işte Beren Saat’in o paylaşımı ve notu:
“Sonsuzluk ve bir gün… Dans pistinin ortasında, Barış K bana hediye ettiği mini setini çalarken kimonomun püsküllerinin bile benden bağımsız dans ettiğini hissediyorum, etrafımdaki herkesin çoşkulu enerjisini ve hücrelerime kadar özgürce bulutlara bağlı olduğumu… Beni kollarının arasına alıp güzel dileklerde bulunan herkese bırakıyorum kendimi gözlerim kapalı, kalbinden kalbime bir ışık yolu hayal ederek dinliyorum… Telefonum güzel dilek notlarıyla; sosyal medya zamanına göre yüz bin yıldır kullanmadığım, doğumgünümde 2M olmuş instagram sayfam kutlama mesajlarıyla; önüm arkam sağım solum hediyelerimle dolu… Sevilmek bu sevilmek…
Kendine bir parti yapabilirdi bir kadın, kocasının ısmarlamasına gerek olmadan; “anlaşamadığı kaynanasıyla” gerçekte pistlerde dans arkadaşı olabilirdi; tüm sevdikleriyle kendine yaşadığı zamandan ya da coğrafyadan öte bir gün ayırabilirdi… Pek öyle oryantalli bir parti değildi bizimki daha ziyade dj ve müzisyen arkadaşlarımızın bizi kabiliyetleriyle mest ettiği; hep yanıbaşımda duran ve sesiyle etrafımda meleklerin uçuştuğunu hissettiren müthiş müzisyenin, minik konserine ruhumu bıraktığım, bir anlığına canına bulduğu canan olmaktan başka hiç bir şey hissetmediğim sonsuz bir andı… Dünya’nın yaşaması en zor ama sakinleri ona en tutkulu şehirlerinden İstanbul’un kalbinde seyrettim Güneş’in önce doğumgünüme sonra Haliç’e doğuşunu… Candan içeri bir kaç dostun şahitliğinde iyi ki doğdum dedim; iyi ki yaşıyoruz! 33 yıl önce o saatlerde annemin çektiği sancıyı duyumsadım… Sonra kendimi aşka bırakıp üzerimde sevgilimin doğumgünü hediyesi hırkamla rüyalara daldım… Bana zamanı dondurma gücü veren tüm sevgili kalplere, müziğe, dansa, aşka, bugünü bulduğumda anlamamı sağlayan Angelopoulos’a hayranlıklı bir selam olsun: ben sonsuzluk ve bir günüme erdim… Hala umutla gülebilen insanlara dokunmayınız efendim onlara sizin de ihtiyacınız olur…