Işın: Kesinlikle öyle. Ben de 3 sene önce çok daha yaşlı ve ağır hissediyordum.
Sizce bu proje ne getirecek size? Sizden ne olacağını göreceğiz?
Sarp Bozkurt: İzleyince arkadaşmışsınız gibi bir his veriyor dedin ya gerçekten öyle. Çünkü Emre kendi aramızda konuştuklarımızı da koyuyor. O yüzden öyle geliyor.
Orada öyle birinin olması çok önemli.
Deniz Işın: Senin içinden ne çıkacağını görebilen birisi olduğu için çok önemli. İlişkilerde taktiğe hiç gerek olmadığını, aslında öyle davranınca hiçbir şey beceremeyeceğini gösteren bir proje. O yüzden Sarp ile Deniz’in doğallarında çok daha iyi anlaştıklarını düşünüyorum.
Sarp Bozkurt: Her bölüm özelinde şunu görebiliyoruz; bir şeyin rolüne girdikleri zaman saçma sapan şeyler oluyor. Ama tatlı göründükleri anlar, hiçbir role girmedikleri anlar oluyor.
İnsanları kötü bir şekilde reddeder misin?
Deniz Işın: Zamanla değiştim ve farkındalığım arttı. Lisedeyken görüşmek istiyorlardı, ben kaçıyordum. Çıkışta bekleyeceğim diyorsa diğer kapıdan çıkıyordum. Çünkü çok korkuyordum; insanları üzmekten ve bu sıkıntıya düşmekten. Sonra dedim ki kendimi o kadar önemsemeye gerek yok. Her şeyi çok da kişisel algılamamak lazım. Birini üzebilecek kadar kendimi önemsersem başka bir egoya gidiyor. O yüzden eğer istemezsem bunu uygun bir dil ile söyleyebilirim. Açık iletişim güzel bir şeydir.
Çok üzmüş müsündür?
Deniz Işın: Belki küçükken üzmüş olabilirim. Ama hiç isteyerek kimseyi üzmedim. Üzüldüler ise anlayabiliyorum.
Sarp Bozkurt: Deniz’in yöntemi, insanı çok daha az kıran bir yöntem. Ben tam tersiydim. Olur gibi davranırdım. Bir noktada flörtü de seviyorum.