Ana Sayfa Blog Sayfa 216

Baba 20. Bölüm 2. Fragmanı Yayında! Emin’in Üzerinden Cinayet Şüphesi Kalkıyor Mu?

0

Show Tv’nin sevilen dizisi Baba, 20. yeni bölümüyle 18 ekim salı günü ekrana gelecek. Dizinin yeni bölümünde; İlhan, Büşra’dan özür dileyip herkesi babasını ve herkesi kurtaracak bir planı olduğunu söyler. Kadir, babasının birini öldürdüğünü söylemesine pek inanamaz. Ama yinede onu polisten saklar. Ahmet, Emin’in cinayetten arandığını öğrenip gidip Selahattin’e söyler. Polisler her yerde Emin’i arar. Kadir, babasını bulduğu evin bahçesinde bir mezar bulur. Baba 20. bölüm 2. fragmanı yayınlandı. Emin’in üzerinden cinayet şüphesi kalkıyor mu?

Salı Dizileri 2022

Emin’in Üzerinden Cinayet Şüphesi Kalkıyor Mu?

Baba 20. bölüm 2. fragmanında; Kadir babasına, bundan sonra hep beraber olacaklarını ve hiç kimsenin ona yaklaşamayacağını söylüyor. Emin, Servet’le de tanışıp Kadir’e onun da kendisinin oğlu olduğunu söylüyor. Kadir, Firuze’ye aşık oluyor. İkili gizli saklı görüşmeye devam ediyor.

İşte Baba 20. bölüm 2. fragmanı…

BABA 19. BÖLÜM ÖZETİ!

Kadir, babasını bulup eve getirir. Emin, sadece bulduğu fotoğrafta Kadir’in onun oğlu olduğunu bilir. Başka da kimseyi hatırlamaz. Fazilet, Emin’in geldiğini görünce koşarak ona sarılmak ister. Ancak Emin, ondan kaçar. Emin, kendisini çok dövdüklerini söyler. Kadir babasını eve alıp onu oturtur.

Hemen onun sevdiği yemekler için alış verişe çıkar. Fazilet, aylarca kayıp olan kocası için onun en sevdiği yemekleri yapar. Emin, Fazilet’in yemek yaparken söylediği şarkıya eşlik eder. Yemek hazırlanıp sofra kurulur. Ama Emin, sofraya oturmak yerine tavuktan iki parça alıp yemeyi tercih eder.

Selahattin, çatlak seslerin çıkması üzerine onlara bir ders vermek için çöplüğü kapatır. İşçiler yevmiyeleri olmazsa aç kalacaklarını söylese de kapı açılmaz. Selahattın, onları aç bırakıp kendisine mecbur kalmalarını planlar. Servet, Ahmet’le karşılaşır. Onu kıstırıp Büşra’yı boğduğu gibi onu boğmaya çalışır.

Tam boğulacağı sırada bırakır. Emin, kendisini kaçıran Rıza’yı onun elinden kurtulmak için kafasına taş vurup yaralar. Rıza’nın öldüğünü anlayan Emin, polislerin gelmesiyle onu götürüp evin bahçesine gömer. Daha sonra saklandığı evde Kadir ile kendisinin fotoğrafını görür. Kadir, kendisini almaya gelince de onun oğlu olduğundan emin olur.

Sadece bu olayı hatırlayan Emin, kendisinin kimseyi öldürmediğini sadece kendisini korumaya çalıştığını söyler. Büşra, ilhan’la konuşmaya gider. Gittiğinde babasının polisler tarafından arandığını öğrenir. İlhan, yerde kan gördüğünü kanın Emin’e ait olduğunu sandığını ve onun için polisleri aradığını söyler.

Bunu duyan Büşra, hemen İlhan’ın yanından ayrılıp Kadir’i arar. Ona babasını polislerin aradığını söyler. Emin de o sırada Kadir’e, birini öldürdüğünü, istemeden olduğunu anlatmaya çalışır.

Baba 20. Bölüm 1. Fragmanı Yayında! Kadir Babasının Gömdüğü Cesedi Buluyor!

Gecenin Ucunda 3. Bölüm 2. Fragmanı Yayında! Kazım Macide’nin Ailesine Girmesinden Tedirgin Oluyor!

0

Star Tv’nin yeni dizisi Gecenin Ucunda, 3. yeni bölümüyle 19 ekim çarşamba günü ekrana gelecek. Dizinin yeni bölümünde; Macide Kazım’ın karşısına çıkıp saçma bir şekilden içinden gelen sesi dinlediğini ve onun bir şey demek istediğini öğrenmek istediğini söyler. Berrin, Macide’nin Ahmet’in kaderi olduğunu düşünüp onların birlikte olmalarına Kazım’ın karşı çıkmasına rağmen yeşil ışık yakar. Sara Macide’ye o aileden özellikle Kazım’dan uzak durmasını ister. Nermin ise, kirpi olayını araştırmaya başlar. Ahmet, abisinin karşısına çıkıp ondan hesap sormak ister. İki kardeş yumruklaşmaya başlar. Gecenin Ucunda 3. bölüm 2. fragmanı yayınlandı. Kazım, Macide’nin ailesine girmesinden tedirgin oluyor.

Çarşamba Dizileri 2022

Kazım Macide’nin Ailesine Girmesinden Tedirgin Oluyor!

Gecenin Ucunda 3. bölüm 2. fragmanında; Berrin, Kazım’ın bir sırrı olduğunu ve o sırdan korktuğunu biliyor. Macide, Kazım’ın tedirgin olduğunu anlayıp bunu onun yüzüne vuruyor. Kazım’ın gittiği psikiyatrist ona o gece neden kardeşiyle ilişkisini onaylamadığı birinin yanına gittiğini soruyor. Berrin, Macide’yi çok beğeniyor ve bunu ona belli ediyor. Kazım, öğrendiği şeyden sonra ailesine böyle birinin girmesi karşısında çok tedirgin oluyor.

İşte Gecenin Ucunda 3. bölüm 2. fragmanı…

GECENİN UCUNDA 2. BÖLÜM ÖZETİ!

Kazım Ahmet’e, Macide’den ailesinden uzak durmasını istediğini söyler. Cihangir Ahmet’ten, aşkına sahip çıkmasını ister. Berrin ise, oğlunu tanımasa Macide’den hoşlandığı için onu kovduğunu düşünür. Macide Kazım’la yüzleşip, ona kendisinin kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir kadın olduğunu, asıl onun kendisinden uzak durmasını ister.

Macide Ahmet’e, hayatına istediği gibi giremeyeceğini ve ondan dengesini bozmamasını ister. Nermin ile karşılaşan Macide, onu fenalaşmış bir vaziyette görüp ona yardım etmeye çalışır. Macide, Nermin’den Kazım’ın kendisini güzel bulduğunu öğrenir. Kazım Ahmet’e kesin bir dille eğer Macide’den uzak durmadığı sürece kendisinin yanında yeri olmadığını söyler. Macide ile karşılaşan Kazım ona, ‘bu hayatta bir insanın en çok sevdiği insan olabilir misin?’ diye sorar.

Macide, Kazım tarafından kovulmanın şokunu atlatamadan Ankara’dan gelen haberle bir darbe daha yer. Annesi, kumar baskınında gözaltına alındığını öğrenir. Kazım’ın Macide konusundaki kararı Işık Ailesi’ne bomba gibi düşer.

Herkes Ahmet’in ne yapacağını merak ederken Ahmet gizli planını uygulamaya başlar. Bir yandan Macide’ye kendini affettirmeye çalışırken diğer yandan Kazım’ı düşüreceği tuzağı hazırlamaya devam eder,

Macide, şifalı elleriyle Nini’yi büyük beladan kurtarır. Bunun üzerine Macide, bir hafta önce, nedenini bile almadığı bir şekilde kovulduğu Işık Yalısı’nın kapısından içeri bu kez bir kahraman olarak girer.

Gecenin Ucunda 3. Bölüm 1. Fragmanı Yayında! Ahmet İle Kazım Birbirlerine Giriyor!

Camdaki Kız 53. Bölüm 2. Fragmanı Yayında! Feride Çareyi Cana’yı Kaçırmakta Buluyor!

0

Kanal D’nin sevilen dizisi Camdaki Kız, 53. yeni bölümüyle 20 ekim perşembe günü ekrana gelecek. Dizinin yeni bölümünde; Nalan, Hayri’yle baş başa pikniğe gider. İkili arasında iyiden iyiye bir yakınlaşma başlar. Birbirlerine olan hislerini kelimelere dökmeye başlayan Nalan İle Hayri, sık sık beraber vakit geçirmeye başlar. Öte yandan hiçbir şeyden haberi olmadığı düşünülen Sedat Hayri ve Nalan’ı baş başayken yakalar. Camdaki Kız 53. bölüm 2. fragmanı yayınlandı. Feride çareyi Cana’yı kaçırmakta buluyor.

Perşembe Dizileri 2022

Feride Çareyi Cana’yı Kaçırmakta Buluyor!

Camdaki Kız 53. bölüm 2. fragmanında; Feride, Tako’nun boğazına sarılır ve notu kimin yazdığını soruyor. Alp, Nalan ve kendisine yapılan haksızlığı Feride’ye anlatıyor ve Cana’nın bebeği aldırmadığını ona söylüyor. Feride, Nalan’ı Koroğlu Ailesi’ne gelin verdiği için isyan ediyor. Nalan ise yeni bir başlangıç yapmanın heyecanı içindeyken, Feride Cana’nın Sedat’tan bebek beklediğini Rafet’e anlatıyor. Rafet, duyduklarından sonra Sedat’a ne yapacak?

İşte Camdaki Kız 53. bölüm 2. fragmanı…

CAMDAKİ KIZ 52. BÖLÜM ÖZETİ!

Rafet, Gülcihan’ın Cavit’in evinde görür. Onların birlikte olduklarını zannedip, mutluluklar dilediğini söyleyip dönüp gider. Rafet, Gülcihan’la boşanma kararı aldığını çocuklarına açıklar. Sedat’tan olan bebeğini aldırmadığını öğrenen Alp’in elinden zor kurtulan Cana, Gülcihan’dan yardım ister.

Gülcihan, Cana’yı kalmaya başladığı yeni evine çağırır. Feride, Gülcihan ile Selen’in Cana ile ilgili kendisinden bir şeyler sakladığını anlayıp onlara baskın yapar. Sedat’la olan sorunlarını önce Muzo’ya sonra Feride’ye açan Nalan, Feride’den beklemediği bir destek görür.

Selen ise, yıllar sonra Emir’le karşı karşıya gelir. Levent, Emir’in kim olduğunu öğrenir. Muzo, Nalan ve Hayri’nin arasındaki ilişkiyi öğrenmek için yakından takip etmeye başlar. Hayri’yle dertleşen Muzo, Nalan’ın Sedat’tan boşanacağını söyler.

Nalan, evliliğine son bir şans daha verebilmek için Sedat’la konuşmaya gider. Ancak Sedat’ın bitmek bilmeyen eğlence hayatı ikilinin sonu olur. Nalan, Sedat’ı eğlence mekanından bir kadınla ayrıldığını görüp takip eder ve otel odasında Sedat’ı başka bir kadınla yakalar.

Tako, Alp’le yaptığı anlaşmayla Nalan’ın odasına notlar bırakmaya devam eder. Ancak Nalan odanın anahtarını şüphelenince Tako’dan alıp odasını kilitler. Feride, Nalan’ın odasından çıkarken Tako’nun gizlendiğini fark edip onu takip eder. Tako, sonunda Feride’ye yakalanır.

Nalan’la Hayri arasında olanları öğrenmeye çalışan Muzo’yu konağın bahçesinde sürpriz bir isim karşılar. Düğünden kaçan nişanlısını karşısında üzgün bir şekilde gören Muzo, büyük bir şok yaşar.

Camdaki Kız 53. Bölüm 1. Fragmanı Yayında! Nalan ile Hayri Sedat’a Yakalanıyor!

Yargı 40. Bölüm 1. Fragmanı Yayında! Ilgaz Köşke Operasyon Düzenliyor!

0

Kanal D’nin büyük bir heyecanla izlenen dizisi Yargı, 39. bölümüyle ekrana geldi. Dizinin yayınlanan yeni bölümünde; Ilgaz, Ceylin’e ulaşamayınca onun kuyu katilinin elinde olduğunu anlıyor. Tüm ekip kuyu katilini bulup Ceylin’i onun elinden kurtarmak için seferber oluyor. Ceylin, kendisini gibi diğer tutulanlarla birlikte akıbetlerinin ne olacağını bekliyor. Ilgaz, kuyu katili ile ilgili önemli bir bilgiye ulaşıyor. Katil kim çıkacak? Yargı 40. bölüm 1. fragmanı yayınlandı. Ilgaz, Ceylin ve diğer rehineleri kurtarmak için köşke operasyon düzenliyor.

Pazar Dizileri 2022

Ilgaz Köşke Operasyon Düzenliyor!

Yargı 40. bölüm 1. fragmanında; Ilgaz ve ekibi artık Ceylin ile diğer rehinelere ulaşmaya çok yaklaşıyor. Ceylin’i rehin alan kişinin adliye muhabiri Burak olduğu bilgisine ulaşılıyor. Bunun kesin bir bilgi olduğunu düşünen Ilgaz, Ceylin ve onunla birlikte tutulan diğer kişilere ulaşabilmek için köşke bir operasyon düzenliyor. Büyük bir titizlikle sürdürülen operasyonda Ilgaz ve ekip köşke giriyor. Ceylin, sağ kurtulacak mı?

İşte Yargı 40. bölüm 1. fragmanı…

YARGI 39. BÖLÜMDE BAŞKA NELER OLDU?

Pars, görevini tehlikeye atıp kardeşinin katilini kendi başına bulmaya çalışırken başı büyük belaya giriyor. Ceylin kuyu katilinin hedefi oluyor. Kendini kaçırılan diğer insanlarla aynı yerde bulan Ceylin, büyük bir şok içine giriyor. Ilgaz’ın ise henüz Ceylin’in kaçırıldığından haberi olmuyor. Ceylin’i her yerde arayan Ilgaz bulamayınca onun katil tarafından kaçırıldığından emin oluyor.

Ilgaz, hemen katilin bir açığını yakalamak için deli gibi çırpınıyor. Ceylin’i kaybetme korkusu yaşayan Ilgaz, büyük bir yıkıma uğruyor. Başsavcı Pars kardeşinin katilini bir an önce bulmak için çıktığı yolda kendisini karanlık bir yolda buluyor. Onun bu savruluşunu çok net gören Ilgaz, Eren ve Derya, Pars’ın acısını sakinlikle dizginleyebilmek için uğraşıyor.

Yeni “hedef ailenin” nasıl ve neden seçildiği gün yüzüne çıkarken, başta Ceylin olmak üzere içeriye kapatılan herkes katilin psikolojik, manipülatif oyunları ile mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Hepsinin aklında aynı soru oluşuyor. “Neden biz ve katil bizden ne istiyor?”

Ceylin, kapatıldığı yerde katilin kim olduğunu araştırmaya çalışırken saldırıya uğruyor. Nerede olduğunu bile bilmeyen Ceylin’in beklemekten ve denileni yapmaktan başka çaresi kalmıyor.

Ceylin’in bulunması için herkes canla başla çalışırken, Ilgaz bu çabanın binlerce katını gösteriyor. O da Pars gibi can evinden vuruluyor. Ama vakada çok hızlı yol almak zorunda olduğunu da biliyor. Ilgaz bu yolda, en sevdiklerini bile karşısına almaktan çekinmeyi düşünmüyor.

Yargı 39. Bölüm 2. Fragmanı Yayında! Ceylin Tutulduğu Yerde Saldırıya Uğruyor!

MasterChef 8. Haftanın Elenen Yarışmacısı Kim Oldu?

0

Tv 8’in en çok izlenen yarışma programı MasterChef Türkiye 2022, 8. haftanın eleme gecesiyle ekrana geldi. Hafta içi eleme potasına düşen 6 yarışmacı iki turdan oluşan eleme turuyla, yarışmada kalabilmek için mücadele verdi. İlk eleme turunda şefler yarışmacılardan yaratıcı yemek yapmalarını istedi. İkinci tura kalan üç yarışmacı ise Mehmet şefin Ördek Sirit yemeğine en yakın yemeği yapmak için yarıştı. En başarısız tabağı yapan yarışmacı MasterChef 2022’ye veda etti. MasterChef 2022 8. haftanın elenen yarışmacısı kim oldu? Detaylar haberimizde…

MasterChef 8. Hafta İlk Takım Oyununu Hangi Takım Kazandı? 1. Ve 2. Eleme Adayları Kimler Oldu?

MasterChef 8. Haftanın Elenen Yarışmacısı Kim Oldu?

Hafta içi takım oyunları sonunda mavi ve kırmızı takımdan eleme potasına düşene 6 yarışmacı; Fatma Nur, Atike, Çağatay, Görkem, Burak ve Kıvanç eleme gününde şeflerin karşısına çıktı. Şefler öncelikle yarışmacılarla haftanın kritiğini yaptı. Yarışmacılar MasterChef’te kalmak istediklerini ve bunun için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.

BİRİNCİ ELEME OYUNU!

Şefler eleme adaylarına ilk turda mercimek ürününü verdi ve onlardan bu ürünü kullanarak yaratıcı yemek yapmalarını istedi. Verilen süre içinde yarışmacılar var güçleriyle en iyi yaratıcı yemeği yapmak için mücadele etti. Verilen sürenin bitimiyle şefler yarışmacıların yaptıkları tabakların tadımlarını yaptı. Daha sonra en başarılı üç yarışmacının ismini açıkladılar.

İlk eleme turunun en iyi tabağını yapan yarışmacı Kıvanç oldu. İkinci Görkem olurken, üçüncü en başarılı tabağı yapan ve elenmekten kurtulan yarışmacı Burak oldu.

İKİNCİ ELEME OYUNU!

Geriye Fatma Nur, Atike ve Çağatay kaldı. Mehmet şef yarışmacıların karşısına Ördek Sirit yemeğiyle çıktı. Öncelikle yemeğin inceliklerini anlatıp yarışmacılara tadım yaptırdı. Daha sonra süre başladı. Üç eleme adayı Mehmet şefin yemeğine en yakın yemeği yapmak için büyük bir mücadele verdi.

Verilen sürenin bitimiyle yarışmacılar yemeklerini tamamlayıp şeflerin beğenisine sundu. Şefler, tabakları değerlendirirken Çağatay’ın tabağında kemik buldu. Fatma Nur ve Atike’nin tabağının tadımını yaptıktan sonra aralarında konuşan şefler bir tabakta büyük bir hata olduğunu söyledi.

Fatma Nur, Mehmet şefin tabağına en yakın tabağı yaparak ikinci turun birincisi oldu. Geriye Atike ile Çağatay kaldı. Şefler Çağatay’ın tabağında kemik bulduklarını açıkladı ve 8. haftanın elenen ismi Çağatay oldu. Çağatay’ın bu büyük hatası onun elenmesine neden oldu.

Yarışmanın en favori isimlerinden Çağatay, elendiğini duyunca gözyaşlarına hakim olamadı. Önce şeflerle, sonra arkadaşlarıyla vedalaşıp stüdyoyu terk etti.

MasterChef 8. Hafta Kaptanlık Oyununu Kim Kazandı?

Burak Deniz’den Dava Açıklaması

Geçtiğimiz ay oyuncu Burak Deniz ile Nilperi Şahinkaya arasında tatsız bir olay yaşanmıştı. Adana’da aynı otelde konaklayan Şahinkaya, sevgilisi Emre Yusufi ve arkadaşları Deniz’in hakaretlerine maruz kalmıştı. Olay sonrası sosyal medya hesabından özür dilese de Burak Deniz hakkında dava açılmıştı. Dün akşam Nişantaşı’ndaki bir mekan çıkışında görüntülenen Burak Deniz’den dava açıklaması geldi. İşte o açıklamalar;

Nilperi Şahinkaya’dan Burak Deniz Açıklaması

Şahmaran dizisinin çekimleri için Adana’da bulunan Burak Deniz’in önceki gece gittiği bir otelde taşkınlık çıkartarak Nilperi Şahinkaya ve sevgilisiyle tartıştığı iddia edildi. Oyuncunun sevgilisiyle oturduğu masaya giden Deniz’in oyuncuya küfür ettiği ve devamında kavga çıkardığı ileri sürüldü. Bugün 29. Uluslararası Altın Koza Film Festivali Ödül Töreni nedeniyle Çukurova Üniversitesi Kongre Merkezi’ne gelen Nilperi Şahinkaya ve sevgilisi Emre Yusufi gazetecilere açıklamalarda bulundu. Adana’yı çok sevdiğini belirten Şahinkaya, Burak Deniz ile yaşadığı olayla ilgili, “Bu geceye katıldığım için çok mutluyum. Burada bende ödül vereceğim. Adana’yı çok seviyorum. Hukuki süreç başlayacağı için avukatlarımızdan öğrenebilirsiniz. Bununla ilgili hiçbir konuşma yapmayacağım” diye konuştu.

Nilperi Şahinkaya’nın sevgilisi Emre Yusufi ise kendilerinin çok iyi olduğunu ancak açıklamayı avukatları aracılığıyla yaptıklarını, olayla ilgili bir açıklama yapmayacaklarını söyledi.

“Özür Dilerim”

Yaşananların ardından Burak Deniz, sosyal medya hesabında yazılı bir açıklama yayınlayarak özür dilemişti. Oyuncu, şu ifadelere yer vermişti:

Geçtiğimiz cuma gününden bu yana kamuoyunu meşgul eden ve bir çok iddiaya sebebiyet veren konuyla ilgili açıklamamı bilginize sunarım. Adana Film Festivali nedeniyle bulunduğumuz otelde Nilperi Şahinkaya, erkek arkadaşı Emre Yusufi ve arkadaşı Deniz Akıncı ile yaşamış olduğum ve istemediğim şekilde arkadaşlarımı kırmamla sonuçlanan hadise nedeniyle tekrardan çok üzgün olduğumu belirtmek isterim. Şakalaşmak isterken dozajının kaçabileceğini düşünemediğim, oldukça tatsız geçen bir gecenin sabahında kendilerinden hemen ve bizzat özür dilemek için gerek menajerim aracılığıyla gerekse de kendim doğrudan iletişime geçmeye çalıştım ancak başarılı olamadım. Kamuoyu nezdinde yaşanan bu talihsiz olaydan ve topluma örnek teşkil etmeyen bu davranışımdan ötürü Nilperi Şahinkaya ve arkadaşlarından ayrıca o gece olaya tanık olan herkesten teker teker özür diliyor, kamuoyunu böyle bir konuyla meşgul ettiğim için de ne kadar üzgün olduğumu tekrar belirtmek istiyorum. Umarım bu kırgınlıklar en kısa zamanda son bulur.

Saygılarımla Burak Deniz

Nilperi Şahinkaya Burak Deniz’in Özrünü Kabul Etmedi

Önceki akşam sevgilisi Emre Yusufi ile bir davete katılan Şahinkaya, Burak Deniz hakkındaki sorularla karşılaştı. Deniz’in özrünü kabul etmeyen Şahinkaya, “Konu yargıya taşındı. Gerekli açıklamaları yaptık. Bu konu ile alakalı daha fazla konuşmak istemiyorum” dedi.

Nilperi Şahinkaya kimdir?

Burak Deniz’den Dava Açıklaması

Deniz’e, geçtiğimiz ay Adana’daki bir otelde meslektaşı Nilperi Şahinkaya’ya hakaret etmesi ve ardından özür dilese de olayın mahkemeye taşınması hatırlatıldı. 31 yaşındaki oyuncu, konuyla ilgili “İki taraf da aslında gerekli açıklamayı yaptı. Bence daha fazla konuşmaya gerek yok. Allah herkesin yolunu açık etsin. Şu an avukatlar ilgileniyor. Dava açılacak mı, açılmayacak mı bilmiyorum” şeklinde konuştu.

Mehmet Yılmaz Ak: Geç Ya Da Erken Diye Düşünmüyorum

Yargı dizisinin Sarp savcısı Mehmet Yılmaz Ak “Geç ya da erken diye düşünmüyorum” dedi. İşte ünlü oyuncunun o röportajı;

Uzun süredir, tiyatroda, sinema ve televizyon ekranındasın. Ama ‘Yargı’ ile birlikte bir anda hayatın değişti. 36 yaşında şöhret oldun. Geç kaldığını düşünüyor musun?

Geç ya da erken diye düşünmüyorum, hedefim şöhret olmak değildi.

Şöhret olmanın avantajları olmuyor mu?

Tabii, şöhretin kazandırdığı bazı kolaylıklar oluyor, mesela işleri seçebilmek adına bir rahatlık sunuyor size. Bunu zaten
bir süredir de yaşıyordum.

Sokakta aldığın tepkiler değişmiyor mu?

İnsanlar beni görünce heyecanlanıyor ama ben hâlâ yadırgıyorum gerçekten neden bu kadar heyecanlanıyorlar diye. Ama demek öyle bir etkisi olmuş. Mesela dün akşam Nişantaşı’nda yolun ortasında bir araba ani bir fren yaptı. Arkamdan bir kadın koşarak bana doğru geldi. “Lütfen, fotoğraf çektirmem gerek sizinle” dedi. Hanımefendi avukatmış… “Arkadaşlarıma göstermek istiyorum” dedi. Hukukla uğraşan insanlar daha fazla ilgi gösteriyor.

Hep gittiğim kafede oturmak istiyorum ama fotoğraf çektirmekten en fazla 10 dakika oturabiliyorum.

Doğruyu söyle, havalandığın oldu mu?

Yok, ben zaten idrak edemiyorum. Arkadaşlarım ve yakın çevrem uyarıyor, “Ünlüsün sen” diye. Yoksa ben mesela her zaman gittiğim kafede oturmak istiyorum ama en fazla 10 dakika oturabiliyorum. Çünkü fotoğraf çektirmekten kendime zaman ayıramıyorum. Kimseyi kırmak istemediğim için bunun tedirginliğini yaşayabiliyorum.

Kadınların ilgisinde değişim var mı?

İlgi görüyorum diyebilirim.

‘Yargı’ dizisi için teklif geldiğinde bu kadar güçlü bir etkisi olmasını bekliyor muydun?

Karakteri okuduğumda içimde bilemediğim bir şey dürttü beni, ‘Bu işi yapman lazım’ diye. Senaryo çok iyiydi çünkü ve “Evet, başlayalım” dedim. Şimdi bakıyorum, kapı duvar yıkan bir konuma gelmiş ‘Yargı’. “Bugün ‘Yargı’ günümüz” falan diyor insanlar. Demek ‘Yargı’ da klasiklerin arasına giriyor. Bu çok mutluluk verici.

Baban eski polismiş, sen de dizide bir başsavcıyı canlandırıyorsun. Rolü çıkarırken ondan feyzaldığın oldu mu?

Tabii, karakteri oluştururken çıkış noktam babamdı. Çünkü babam da çok dürüst ve aynı zamanda adalet duygusu çok yüksek olan bir adam. Duygusal ama duygularını gizleyen bir insan.

Adil biriyim

Pars karakterine başlarda insanlar gıcık oluyordu. Şimdi sosyal medyada TT oluyor, beğeniliyor. Sen Pars’ı nasıl yorumluyorsun?

Pars için kötü diyemem, kendine ait bir adalet duygusu var ve onu gerçekleştirmek istiyor. Hassasiyetleri olan bir karakter diyebiliriz.

Bir savcıyı canlandırmak adalet anlayışını
nasıl etkiledi?

Zaten adil biri olduğumu düşünüyorum. Adalet duygusuna önem veririm. Mesela sokakta kedilere mama verirken bile hepsine eşit vermeye çalışırım. Dünyada da adil olma konusuna biraz daha önem vermemiz gerektiğini hissediyorum. Ekonomi ortada, sınıflar arası farklar arttı, ülkeler arasındaki refah seviyesi oldukça değişti. Belki seyirci üzerinde de biraz dizinin adalet duygusuna hitap eden bir iş olması etkili oldu.

Oyun benim sevdam oldu ve oyuncu oldum

Diyarbakır’da doğmuşsun. Çocukluğuna dair neler hatırlıyorsun?

Baba polis, anne ev hanımı. Altı kardeşiz, ben sonuncuyum. Çocukluğuma dair çok güzel bir mahalle ve o mahallede hayal gücüyle yaşayan çocuklar hatırlıyorum.
En küçük kardeş olmak çok fazla oyun arkadaşının olması demek. Abilerim, mahalledeki arkadaşlarım, abilerimin arkadaşları hep bana bu oyun arkadaşlığını yaşattılar, dolayısıyla oyun benim sevdam oldu ve oyuncu oldum.

Nasıl başladı bu merak?

Biz çocukken babam bize VHS kaset kiralardı. Diyarbakır’da da zaten öyle çok büyük bir VHS arşivine sahip bir yer yoktu. Bazen aynı filmleri tekrar tekrar izlerdik. Bir de televizyonda pazarları, sinema gecesi olurdu, oradaki filmleri mutlaka izlerdik. Sonra Vedat Abim o filmlerde izlediğimiz sahnelerin aynısını canlandırırdı. Ben 5-6 yaşlarında falandım. Evde sanki aynı senaryoyu yaratırlardı, o bir rolü oynardı, öbür abim başka rolü, ben diğer rolü… Evin içi bir oyun alanıydı aslında. Sonra izlediklerimi taklit etmeye başladım, taklitlerden sonra mahallede bir coşku… Sonra burada bir şeyler oluyor diye düşünmeye başlıyorsun.

Ama sen önce Ege Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler okumaya başlamışsın…

Sorma… Zaten girdim ama sonra orayı bırakmam gerektiğini anladım. Oyunculuk yapacaktım ve mesleğimin eğitimini almalıydım. O yüzden de İstanbul’a geldim, konservatuvar sınavlarına girdim. Kadir Has Güzel Sanatlar’da tiyatroya başladım.

Ailen ne dedi?

Onlar benim geleceğimi garantilemek için çok naif bir yerden “Bunu keşke hobi olarak yapsaydın” gibi şeyler söyledi. Ama sınavı bursla kazanınca kabul ettiler.

Bu meslekte ne aradın, ne buldun?

Ne aradığımı bilmiyorum, aramaya devam ediyorum, ne bulmam gerektiğini de bilmiyorum. Yaşıyorum sadece.

 Doğum günümü morgda kutladım

Başsavcı rolün dışında seni tanısak daha yakından…

Beni çok tanımayın, gerek yok (gülüyor).

Olur mu öyle, adım adım anlatsan… Mesela resim yapıyormuşsun, nasıl başladı resim sevdası?

Geçen ilkokul arkadaşlarımdan
biriyle konuştuk, “İlkokulda benim resim ödevlerimi sen yapardın” dedi. Ben hatırlamıyorum. Pandemide başladı aslında. TRT’de bir program vardı. Bob Norman Ross sunardı, kıvırcık saçlı, resim yapardı… Çocukken de izlerdik onu. Evde onu yeniden izlemeye başladım. Sonra gerçekten ben bunu bir deneyeyim dedim. Denedim ve yaptım. Arkadaşlarım çok beğendi. Sonra kendi hayal dünyamdaki şeyleri dijitale aktarmak istedim, birkaç tablom var.

Sergi falan düşünüyor musun?

Düşünüyorum ama nasıl yapacağım, hiç vaktim yok.

Kırmızı çizgilerin nelerdir, hayatta seni neler sinirlendirir?

Ben yalan sevmiyorum. O yüzden de gözümün içine bakarak yalan söylenmesi canımı çok sıkıyor. Yara alıyorum ve o yara bende kolay kapanmıyor. Çünkü ben kimseye bunu yapmamaya çabalıyorum, karşıdan da aynı şeyi görmek istiyorum.

Ekranda sert mizaçlı bir adam görüyoruz. Sen Mehmet olarak nasıl bir adamsın?

Gördüğün gibiyim, yani hiç sert değilim. Yaşamaktan keyif alıyorum.

Bir doğum gününü morgda kutlamışsın, gerçek mi bu?

Evet, gerçek bir hikâye. Büyük çoğunluğu morgda geçen bir Film çekiyorduk. O gün hem doğum günüm hem de setin son günüydü. Arkadaşlar filmin bitiyor olması sebebiyle de, tüm iyi niyetleriyle pasta getirmiş. Plato değil gerçek bir morgdu. Ağır bir enerji ve koku vardı orada.

Sosyal medyayla aran nasıl? Ne kadar etkinsin?

Sosyal medyayı kullanıyorum ama eğlence olarak görüyorum. Hatta arkadaşlarım “Her şeyi beğeniyorsun” diyor. Evet beğeniyorum, zaten orası bunun için değil mi yani?

Mehmet’i Mehmet olarak görür ve beğenirlerse bundan tatmin olurum

mKadınlar seni beğeniyor. Sen kendini yakışıklı buluyor musun?

Evet. Aslında şöyle anlatabilirim, Pars’ı beğeniyor, seviyorlar, bu aura gibi bir şey aslında. Bunun hayatıma bir yansıması yok. Mehmet’i Mehmet olarak görür ve beğenirlerse ben bundan tatmin olurum. Bunu ayırabiliyorum yani. Pars için ‘ne mutlu’ diyebilirim ama ben kendi hayatımda da kendimi iyi buluyorum.

Aşk var mı bu arada?

Hayır, yok.

Neden?

Kariyerime odaklandım (gülüyor).

Bu kadar talep gören bir adam zor mu beğenir?

Onlar Pars’ı beğeniyor, Mehmet’i beğenen olursa yeniden konuşuruz.

Güzel cevap. Kriterlerin neler peki?

Onunla ilgili bir sınır belirtmek istemiyorum. Çünkü yaşamın ne getireceğini hiçbir zaman bilemiyoruz. O bir enerjidir, akıştır…

Aşkı nasıl anlatırsın?

Aşkı nice şairler-yazarlar anlatamamış, ben iki cümleyle nasıl anlatayım.

Aşkta adalet var mıdır? Sen aşkta adil misindir?

Bence aşkta adalet vardır ve ben de adilim tabii.

Çapkın mısın?

Hayatımda birisi varsa çapkınlık yapmam; ona, onunla olan ilişkimize saygı duyarım. Ama hayatımda kimse yoksa olması gerektiği kadar çapkınım, ne eksik ne fazla.

Sen genelde kötü karakterleri canlandırmışsın…

Evet, hikâye içinde kötü diyebileceğimiz karakterler.

Kötü karakteri canlandırmak senin tercihin mi?

Öyle bir tercihim olmadı. Bu tamamen hisle alakalı. Yarın yine kötü bir karakter olur, öbür gün iyi… Bilmiyorum yani.

Sence kötüyü oynamak daha mı keyifli?

Nasıl oynadığınıza bağlı. İyiden de zevk alırsınız, kötüden de.

Jön olmak, başroldeki zengin, yakışıklı ve asıl kızı tavlayan adam olmak ister miydin?

Eğer o senaryo bana iyi geliyorsa, iyi bir hikâyesi varsa oynarım, niye oynamayayım!

Sence kötü nedir?

Zor soru… Adil olmayan her şey benim için kötüdür, yani iyi niyetle yapılmıyorsa ve o duyguda bir adalet görmüyorsam kötüdür benim için.

Her projende çok değişiyorsun. Instagram’da da bakınca bambaşka bir adam var. Bu kadar değişmeyi nasıl beceriyorsun?

Bilmiyorum, bu bir beceri mi
ondan da emin değilim. Ama beni heyecanlandıran şey, bana yakın olmayan bir şeyi yapabilmek. Canlandırdığım karakterin içine girip ondan bir şey öğrenmem gerekiyormuş gibi hissediyorum. Kendinle karakter arasında kurabildiğin mesafe beni mutlu ediyor.

Dizinin izleyicileri “Ne kadar senaryoya bağlı kalıyor, ne kadar doğaçlama yapıyor” diye sormuşlar?

Doğaçlama olabiliyor sahne içinde. Ama ben oyuncu olarak, diyalog bazında yazılanın dışına pek çıkmadan
ne yapabilirim diye düşünüyorum. Ama hareketler konusunda o anın içinde ve sıcaklığında gelişen benim de küçük katkılarım oluyor.

Olaylar çok karışacak…

*‘Yargı’da bundan sonra bizi neler bekliyor, vallahi ben de bilmiyorum. İşler bayağı sarmal bir hal aldı, olaylar çok karışacak. Beni bu sezonun açılış sahnesi bayağı etkilemişti. Sema (Ergenekon) o kadar güzel yazmış ki ilk okuduğumda “Vaov” dedim.

*Oyunculuk, Yaşam biçimi benim için. Neredeyse 7/24 setteyim, haftada iki günümüz boş oluyor ve oynamadığım zamanda bile aslında insan duramıyor gibi bir şey.

*Ben daha popüler olmadan önce tiyatroyla aramıza biraz mesafe girdi. Farklı bir tiyatro kurma hevesim vardı, denedim ama tiyatronun koşulları farklı. Oraya seyirci gelecek, orayı ayakta tutacaksınız, bunlar aynı zamanda ticari durumlar. Ben işin ticaretiyle uğraşamaz hale geldim. O yüzden kendimi geri çekip sadece oyunculukla ilgilendim. İleride belki…

*Oyunculuk dışında bilgisayar oyunlarını ve resim çizmeyi seviyorum.

Dilin Döğer’den Samimi Açıklamalar

Hakan Gence ile samimi bir söyleşi yapan Dilin Döğer’den samimi açıklamalar geldi. İşte o açıklamalar;

Seni neredeyse hiç tanımıyoruz. Hakkında çok çok az bilgi var.

Babam Diyarbakırlı, ben de orada doğdum, 10 yıl orada yaşadım. Çocukluğum orada geçti. Annem, babam ayrılınca ben annemle kaldım ve annemin memleketi olan Mersin’e gittik. Gençliğim orada geçti diyebilirim. Bir kardeşim var. O da bizimleydi.

Peki, Ankara’ya gidene kadar Diyarbakır ve Mersin gibi küçük yerlerde yaşamanın sana etkisi
ne oldu?

Diyarbakır benim sanatla çocuk yaşta ilk tanıştığım yer oldu. Büyürken hep yanımdaydı ailemdeki sanatçılar ve kişiliğimin temelinde çok etkili oldular. Mersin genel itibariyle sakin bir şehir. Belki de bu yüzden ben her şeye çok odaklanarak yaşadım. Mersin için bana hayatın içinde birçok şeye odaklanmayı kattı diyebilirim.

Bu arada babanla görüşmeye devam ettin mi?

Evet. Hatta üniversiteden mezun olunca da Ankara’dayken babama “Gel yanıma, yıllardır ayrıyız, birlikte yaşayalım” dedim ve bir süre babamla birlikte yaşadık.

Annen nerede kaldı? Babanla yaşamana hiç kızmadı mı?

Annem Mersin’de mutluydu. Zaten sürekli görüşüyorduk. O Ankara’ya geliyordu, ben Mersin’e gidiyordum. Tatlı insanlar oldukları için bu bir sorun olmadı.

Üniversitede ne okudun?

Hacettepe’de dilbilimi bölümünde okudum.

Çok havalıymış. Niye oyuncu oldun?

Oyunculuk daha havalı!

Doğru…

Ben lisedeyken dile yatkın ve meraklıydım. Biraz bilinçdışı ‘O zaman tamam, buradan devam edeyim’ diye düşündüm. Sonra fark ettim ki aslında bölümüm de oyunculukla çok ilgiliydi. Çünkü dilbilimde ‘söylem’ diye bir şey var, söylem çözümlemesi… Oyunculukta da senaryoyu okurken aslında biz altmetin okuyoruz ve söylem çözümlemesi de tam olarak o. Bir karakteri oluştururken şimdi çok işe yarıyor.

Oyunculuk bu hikâyenin neresinde devreye giriyor?

Üniversitenin son senesiydi… Çok klasik ama öğrenci evinde salonda oturuyorduk arkadaşlarla, “Ben bir şey yapacağım ve yaptıktan sonra size söyleyeceğim” dedim. Telefonu aldım ve ajanslara başvurdum. Sonra beş sene boyunca bir sürü reklamda rol aldım, dijital platformda bir dizimiz oldu, Hiner Saleem’in ‘Goodnight Soldier’ isimli Sinema filminde rol aldım… Yani yolculuk bir öğrenci evinin salonunda başladı.

O ajanslara başvururken amaç oyuncu olmak mıydı, yoksa ‘Güzelim ve bir şekilde buradan yürüyeyim’ mi dedin?

Amacım oyunculuktu, güzelliğimin farkındayım ama öyle bir şey değildi. ‘Bir şey yapmam gerekiyor, bir yerden başlayayım, yanlış veya doğru beni bir yere götürecektir’ dedim kendime.

Sen hep böyle güzel miydin?

Yok ya, aslında küçüklüğüm çok korkunçmuş.

Çirkin ördek yavrusu hikâyesi mi yani seninki?

Evet, aynen öyle. Dişler falan görsen… Liseden itibaren bu değişmeye başladı.

Yüz hatların, burnun çok düzgün; estetik var mı?

Tamamen doğalım. Anneme de buradan çok teşekkür ederim.

‘O Kız’ dizisinin Kanal D’de bu hafta üçüncü bölümü yayımlandı. Biz konuşurken Instagram’da 6 bin 500 takipçin var, birkaç bölüm daha göründükten sonra belki bu sayı yüz binlere ulaşacak. Özel hayatın
irdelenecek, sokakta fotoğrafların çekilecek. Bunlar seni korkutuyor mu?

Hayır, korkutmuyor. Yaşayarak öğreneceğim fakat şu an durup bunu deneyimlemiş insanlara baktığımda bende korku yaratan bir duygudan ziyade böyle bilinmezliğin verdiği bir heyecan var.
Bakalım neler olacak diyorum.

Şöhret olmak istiyor musun?

Hayır, öyle bir derdim yok, tek derdim hakikaten yaptığım işlerle insanların gözlerini doldurabilmek, insanları güldürebilmek ve beni izledikleri zaman bir yerlerde küçücük bir salise bile olsa, o anda birlikte olmamız… Bunlar olurken bu başarı da yanında şöhreti taşıyor, ona çok takılmak istemiyorum ve bu konuda dikkatli olmaya çalışıyorum.

Bu ilk başrolün. Koca bir dizide başrollerden biri olmak nasıl bir şey?

Yorucu olmakla birlikte, hikâyede her yerde olma duygusu güzel bir his. Çünkü hep bir neden-sonuç ilişkisiyle olaylar sizin karakterinize bağlanıyor.

‘O Kız’da Zeynep karakterini canlandırıyorsun. İzlemeyenler için Zeynep’i nasıl anlatırsın?

Ben Zeynep’e kıyamam ya. Zeynep çok kimsesiz, aslında etrafında birileri var ama yok. Etrafında babası var ama o babasına annelik yapmak zorunda. Çünkü o bir ‘çocuk baba’. Zekâsı 5 yaşındakiler gibi. Etrafındaki diğer kişiler de Zeynep ve babasıyla aynı evde olmak istemeyen insanlar. Yani hem biraz toplumsal yüzleşme hem Zeynep için bireysel bir yüzleşme var. Yavaş yavaş çok yüksek duygular hissetmeye başlıyor, bir kaosun içine düşüyor,
bir karar vermek zorunda kalıyor ve bunlara aslında belki de dürtüleriyle karar veriyor. Ama zamanla kendini keşfedecek, çok yakında…

Dizide 5 yaşındakiler kadar zekâya sahip babanı Erkan Petekkaya canlandırıyor. Onunla çalışmak nasıl?

Erkan Petekkaya ile çalışmak benim için çok farklı bir deneyim. Mesela sahne öncesi prova alıyoruz, ‘Kayıt’ dendikten sonra bambaşka bir şey yapıyor ve bu, kayıttan önce söylemediği bir sürpriz hareket oluyor. Siz onun sürprizine cevap verirseniz iş çok güzel bir yere gidiyor ve o zaman karşıya hemen geçiyor. Bunu çok yaşıyoruz ve sahne bittiğinde ya gülüyor ya da ağlıyoruz.

Ağladığınız sahneler oldu mu?

Evet, iki sahneden sonra ‘Kestik’ dediler ve birbirimizin yüzüne bakarken ağlayıp sarıldığımız oldu.

Ozan’la Zeynep aşkında bir statü farkı var. Aşkta statü olur mu?

Bence aşk belli bir sınır içinde olmadığı ve bilinçdışı yaşandığı için statü kavramı aşkın içinde olmamalı.

 Sen nasıl bir âşıksındır?

Güzel bir âşığım, Balık burcuyum çünkü… Balık Burcu romantiktir, çok duygusaldır, sezileri güçlüdür ve gerçek çıkar. Benim de bütün sezilerim gerçekleşiyor.

 Zeynep birine âşık ama onun da hayatında başka biri var. Sen hiç böyle bir aşk yaşadın mı?

Ben hiç platonik âşık olmadım.

 Şu an âşık mısın?

Evet, âşığım.

 Pek çok genç oyuncu var, neden seni izlemeyi tercih edelim?

Seyirci bir projede birine yakınlık hissettiği, ondan bir şey aldığını hissettiği için izlemeli. Benim hedefim de bu.

 Güzellik ve başrol arasındaki dengeye ne diyorsun?

Katılmıyorum. Amaç gerçeklik yaratmaksa gerçek dünyada da her şey muhteşem ve güzel değil, kusurlar var. Ben kusurların da insanları güzel yapabildiğine inanıyorum. Bunun yanında ekranda güzel bir kadın veya güzel bir adam izlemek istenebilir fakat bu bir kalıba sokmadan yapmalı.

 Yeni sezon, birçok dizi başladı. ‘O Kız’ı neden izleyelim?

Çünkü hayattaki gibi… Bir yanda çok yapay bir dünya; ama o yapaylığın altında yaşanmışlıklar var fakat üstü kapatılmış. Diğer yanda çok gerçek bir dünya var. Ve bunlar çarpışınca şu sokaktan döndüğümüzde nasıl ne olacağını bilmiyorsak burada da aynı şey oluyor, bence bu yüzden izlemeliler.

Dramatik bir tipim, hüznümle yaşarım

 Seni hiç tanımayan birine kendini birkaç kelimeyle nasıl anlatırsın?

Çok sakarım. Bir sohbette ya da olayda anlaşılmadığım zaman kalbim çok kırılır. Anlaşılmama beni en çok yoran hislerdendir. Genel olarak da sakinim.

 Dertlerin var mıdır hayatta?

Çok… Ben genel olarak zaten hüznümle yaşarım. İçim hep o taraflara kayar.

 Dramatik bir tipsin yani…

Evet, dramatik bir tipim.

 Çok ağlar mısın?

Ağlarım evet, tutamam kendimi.

 Hayattan şimdiye kadar çıkardığın en önemli ders ne oldu?

Vazgeçmemek gerektiği…

 Hayatta kırılma noktan neydi?

Mersin’den ayrılıp Ankara’ya gelmem çünkü dünyam çok değişmişti.

 Hakkında ne söylesen şaşırırız?

Şaşıracağın bir şey yok sanırım ya, çok sıkıcı bir konuk olabilirim (gülüyor).

 Hiç mi çılgınlığın yok?

En çılgın hareketim cebimde 100 lirayla İsveç’e gitmekti. Biletimi almıştım, orada arkadaşlarım vardı, bir cesaret yola çıktım.

Petek Dinçöz: Eskiden Biraz Denyoydum

Petek Dinçöz geçtiğimiz gün Hakan Gence ile röportaj yaptı. Samimi açıklamalarda bulunan Petek Dinçöz “Eskiden biraz denyoydum” dedi. İşte o açıklamalar;

 Uzun süredir ortalarda yoksun. En son Miami’ye yerleştiğini ve evlendiğini duyduk…

Evet. Yıllar sonra ilk röportajım. Çok heyecanlıyım Hakan. Tası tarağı topladıktan sonra ‘Çocuğumun geleceği için Miami’ye yerleştim ve müzik kariyerim de bitti’ demiştim. Ama şimdi yeniden döndüm. Ellerimi tut bak, buz gibi… Yeniden başlıyor gibi, çok heyecanlıyım.

 Miami’den dönmeye neden karar verdin? Temelli mi döndün?

Oğlum İrfan Aslan’ın babasıyla boşandık, velayetini ben aldım ve ‘Yurtdışında bir hayat kurup oğlumla orada yaşayayım’ dedim. Annem, ben ve oğlum… İstanbul’daki her şeyimi sattım ve orada okyanus manzaralı bir ev aldım. Oğlumu okula yazdırdım. Bu arada İstanbul’a geldim, beş şarkı hazırlayıp klip çektim. Sır perdesiyle müzik piyasasına giriş yapayım dedim. Ama baktım uzaktan olmayacak. Aslan da zorlanıyor, gel-git için mesafe de uzak. Dönmeye karar verdim.

 Bu arada bir de evlendin. Nida Bey nerede bunlar olurken?

Sana en başından anlatayım. Nida (Büyükbayrakdar) benim çocukluk aşkımdı. Aslında ben 17 yaşındayken tanışmıştık.

 Aa, sonra ne oldu?

Âşık oldum, sevdim ama yaşım çok küçüktü, o 25 yaşındaydı. Annem de genç evlilik yapmış, beni 17 yaşında dünyaya getirmiş. O sebeple istemedi ve beni İzmir’e kaçırdılar. Nida beni her yerde aramış ama bulamamış. Sonra Nida’nın hayatına çocuklarının annesi girmiş, benim hayatıma başka biri girdi. Film gibi yani…

 Yıllar sonra birbirinizi nasıl buldunuz?

Birbirimizi bir şekilde yeniden bulduk. O da evlenip boşanmış. Ben Miami’deydim. Ve ilk kez birbirimizi görüntülü olarak aradık.

 17 yaşındaki aşkını yıllar sonra görmek nasıl bir şeydi?

Elim ayağım titredi. Saat farkı vardı. Saçımı, makyajımı kendim yaptım. Beni gördü, “Petek yıllar seni hiç değiştirmemiş” dedi.

 O değişmiş miydi?

Yok, zaten ona da söyledim, “Sen değişmiş olsaydın bir limonata içer, hemen naşlardım” dedim. Nida o konuşmada ilk buluşmamızda üzerimde olan kıyafetlere kadar anlattı. Sanki yıllar geçmemiş gibiydi. Birbirimizin tutkuyla gözlerinin içine baktık ve bakıyoruz. Oğlum Aslan’ın da Nida Abisiyle arası çok iyi. Nida’nın üç çocuğu var. Onlarla kardeş oldu. Hep kalabalık bir aile istiyordum ve Allah nasip etti. Hayatımda çok sıkıntılar yaşadım, benim için hayat bitti mi dediğim çok anlar oldu. Ama şimdi yeniden küllerimden doğdum.

Petek Dinçöz Kimdir?       

 Sizin evlenme sebebiniz olarak hamile olman gösterilmişti. Ne diyorsun bu iddialara?

Fahrettin Aslan ben assolistlik yaparken “Bak, duvarda bir sürü isim ve afiş var. Sen de bu sektöre girdin. Kimsenin söylediğini takmayacak, kavga etmeyeceksin” demişti. Kulağıma küpe oldu bu laf. Çok şey söylendi. Cevap vermek istemedim, istemiyorum. Nida ev aldı dendi, X kişiyle birlikte dendi, hamile mi dendi… Hayır, hamile değilim ama yeniden anne olmak isterim. Ben zamanı kaçırmak istemeyen bir kadınım. Zamana ayak uydurmuyor, zamanı donduruyor, öyle yaşıyorum.

 Hiç aldattın ya da aldatıldın mı?

Aldatılmış olabilirim… Kesin aldatılmışımdır ama yakalamadım. Asla kimseyi aldatmadım. Ben at gözlüğü takan, aile mefhumunu çok seven bir kadınım.

 Sen sahnede hep cesur kıyafetler giydin. Nida Bey kıskanç mıdır?

Çok kıskanç ama sahiplenilmek hoşuma gidiyor. Evlenmeden önce “Ben işimi yapacağım, 20 sene önce de transparan kıyafetle Günay’da, Maksim’de sahne alırdım, bunlara karışmayacaksın” dedim. Evde Didem, sahnede Petek’im.

 Didem senin gerçek adın mıydı?

Evet, ben mahkeme kararıyla mankenliğe başladığım dönem adımı Petek yaptım.

 Yeni şarkın ‘Sevgi Arsızı’ kısa süre önce yayımlandı. Sırada neler var?

Evet, beş şarkı hazırladım ve hepsine klip çektik, üçer hafta arayla gelecekler. İki tanesi yayımlandı: ‘Çılgınlar Gibi’ ve ‘Sevgi Arsızı’. Yeni nesle ayak uydurmaya çalışıyorum. TikTok’a falan giriyorum. Her an bir canlı yayın program sunuculuğu sürprizi olabilir. Yurtdışı bağlantılı güzel bir projemiz var. Ayrıca iki ay sonra Orlando’da bir rap’çiyle düet yapacağız. Beni sevmeyenler sevinemeyecekler çünkü geri döndüm!

 Sen hâlâ assolist misin?

Göreceli ama ruhuma sorarsan assolistim. Yapacak bir şey yok, ben buyum, assolist ruhu taşıyorum, elimden geldiğince de sesimi geliştirmeye çalışıyorum.

 17 yaşında Kıbrıs’taki güzellik yarışmasına katılıyorsun, ardından dizi oyunculuğu, sunuculuk, şarkıcılık geliyor… Hayatın bir film olsa türü ne olurdu?

Dram, korku, komedi… Tek bir film olmazdı hayatım zaten, ancak dörtlü bir seri falan yapılabilirdi. Sen 17 yaşında ilk işim neydi biliyor musun?

 Neydi?

İstanbul’da araba fuarları vardır ya,
15 dakika mankenler gelip poz verirler… Ben sabahtan akşama kadar orada hosteslik yapıyordum. Ayaklarım su toplardı, evde annemle ayaklarımı tuzlu suya koyardık. Zaten annemle yaşıyordum.

 Nasıl bir evdi?

Evde bir halı, bir yer yatağı vardı.

 Anne-baban ne zaman ayrılmış?

3 yaşımdayken. Çok genç yaşta da babam akciğer kanserinden vefat etti. Ben annemle kaldım, erkek kardeşim baba tarafında kaldı. Benim biraz erkek ruhum var. Karşında yapma bebek gibi durabilirim ama aileyi geçindiren bendim. Üniversite okuyamadım, birçok arkadaşımızaher fırsatım olduğunda burs verdim, onlar benim en büyük gururlarım oldular.

 Oysa biz seni hep dans eden, eğlenen kız sanırdık…

Yok, ben sabır çekmeyi çok erken yaşta öğrendim. Baba olmayınca… Mekânı cennet olsun, şimdi konuşmak da olmaz… İşleri yoğundu, görüşemiyorduk diyelim. Ben hem kız hem erkek evlat gibi kendimi büyüttüm. Zoru başardım, kendimle gurur duyuyorum. Anka kuşu gibiyim, küllerimden doğdum. Şimdi oğlum Aslan uyurken onu izliyorum ve ‘Senin çok güçlü bir annen var, arkandayım dağ gibi’ diyorum. Bu şarkılarım arasında ‘Büyük Ustam’ diye de bir parçam var. Dinlediğimde ağladım ve ağlayarak oğluma okudum o şarkıyı da…

 2000’lerden bugüne Türkiye magazinine damga vurdun. Hayatı bu kadar izlenerek yaşamak nasıldı?

Zordu. Aslında kendimi çok uzak tutmaya çalıştım. Özelim özelde kalsın dedim ama başaramadım. İyi ki de başaramamışım. Yeri geldi üzüldüm, ağladım, yeri geldi sevindim, hiçbir zaman Pollyanna olmadım. Ben maskesiz bir kadınım,
ne hissediyorsam suratıma yansıyor. Ben de her şeyi paylaşmayı seçtim. Beni sevmeyen önyargılı insanlar oldu. Neler yaşadıklarımızı bilmiyorlar. Ben de artık oluruna bıraktım. Mutluysam mutluluğumu paylaşıyorum, saklamıyorum.

 En büyük pişmanlığın ne?

Çok var ama söyleyemem. Şanslıyım, oğlum var, Nida ile evliyim ve sekiz sene sonra yeni şarkılarımla karşınızdayım.

 Şarkıcılığını beğenenler, eleştirenler oldu. Sence iyi bir şarkıcı mıydın?

Şarkıcılığıma şimdi güveniyorum. Çok ders aldım, çalıştım. Ben oldum demiyorum, hâlâ eğitim alıyorum. Mankenlikten şarkıcılığa geçtiğim için de herkeste bir önyargı vardı. Ama şimdi portföy o kadar genişledi ki; sanal ortam var, YouTube, TikTok… Bir şarkı anında patlayabiliyor ve müzik sektörü değişiyor. Biz şanssızdık, işlerimizi paylaşamıyorduk. Şimdi başarılı bulduğum Aleyna Tilki var, o da hatalar yaparak doğruyu buluyor. Ben de öyle şeyler yapmıştım. Ama zamanla hoş görmeyi öğreniyorsun.

 Çok başarılıyken bir anda yok oldun. Müzikal olarak önün kesildi mi?

Sence? Yaşadıklarımı da yaşayamadıklarımı da duymuşsundur. Şanssızlıklar yaşamışımdır ama şu an buradayım.

 Bu sektör içinde bunca yıl sonunda dostlukların var mı?

Bu piyasada bir tane bile dostum yok. Yüzüme karşı “Çok sevindim geri dönmene” diyorlar; arkamı dönüyorum, “Allah belanı versin” diyorlar. Yeni başlayacaklara da söyleyeyim, kimseye güvenmesinler.

 17 yaşında Petek’i bugün görsen ona ne söylerdin?

Her şey güzel olacak. Yaşaman gereken her şeyi yaşayacaksın; bunlar seni büyütecek, devam et.

 Oğlun Aslan 7 yaşında…

Ne çabuk büyüdü, inanılmaz. Annelik çok farklı bir şey gerçekten. Kendimden önce oğlumu düşünüyorum her zaman. Annelik beni olgunlaştırdı, sakinleştirdi. Eskiden biraz denyoydum, şimdi çok sabırlıyım.

 Bir de bebek kaybettin sanırım. Oğlunun doğumundan sonra mı olmuştu?

Hayır, öyle bir şey yok. Ben olduğunu zannetmişim. Kader; alnımıza
ne yazıldıysa o oluyormuş. Ama inşallah Nida’dan da bir çocuğum olur.

 Bir röportajında “Anne olmak kendimi seksi hissetmemi sağladı” demişsin. Öyle mi gerçekten?

(Gülüyor) Benim doğuma bir girişim var Hakan. Takma kirpikler, kaynaklar… Çocuk beni güzel görsün istedim. Bazen öyle çılgınlıklarım olabiliyor.

 Hep mi bakımlısın?

İkizler burcuyum; bir dönem ruj bile sürmem, bir dönem sabah kalkınca bile şıkır şıkır makyajlı olurum.

Her gün aynada genetiğimle oynuyorum

 Yaş almakla aran nasıl?

Yaş almayı sevmiyorum. Türkiye’deki idolüm Ajda Pekkan. Eğer oyuncu değilsen, göz önünde bir sahne kadınıysan muhakkak kendine bakmak, frapan olmak zorundasın. Bir doğallıktır gidiyor. Kuaförlük yapanlar, fön çekmeyi, maşa yapmayı unutacaklar. Beyoncé, Shakira ve Jennifer Lopez’e bak, öyle mi? Sahnede doğal olmayacaksın. Sahnede olabildiğince frapan, kokoş olmak istiyorum. Bambaşka bir ruh haline giriyorum.

 Güzelliğin genetik mi?

Açıkçası ben beyin ve düşünce gücüne inanıyorum. Her gün aynada genetiğimle oynuyorum.

 O nasıl oluyor?

Delirmişim gibi bakma, gayet iyiyim (gülüyor). Her gün aynanın karşısına geçip kendimi motive ediyorum. Şu bardaktaki suyu içerken ‘Bana şifa olacaksın, beni gençleştireceksin’ diye suyu bile kodluyorum.

 Estetik yok mu hiç?

Yalan söylemeyeceğim, estetiği çok seviyorum. İmkânın varsa yaptırabilirsin. Ben gözüme ne hitap ediyorsa, kendim için muhakkak küçük rötuşlar yapıyorum.

Edis’ten İddialı Açıklamalar

Edis Görgülü, önceki gün bir kız arkadaşıyla Bebek’teydi. Köpeğine yemek yedirirken objektiflere yansıyan ünlü popçu, iki albüm hazırlığında olduğunu, çok yoğun bir dönemden geçtiğini söyledi. “İki albüm yapmak risk değil mi?” sorusuna verdiği yanıtla iddiasını ortaya koyan Edis, hakkında yapılan sosyal medya yorumlarıyla ilgili de konuştu. Edis’ten iddialı açıklamalar geldi. İşte o açıklamalar;

“Türkiye’de Büyümek Bana Daha Fazla Avantaj Sağladı”

Londra’da doğup henüz iki yaşındayken Türkiye’ye gelen 30 yaşındaki ünlü şarkıcı Edis Görgülü, geçtiğimiz yıl ‘İbrahim Selim ile Bu Gece’ programına konuk oldu. Şarkıcı, büyüme sürecini Londra’da geçirmek isteyip istemeyeceğine dair şu ifadeleri kullandı: Çocukluk dönemimde bunu daha çok düşünüyordum. Londra’da büyüseydim daha iyi olur diye bir düşünce vardı o zamanlar kafamda…Ama büyüdükten sonra hayat hikayemin şu anki sürecinden memnun olduğumu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Türkiye’de büyümek bana daha fazla avantaj sağladı diye düşünüyorum.

“Koku Takıntım Var”

Programın popüler bölümü ‘Gözlerimin İçine Bak’ta İbrahim Selim tarafından kendisine yöneltilen sorulara samimi yanıtlar veren ünlü şarkıcı, “Hiç takıntın var mı?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

Koku takıntım var, çok güzel kokuyu da çok kötü kokuyu da sevmiyorum. Evimde de hava temizleyiciler vardır, çok kokan bir arkadaşım gelirse direkt onun önüne oturturum!

“Konsere 45 Dakikada Hazırlanılıyor”

Programın aynı bölümünde konser öncesi ritüellerinden de bahseden yıldız; “Konsere hazırlanmam yaklaşık bir 45 dakika sürüyor benim. Meditatif ritüellerim var nefes egzersizleri gibi bir de klasik ses açma sürecim var. Sahnedeki dans kondisyonumun iyi olması için her konser önce mutlaka koşarım” dedi.

“İlişki Yaşamamayı Öğrendim”

Ünlü popu, Selim’in “En son ilişkinden ne öğrendin?” sorusuna verdiği, “En son ilişkim bana bir daha ilişki yaşamamayı öğretti” cevabıyla hem izleyenleri güldürmeyi, hem de akıllarda soru işareti bırakmayı başardı.

“Turneye Götüremiyorum”

Edis, önceki gün bir kız arkadaşıyla Bebek Lucca’da görüntülendi. Köpeğine yemek yedirirken objektife yansıyan Edis, “İşim gücüm olduğu için köpekle çok ilgilenemiyorum. İstanbul’da olduğum zamanlarda olabildiğince yanında olmaya çalışıyorum. Turneye götüremiyorum. Daha bebek, 7 aylık” dedi.

Edis’ten İddialı Açıklamalar

Yeni albüme hazırlandığını belirten Edis, “Bu sefer daha farklı bir albüm olacak” diyerek iddialı bir açıklama yaptı. Sahne kıyafetleri hakkında sosyal medyadan yapılan yorumlara güldüğünü ifade eden Edis, “Çok ciddiye almıyorum. Komik olan şeyleri o kadar içerlersek yanarız. Sosyal medya bizim için işkenceye dönüşür” diye konuştu.

Oyunculuk yapmayı düşünüp düşünmediği sorulan şarkıcı, “Çok uzun süreli olmaz ama kendimi oynayabileceğim bir iş olabilir. Şu an iki albüm hazırlıyorum. Herhangi bir çekime bile gidemiyorum” açıklamasında bulundu. Edis, “İki albüm yapmak risk değil mi?” şeklindeki soruya “Risk diye bir şey kalmadı. Güzel bir iş yaparsanız dinlenir güzel bir iş yapmazsanız dinlenmez. Benim çok şükür dinlenmeme gibi bir durumum olmuyor” şeklinde yanıt verdi.

Edis Görgülü kimdir?