Latin müziğin kadın öncüsü olan dünyaca ünlü ses sanatçısı Jennifer Lopez, güzelliği ile hayranını büyülemeye devam ediyor. Dünyaca ünlü şarkıcı ve oyuncu Jennifer Lopez’in yeni filmi “Second Act” (İkinci Perde) Türkiye’de 21 Aralık’ta vizyona girecek. Jennifer Lopez ile Los Angeles’ta buluşan Barbaros Tapan, yeni projeyle ilgili merak edilenleri konuştu. İşte Dünyaca ünlü star Jennifer Lopez’den samimi açıklamalar…
Jennifer Lopez’in Çizmeleri Sosyal Medyayı Salladı!
Jennifer Lopez’in Kariyeri ve özel hayatıyla ilgili soruların yanıtları…
Latin müziğin kadın öncüsü olan dünyaca ünlü ses sanatçısı Jennifer Lopez, ilerleyen yaşına rağmen iddialı fiziği ile dikkatleri üzerine toplamayı başarıyor. Son olarak ünlü şarkıcı Jennifer Lopez’in yeni filmi “Second Act” (İkinci Perde) Türkiye’de 21 Aralık’ta vizyona giriyor. Barbaros Tapan, Jennifer Lopez ile Los Angeles’ta bir araya geldi. İşte Jennifer Lopez’in Kariyeri ve özel hayatıyla ilgili tüm soruların yanıtları…
◊ Dans, müzik, şov dünyası, diziler, sinema derken annelik, spora verdiğiniz önem, güzellik, bakım… Listemin sonunu getiremedim. Nasıl zaman buluyorsunuz tüm bunlara? Her gün bu enerjiyi nereden buluyorsunuz?
– Zaman yaratmak zorundayım. Hepimizin, canımızın istediği şeyler için zaman yaratma eğilimi var. Ben de bazen spora gitmek istemiyorum ama kendimi zorluyorum. Çünkü hem ruhumun hem de vücudumun iyi hissetmesini istiyorum. Eğer sporumu yapmazsam daha kötü hissedeceğim için kendimi zorluyorum.
◊ Ne kadar sıklıkla gidiyorsunuz spora?
– Haftada 3-4 gün mutlaka yapıyorum. Tabii Vegas’ta şovum varken kendimi fiziksel olarak çok iyi tutmak zorundaydım. Ama genel düşünecek olursak haftada 3-4 saatimizi spora vermeye değer diye düşünüyorum!
◊ Peki güzellik-bakım? Her daim güzelsiniz. Nedir bu işin sırrı?
– Güzellik ve bakımla ilgili sırlarım var tabii. Belki bu sırları önümüzdeki sene paylaşırım, bekleyip göreceğiz… Ama sırlarım dışında genel bir kuralım var. Eğer kendine iyi bakmazsan etrafındakilere iyi bakamazsın. Çocuklarım var, yoğun çalışıyorum. İş ve çocuklar zaten zamanımın çoğunu alıyor. Yaptıklarım herkesin yaptığından pek farklı değil. İyi uyku, cilt bakımı… Sigara kullanmıyorum, alkol kullanmıyorum ve kendimin en iyi hali olmak için çabalıyorum.
◊ Çekimlerde güzel görünmek için “ışık nerede olmalı”, “en iyi görüntü hangi açıdan verilir” gibi konulara takılır mısınız?
– Rol yaparken ışık saplantım yok ama 20-25 yıldır bu işi yapan biri olarak ışığın nerede iyi olacağını tabii ki biliyorum. Işık iyi açıda değil diyelim, o zaman görüntünün elden geçmesi gerektiğini de biliyorum ama iyi görünmezsem diye takıntı yapıp endişelenmiyorum. Sonuçta filmde görünen ben değilim. Filmdeki karakter ve karakterin nasıl görüneceğine karar vermek benim elimde değil.
◊ Jennifer Lopez dendiğinde akla gelen ilk şeylerden bir tanesi de farklı giyim tarzınız. Ne giyeceğinize nasıl karar veriyorsunuz?
– “Ne olmak istiyorsan onu giy” diyorum kendime. Hepimiz farklı modlara giriyoruz değil mi? Ben bazen botlarla ve boyfriend pantolonla dolaşmak istiyorum, bazen de içimden Audrey Hepburn çıkıyor. Etkilendiğim çok fazla stil, çok fazla tarz var. Her dönemin modasını, her dönemin tarzını seviyorum. Kendimi bildim bileli modayla uğraşmayı seviyorum. Kendimi farklı köşelerdeki tarzlara sokmayı seviyorum. Bazen seksi, bazen uslu, ağırbaşlı, bazen romantik, bazen de erkeksi… Hepsini seviyorum. Ama hangi tarz olursa olsun üzerimde şık durmasını istiyorum. Uyandıktan sonra o gün nasıl hissediyorsam, kim olmak istiyorsam öyle giyiniyorum. Bazen de sadece Bronx’lu Jenny olmak istiyorum.
Yeniden evlenmek isterim…
◊ Çok genç yaşta çalışmaya başladınız. Sizin başladığınız dönemle bugünü karşılaştırır mısınız? Eski Hollywood’un sert kuralları ile savaşmak zorunda kalmış mıydınız?
– Evet, tabii ki! Bu sektörde Latin olmam benim için büyük bir handikaptı. Bugün bile öyle… Tamam, çok daha iyi durumdayız, çok fazla Latin aktör var ve çok başarılılar ama yeterli mi! Ben başladığımda çok azdı. Latinlerle ilgili her şey belli bir kalıptaydı. Benim gibi oyuncular için başrol düşünülmezdi bile. Bütün bu kuralları yıkmak zorundaydım çünkü oyuncu olmak istiyordum. Filmlerde sadece Latin kız arkadaş ya da Latin hizmetçi rollerinde sıkışıp kalmak istemiyordum. Önce bu kuralı yıktım. Sonra biliyorsun o zamanlar başrollerdeki kızlar ya da magazinlerde görmeye alıştığımız kızlar uzun boylu, beyaz tenli, sıfır beden kızlardı. Ama ben öyle değildim. Bu kuralı da yıktım.
◊ Bu değişime öncü olanlardan birisiniz. Sizin gibi başka kim vardı?
– Benden önce Rita Moreno ve Chita Rivera girmeyi başarıp bana alan açtılar. Ben girdiğimde kafamdaki binlerce farklı fikirle yol aldım.
◊ 95 yaşınıza girmeden önce başarmak istediğiniz en son ya da en özel hayaliniz nedir?
– Sanırım 95’ten önce başarmak istediğim 7 bin farklı fantezim var.
◊ Mesela?
– Bilmiyorum… Mesela yakın gelecekte yönetmenlik yapmak istiyorum. Onun dışında kendime ait hayallerim var. Canım ne zaman isterse yapmak istediğim şeyler…
◊ Son filminiz “Second Act”e (İkinci Perde) geçmek istiyorum. “Hayatınızda ikinci perdeye başlıyor olsaydınız yeniden evlenmek ister
miydiniz?
– Evet, kesinlikle…
◊ Evliliğe pozitif bakıyorsunuz yani…
– Evet, 3 kere evlendim. İki tanesi bir yıldan az sürdü. Onları evlilik olarak saymıyorum bile. Marc (Anthony) ile 10 yıl evli kaldım. Öncesinde 7 yıl birlikteydik. Evliliğimiz güzeldi, yaşadık ve bitti. Ama evliliğe karşı bakışım değişmedi. Birine aşık olunca evlen ve hayatı paylaş mantığıyla yetiştirildik. Ama yaşadıkça öğrendim ki öyle olmuyormuş. Aşk dışında çok fazla şey gerekliymiş. Soruna dönersem evet, evliliğe karşı pozitifim. Birine söz verip birlikte yaşlanma fikri hoşuma gidiyor.
◊ Filmdeki kadınlar hem iyi arkadaş olup hem de rekabet ediyorlar. Siz kendi işlerinizde hem rakip hem de arkadaş olabiliyor musunuz?
– Ben zaten rekabetçi bir insanım. Ama kendimle, başkasıyla değil. Diğer meslektaşlarımı seviyorum. Hayatımda en değer verdiğim, en önemli ilişkiler kız arkadaşlarımla olan dostluklarım. Ayrıca “Kadınlar birbirleriyle anlaşamıyor” klişesi gücüme gidiyor. Bence tam tersi. Hayatımızdaki kadınlar sayesinde birçok sorunun üstesinden geliyoruz.
◊ Filmde 3 kadın, hayat okulunun üniversite diplomasından daha etkili olduğunu gösteriyor. Bu durumun kişilerin yetiştirilme tarzları ile ilgisi var mı?
– Yüzde yüz… Ayrıcalıklı, iyi okullara gidebilen, her şeye sahip bir çocuk olarak doğmayınca daha azimli oluyorsun. Farklı yönlerin gelişiyor. Hayat okulu sana her şeyi öğretiyor. Kendi kendine yolunu bulmak zorunda kalıyorsun. Şimdi dünyaları verseler değişmem hiçbir şeyim olmadan buralara gelmemi. “En başa dönme şansın var Jennifer, bu yolu seçmek yerine Harvard Üniversitesi’ne gitme şansın olacak” deseler istemem. Tek cevabım “Hayır” olur.
Bencil bir adam çocuklarımın etrafında olamaz…
◊ Hayatınıza girecek kişiyi seçerken anneliğinizin etkisi oluyor mu?
– Kesinlikle oluyor. Her şey çocukların etrafında dönüyor. Etrafınızdaki insanın çocuklarınızı anlayan, onları seven, onlara nasıl davranacağını bilen, onlarla ilgilenen kişi olmasını istiyorsunuz. İlgisiz, bencil, rastgele bir adam çocuklarımın etrafında olamaz tabii ki.
◊ Filmin adı üzerinden devam edelim… Mesela her şeyi bir kenara bırakıp hayatınızın ikinci perdesini “Karayip Adaları”nda yaşamak cazip bir fikir mi?
– Deniz kenarında küçük bir ev, resim yapmak filan… Böyle şeylerin hayalini kuruyorum ama yapabilir miyim, zannetmiyorum. Ben tam bir Amerikan kızıyım. Öyle yerleri ziyaret etmeyi seviyorum ama Amerika dışında bir yerde yaşayabileceğimi zannetmiyorum.
◊ Filmi izlerken oynadığınız karakter Maya’da çok fazla Jennifer gördüm. New Yorklu, çalışkan, korkusuz, meydan okumaktan korkmayan, güçlü bir kadın. Senaryoyu okurken bu benzerlikler Maya’yı oynamanızda etkili oldu mu?
– Filmin aynı zamanda yapımcısıyım. Senaryo, yapımcı partnerimin fikriydi. Çok iyi bir yazar buldu ve birlikte yazdılar. Gerçekten karakter benim için özel dikildi… Maya’yı oynamak çok kolaydı. Eğer oyuncu olmasaydım, kim olurdum, nasıl görünürdüm düşüncesiyle yola çıktım. Maya benim olacağım kişi olurdu. Filmin diğer büyük parçası da Maya’nın, evladını kaybetmiş acılı bir anne olması. Bu durum birçok romantik komedide görmediğimiz bir duygusallık da katıyor filme…
◊ Peki sizi yolunuzda ilerlerken kim ya da neler motive etti?
– Annem… Biliyorsun kadınlar için uygun görülen hayat “20 yaşında evlen ve çocuk yap” modeliydi. Annem kadınların bağlarından kopup özgürleşmeye başladığı bir jenerasyonda yetişti ve bizim o modelde yetişmemizi istemedi. İstediğimiz her şeyi başarabileceğimizi, bunun tek yolunun çok çalışmaktan geçtiğini öğretti. Bize “Erkeklerin yaptığı işleri de yapabilirsiniz, yeter ki çalışın” derdi.
◊ Rol arkadaşınız Vanessa Hudgens, yaptığım röportajda sizin sahne aralarında bile ekibinizle çalıştığınızı söyledi. O zaman hâlâ devam eden Las Vegas Show’unuzla ilgili planlar yaptığınızı anlattı.
– Evet, doğru.
◊ Peki siz onunla ilgili neler söylemek istersiniz?
– Onun rolü için birçok oyuncu seçmelere geldi. Vanessa gelen herkesin oldukça üstündeydi.