Meryem Üzerli geçtiğimiz gün Habertürk’e verdiği röportajda samimi açıklamalarda bulundu. İşte röportajın detayları…
Kadın hakları cümlesi sizde neyi çağrıştırıyor?
Bu bağlamda benim aklıma her şeyden önce şu soru geliyor; ‘Aman Allah’ım! Bu konuda hâlâ mı konuşmamız gerekiyor?’ Üzücü ama gerçek. Çünkü cevabı; ‘Evet!’
Benim kendi dünyamdaki ve çevremdeki insanlar arasında bu konuda ayrım yapılması hiç söz konusu olmadı. Bu yüzden olacak, ayrımcılık yapılmasını hiç anlamadım ve hiç anlamayacağım da…
Ama bu konuda dünyanın birçok yerindeki tablo ne yazık ki hâlâ çok üzücü. Tabii eskiye nazaran durum daha iyi olsa da… Hiç değilse bu konu hakkında çok daha fazla konuşulmakta ve insanlar bilinçlendirilmekte… Dikkatleri bu konuya daha fazla çekmek gerekiyor. Bu etkinlik çok önemli.
Kadın Hakları cümlesi bende kısaca, kadınların da erkeklerin sahip olduğu tüm haklara ve fırsat eşitliklerine ve kız çocuklarının da aynı şekilde özellikle eğitimde erkek çocuklarla aynı hak ve ve fırsat eşitliğine sahip olmalarını çağrıştırıyor.
Bu eğitime çocuk yetiştirirken mümkün olduğu kadar erken ve özellikle de okulda başlanması gerekiyor.
Birleşmiş Milletler’in daha 1948’de tüm insanları koruma altına alabilmek için aldığı şöyle bir karar var; “Irkları, deri renkleri, cinsiyetleri, dilleri, dinleri, siyasi veya diğer görüşleri, ulusal veya sosyal kökenleri, varlıkları, doğum veya öteki konumları ne olursa olsun, tüm insanlar özgür, onur ve hak açısından da eşit doğarlar”…
Kabul olunmuş bu temel ilkeye rağmen birçok ülkede gözlemlenen gerçek ne yazık ki hâlâ bambaşka …
Hamile Meryem Uzerli’den yeni pozlar
Sırf kadın olduğunuz için yaşadığınız en büyük sorun nedir? Sırf kadın olduğunuz için haksızlığa uğradınız mı? Uğradıysanız o anki tepkiniz / tavrınız ne oldu?
En büyük problemin, toplumda gayet doğal olarak yayılmış cinsiyetcilik ve maçoluk olduğunu düşünüyorum. Bunu hem rahatsız edici, hem de büyük bir sorun olarak görüyorum.
Geçenlerde bana genç bir mankeni oynama rolünün teklif edildiği bir senaryo aldım. Bu rolde genç bir manken, büyük bir firma sahibi ve bol parası olan ve karısından ayrılmaya karar vermiş ama karısının onu hâlâ sevdiği bir erkeği avlamaya çalışıyor vs. vs…
Yapımcıya şunu söyledim; “Bu işi severek kabul ederim ama eğer firma sahibini ben oynarsam…”
Bu ufak örnek bile en büyük sorunlardan birinin stereotip, yani basmakalıp görüş alışkanlıklarının olduğunu sanırım en açık biçimde gösteriyor. Ama dünyada hâlâ kız çocuklarının okula gönderilmediği ülkelerin var olduğu ve eğitim olmadan hak arama şansının az olduğu düşünülürse, tüm bunların yanında benim bu bağlamda yaşadıklarım bir hiç sayılır…
Hiç fiziki, sözlü veya psikolojik şiddete maruz kaldınız mı? Kaldıysanız o anki tepkiniz / tavrınız ne oldu?
Allah’a şükürler olsun ki fiziki şiddete hiç maruz kalmadım. Sözlü olarak da gerçek anlamda kalmadım. Ama psikolojik şiddete ilk ilişkilerimde elbette maruz kaldım. Bu ilişkilerdeki partnerlerim kendilerine güvensiz kimseler olduğundan benim kişiliğim ile ilgili zorluk yaşadılar. Bu yüzden kendilerini güçlü hissetmek için, beni sık sık ‘küçültmek’ gereksinimi duydular. Günün birinde bu düzenin farkına vardım ve ilişkimi hemen sona erdirdim.
Daha sonraları ilk kızıma hamile kaldığımda ve Allah’ın izniyle dünyaya getirmeye karar verdiğimde, çocuğumun biyolojik babası bana, ‘erkek istemezse, kadın olarak benim böyle bir kararı veremeyeceğimi’ söyledi. Bu konuda beni ikna etmek için erkek arkadaşları, hatta hatta kız arkadaşları bile devreye girip benimle irtibat kurdular ve bana çok telkinde bulundular.
İşte onların bana bu yaptıklarını, psikolojik şiddet olarak hissettim. Özellikle de anne adayı olan biri olarak…