“Seversin” dizisinin ünlü oyuncusu Halil İbrahim Kurum geçtiğimiz gün röportaj verdi. Canlandırdığı karakter hakkında konuşan Halil İbrahim Kurum “Kadir’le hayataki rollerimiz aynı” dedi. İşte ünlü oyuncunun o röportajı;
◊ “Seversin” izleyiciler tarafından çok beğenildi…
– Evet, dizinin sevilmesi tesadüf değil. Seyircinin, masallar diyarı olarak hayal ettiği TV dünyasını karşılarına çıkardı.
◊ Dizi için senaryo geldiğinde neler hissettiniz?
– Çok enteresan bir duygu oluştu. Senaryoyu elbette çok sevdim ancak canlandırdığım karakterin hayatımda şeklen çok önemi var. Hayattaki konumumuz neredeyse Kadir ile aynı. Ben de uzun zaman annem ve 3 kız kardeşimle yalnızdım. Babam yurtdışında çalışıyordu. Kadir kadar kısıtlayıcı değil ama daha kontrollü olmak zorundaydım. O sebeple tabii ki çok içine girdim ve severek oynuyorum.
◊ Sevilen dizinin içerisinde bulunmak nasıl bir his?
– Güçlü ve işini sevgiyle yapan bir ekipleyim ki mutlu olmamak çok zor. Hikâyenin ses getirmesi ya da sevilmesi bununla çok alakalı. Kesin olan bir şey var ki bu durumun tersi de olsaydı ben içinde bulunduğum işten yine çok mutlu olurdum.
Ben onun kadar keskin ve sert değilim
◊ Kadir karakterinin mizacı sert. Fakat kimseye göstermediği yumuşak bir kalbe sahip. Siz de Kadir gibi duygularınızı saklar mısınız?
– Kadir’le hayattaki rollerimiz aynı. Ancak onun kadar sert ve keskin değilim. Canlandırdığım karaktere hep hak verdim ve onu hep aklamak zorunda hissettim.
Çünkü başka hiçbir çaresi yok Kadir’in. Çevre faktörü, sosyal konumu sadece bu yöntemi öğretmiş ona. Yumuşak kalbini koruyabilmiş, yaşamadığı çocukluğundan bu yaşına taşıdığı kalbi hiç kirletmemiş bir adam.
◊ Karakteri canlandırmadan önce ön hazırlık yaptınız mı?
– Çok Halil İbrahim’di Kadir. Çok hazırlandım desem yalan söylemiş olurum.
Ancak Kadir’in diken üstünde yaşadığı öfkeyi, koruma güdüsünü, bağırarak ve öfkeyle halletmeye çalışması kısmı ayrı bir inceleme konusuydu. Bunu düşünmek zorundayım elbette.
◊ Oynadığınız karakterle özdeşleştiğiniz başka noktalar var mıdır?
– Kadir’le sadece anne ve kardeş sevgimizin biraz abartmamızı benzetiyorum. Hayatın merkezine onları koyup öyle yaşadığımı söyleyebilirim. Tamamen koruma güdüsüyle…
◊ İleride “bu karakteri canlandırmalıyım” dediğiniz karakter var mı?
– Canlandırılmış bir karakteri çok beğendiysem sevmişimdir. Ben oynasaydım keşke demedim hiç ama etki bırakan karakterlerim çok.
◊ Yaptığınız işteki en büyük tutkunuz nedir?
– Bir taksi şoförünün bana söylediği bir cümleyle cevaplamak istiyorum, “Abi işiniz çok zor, candan can çıkarıyorsunuz.”
◊ Oyunculuk sizin için ne anlam ifade eder?
– Çok büyük ve derin anlamlar yüklemiyorum oyunculuğa. Herkesin bir mesleği var, benim de oyunculuk. Herkesin sevdiği işi yaptığı gibi yapıyorum işimi… Diğer mesleklerden farkı şu, bir terziyi bana takım elbise dikti diye alkışlayıp akşam onun işini düşünmüyorum. Ancak bir oyuncuyu seyreden bir insan hayatında bir şeyleri sorgulayıp ertesi güne en az bir konu hakkında fikrini gözden geçiriyorsa bu paha biçilmez oluyor. Bunun parayla karşılığı yok. Bu yüzden benden oyunculuğu alırsanız bu duyguyu yaşayamam.
MÜZİĞİN İÇİNE DOĞDUM
◊ Oyunculuk dışında müzikle de ilgileniyorsunuz. Profesyonel olarak kendinizi bu yönde geliştirmek istiyor musunuz?
– Müziğin içine doğduğum için hobi diyemem. Annem ses, babam saz sanatçısıydı. Evde biri diğerinden bir şey isterken bile beste yaparak istiyordu. Üniversite zamanımda bir arkadaşımla küçük bir barın kapısını çaldık ve “şarkı söylemek istiyoruz” dedik. Öylece başlamış oldum. Tiyatro okurken akşamları şarkı söylüyordum. Tiyatroda yorulup şarkıda dinleniyordum sonra tam tersi oluyordu. Ben de bu döngüyü çok seviyordum hâlâ da seviyorum.
◊ Set dışında neler yapıyorsunuz?
– Set olmadığı zaman tiyatro çalışmalarım oluyor. Durmaksızın tiyatro durduğu zaman set başlıyor. İkisi de yoksa evde sosyal alanımı yaratmayı seviyorum. Sosyalliğin en tepesinde bir iş yapıyorum ama işim dışında çok sosyal olduğumu söyleyemem.