TRT 1 ekranlarında yeni bir programa başlayan Kerem Alışık röportaj verdi. Kerem Alışık’tan samimi açıklamalar geldi.
Kerem Bey, yeni programınız hayırlı olsun. Pandemi süresince çalıştınız. Dizi, reklam çekimleri derken bir de program çekimleriniz vardı. Tatlı bir yorgunluk var diyebilir miyiz? ya da yorgun hissettiniz mi hiç?
Çalışmayı gerçekten çok seviyorum. Hayatın içinde olmak anlamına geliyor benim için. Yaşadığımı hissettiriyor. Pandemi süresince dizilerde oynayan birçok arkadaşım gibi çekimlere devam ettik. Herkes çalıştı. Ben de o emekçilerden biriyim. Kuşkularımız, üzüntülerimiz, şüphelerimiz oldu. Daha tedbirli davranmaya ve daha duyarlı olmaya çalıştık. Bir yandan dizi, bir yandan reklam filmi, bir yandan da şu anda devam eden program çekimleri… Hepsinin hakkını verebilmek için gösterdiğim çaba, uğraş yorucu oldu ama bütün bunlar için tatlı bir yorgunluk var diyebiliriz sizin söylediğiniz gibi. “Başarı tatlıdır ama çoğu zaman ter kokar” değil mi?
‘Seneye Bu Zamanlar’ programı, bugün ilk bölümüyle TRT 1’de olacak. Projeye nasıl dahil oldunuz?
Yaklaşık bir yıldan beri içinde olduğum bir proje. Son zamanlarda sunuculukla ilgili birçok teklif geliyordu ama ben yalnız başına sunucu değilim. Benim bir hikaye anlatmam, insanlara dokunmam, insanların bana dokunması, hayatın içinden olması gerekiyordu bir projeye “evet” diyebilmem için. ‘Seneye Bu Zamanlar’ projesi bu isteklerime yanıt verebilecek bir proje gibi göründü bana. Bu yüzden “evet” dedim.
Programda hayalleri, umutları olan umudunu yitirmeş insanlarla karşı karşıyasınız. Bu hikayelere dokunmak, dahil olmak size neler hissettiriyor?
Seyircimiz de izlediğinde görecek elbette… Öyle vakalar geliyor ki kimi hayattan tümüyle umudunu kesmiş. Kimi artık yaşama ümidi hiç kalmamış, kimi de bunların tam tersi; dünyayı gezmek istiyor, piyano çalmak istiyor, yarışmada birinci olmak istiyor. İnsana dair her şey var bu programda. Ben bu insanlarla birebir karşı karşıya geldiğimde onların bu hayallerine, bu umutsuzluklarına ya da umutlarına yoldaşlık etmek durumunda kaldım. İster istemez bunu yapıyorsunuz, olayların içinde buluyorsunuz kendinizi. Kalabalık ve müthiş bir ekip var bu işte. Staff Film, yapımcımız Eyüp Üstün, editörler, kameramanlar, yönetmenler, benim kendi ekip arkadaşlarım, set emekçileri, seyirciler var, bu benim tek başıma yaptığım bir iş değil elbette. Ben orada işin görünen yüzüyüm. Tek bir çekim için buluştuğumuzda oradaki o telaşı, yorgunluğu, koşuşturmayı görmek bile bazen beni heyecanlandırıyor ve bana “‘İşte hayat bu” dedirtiyor. Başka şehirlerden gelen, şifa bulmaya çalışan, umutla ayağa kalkacaklarına inananların dahil olduğu bir program çekiyoruz. Bu beni heyecanlandırıyor.
Empati yorucu bir duygu, siz ne dersiniz…
Empati benim hayatımın olmazsa olmazı bir duygu. Allah’ın bu duyguyu bütün insanlara beş duyumuz gibi armağan ettiğini düşünüyorum. Ancak bunu içimizden kendimizin ortaya çıkartması gerektiğine de inanıyorum. Empati olmazsa hayatta hiçbir şey olmaz. Ben bu programı da empati yaparak sürdürüyorum. Kendimi derhal karşımdakinin yerine koyuyorum. Düşünsenize, 50 yaşına kadar koşturmuşsun, maç yapmışsın, evine ekmek götürmüşsün, çocuklarınla oyunlar oynamışsın, hayatı doya doya yaşamaya çalışmışsın ve 50 yaşında başına inanılmaz bir şey geliyor. Bu hepimizi için olabilecek bir durum.
Ben neler yapabilirim diye düşündüğümde her şey bambaşka bir hale geliyor ve bu duygularımı onlarla paylaşıyorum. “Kalk ayağa, bunu yapabilirsin. Başarmak için buna karar vermelisin” diyorum. O kadar çok şey söylemek geliyor ki içimden. Empati bence dünyadaki insanların en şiddetle yaşaması gereken bir duygu. Sadece bu programda değil, empatiye hayatımızın her evresinde çok ihtiyacımız var.
Kerem Alışık ‘ın 26 Yıllık Özlemi
BİR YIL GEÇİNCE
Program, gerçek kişilerin kendileri için koydukları hedefleri bir yıl içinde gerçekleştirmelerini konu ediniyor. Katılımcılar, stüdyoda bulunan bir kapıdan geliyor ve “seneye bu zamanlar” kendi hayatına dair gerçekleştirmek istediği hedefini anlatıyor. Katılımcı aynı programda, ikinci kapıdan tekrar stüdyoya geldiğinde aradan bir yıl geçmiş oluyor. İkinci kapı açıldığında katılımcının hedefine ulaşıp ulaşamadığını görmek mümkün olacak.
Çaresizlik nedir diye sorsam?
Çaresizlik hayatımızda öğretilen bir duygu gibi geliyor bana. Hepimizin çok çaresiz olduğu, çaresiz düştüğü durumlar ve anlar oldu hayatta. Kaybettiklerimiz, sevdiklerimizin kayıplarına çare bulamadığımız zamanlar oldu, yaptığımız hatalar ve bu hatalardan dönüşteki çaresizliklerimiz de oldu. Ancak yine de olabildiğince her çaresizliğe yakın bir çarenin olduğunu düşünüyorum. Bu bazen ona alışmak, bazen onu özgür bırakmak, bazen durumu olduğu gibi kabul etmek olabiliyor bu. Bir çare varsa bunun peşinden koşmak gerektiğine inanıyorum.
Peki, umut…
Umut… Bana göre dünyanın en kıymetli duygusu. Umut sözcüğü dünyanın en güzel sözcüklerinden. Beyaz bir martı gibi masmavi gökyüzünde uçmak, masmavi denizin üstünde yürümek gibi. Umut dünyanın en güzel duygusu ve biz katılımcılarımızın pek çoğuna bu duyguyu veriyoruz, bu duyguyu onlardan alıyoruz ve bu duyguyla katılımcılarımızı alkışlıyoruz.
Annemle babamın hikayesini anlatan bir film çekmek istiyorum
Siz seneye bu zamanlar nerede ve nasıl olmak isteriniz?
Babamla annemin hikayesini anlatan bir film çekmek istiyorum biliyorsunuz. Bu film için kolları sıvamış, belki de sete çıkmış olmayı istiyorum. Sağlığımın yerinde olmasını istiyorum, mutlu olmak istiyorum. Belki de bir denizde, teknede sonsuzluk içinde kendimle baş başa kalmak istiyorum. Sevdiklerimin sağlıklı, mutlu ve huzurlu olduklarını görmek istiyorum. Seneye bu zamanlar, pandeminin bittiği, hepimizin artık eski özgürlüklerine döndüğü, korkusuzca birbirimize sarılıp, birbirimize dokunabildiğimiz zamanlar olmasını istiyorum. ve belki de sanat hayatımın en güzel işlerinden birini yapmak istiyorum.
Sahnede olmayı özledim
Tiyatrosuz bir dönem geçirdik. Yakında sizi sahnelerde görecek miyiz?
Tiyatro benim vazgeçilmezim. Pandemi başlamadan önce, benim de çok sevdiğim “Esaretin Bedeli” oyununu sahneliyorduk. Arkadaşlarımla birlikte hayalini kurduğum bir projeydi. Bu oyuna devam etmek gibi bir niyetimiz var. Sahnede olmayı çok özledim. Seyirciyle göz göze olmak, onların reflekslerini anında görmek, alkışlarını hissetmek harika. Sadri Alışık Kültür Merkezi’nde yeni oyunlar şu anda kurgulanıyor. “Amadeus” ve “Dali’nin Kadınları” oyunları sahnelenmeye devam ediyor. Fırsatım olduğunda ben de yeniden sahnede olacağım.
Kaynak:haberler.com