Başrollerinde Russel Crowe ve Ryan Gosling ‘in yer aldığı, filmin yönetmen koltuğunda ise sinema dünyasının usta ismi Shane Black ‘in yer aldığı The Nice Guys ilk gösterimini şuanda devam etmekte olan 69. Cannes Film Festivali ‘nde yaptı. İzleyenlerden oldukça iyi not alan yapım bugün itibari ile ülkemizde gösterime giriyor. Russel Crowe ve Ryan Gosling dışında kadrosunda Kim Basinger, Matt Bomer, Ty Simpkins gibi öenmli isimleri barındıran film suç komedisi olarak karşımıza çıkıyor. Filmi, Lethal Wapon, Last Action Hero, Long Kiss Goodnight, Ironman 3, Kiss Kiss Bang Bang gibi filmlerde yönetmen, senarist ya da yapımcı olarak bir şekilde imzası bulunan Shane Black yönetiyor. Senaryo ise yine Shane Black ve Anthony Bagarozzi birlikteliğinden ortaya çıkmış. Film 1970 ‘lerde Los Angeles ‘ta geçiyor. Bir araya gelmesi normal koşullarda çok zor olan bu iki aykırı dedektifin yolları Amelia adındaki kayıp bir kızı ararken kesişir. İkili bir ölüm vakasını araştırırken yalnız olmadıklarını, başka kötü adamların peşlerinde olduğunu ve Amelia ile birlikte herkesin hayatının da tehlikede olduğunu anlarlar ve kendilerini şok edici bir komplonun içerisinde bulurlar. Russel Crowe ’un canlandırdığı Healey karakteri sert, gözü pek, korkusuz ve ilkeli duruşu olan bir ajanken, Ryan Gosling ’in canlandırdığı March karakteri naif, beceriksiz, korkak ama hinlik peşinde olan bir ajan. Hal böyle olunca bu zıt iki ajanın bir araya gelmesi oldukça eğlenceli bir film ortaya çıkartmış. Usta oyuncu Russell Crowe son dönemde ülkemizde oldukça popüler bir isim. 2015 yılında ilk yönetmenlik deneyimi olan Son Umut filminde Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan ile birlikte çalışarak Çanakkale Savaşı ve Anzakları konu almıştı. Filmde gösterdiği performans ile Yılmaz Erdoğan AACTA Ödüllerinde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazanmıştı. Son Umut filmi Russell Crowe ‘un Avusturalya ‘ya olan hayranlığı sonucu ortaya çıkması ilginçtir. Yeni Zelanda doğumlu ve Yeni Zelanda vatandaşı olmasına rağmen, hayatının büyük kısmını Avustralya ‘da yaşamış ve bir Avustralyalı olarak kendini gördüğünü dile getirmiştir. Anzakların ve Türklerin uzak hikayelerinin kesişmesi ilgini çekmiş ve bu konuda bir film yapma kararı almış.