Şu sıralar Masun Değiliz isimli yeni dizide Selin karakterine hayat veren ünlü oyuncu Damla Sönmez, verdiği röportajda çok özel açıklamalarda bulundu. Sönmez, açıklamalarında, “Birçok dizide kadınlar hep ikinci planda kalıyor ama ‘Masum Değiliz’de öyle değil. ‘Selin’in acılarına rağmen güçlü bir karakter olması motivasyonumu yükseltiyor.” diye konuştu.
Damla Sönmez’den özel açıklamalar
ATV ekranlarında yayınlanmaya başlayan Masum Değiliz isimli yeni dizide rol alan ve Selin karakteri ile karşımıza çıkan güze oyuncu Damla Sönmez, samimi açıklamalarda bulunduğu özel bir röportajda verdi. Damla Sönmez, nişanlısı Ushan Çakır ile yaptığı evlilik hazırlıklarından da söz etti.
İşte Damla Sönmez’in o röportajı:
İki sene sonra ‘Masum Değiliz’ dizisiyle ekrana döndünüz.
Evet, Ocak ayının ortasından beri setlerdeyiz. Çok heyecanlıyız. Tatlı bir ekip kuruldu. Çok iyi kaynaştık. Aras (Aydın) okuldan arkadaşım, Sercan’la (Badur) iki sene dizi çektik. Uraz’ı (Kaygılaroğlu) da liseden tanıyorum. Ushan’ı biliyorsun zaten, yol arkadaşım.
Dizide oynamayı neden kabul ettiniz?
Birçok senaryo geldi. O hikayelerin içinde en farklı olan buydu. Öykünün ilk andan itibaren yüksek bir tempoyla başlaması beni hemen kendine çekti. Bir suç dizisi. Dört arkadaş kendi hayatlarını yaşarken bir cinayete sebep oluyorlar. Hepsi iyi aile çocuğu; biri heykeltraş, biri doktor, biri avukat, biri mühendis. Cinayeti örtbas ederek hayatlarına devam etmeye çalışıyorlar ama öyle olmuyor tabii ki.
Üçüncü sayfa haberi gibi…
Evet. Her gün okuyoruz ya, birbirine yol vermediği için ölümle sonuçlanan bir sürü olay yaşanıyor. İnsanlar mutsuz ve öfkeli. Maalesef çoğu zaman frene basmayı, sakin kalmayı beceremiyoruz.
Sizin canlandırdığınız karakterin bu hikayedeki yeri nedir?
Ben ‘Selin’i canlandırıyorum. Heykeltıraş olan karakterin atölyesinde çalışan, gecekondu mahallesinde yaşayan bir kız. Olay, o mahallenin çıkışında gerçekleşiyor. Daha sonra öğreniyoruz ki cinayete kurban giden kişi, ‘Selin’in babası. ‘Selin’ cinayeti işleyenlerin peşine düşüyor.
‘Selin’ nasıl biri?
‘Selin’; fakir ama gururlu, mutlu bir aileye sahip olan bir kız. Annesi beyin kanaması geçirip yatalak hale gelince ailesine destek olmak için okulu bırakıp çalışmaya başlamış. Aslında okuyabilseydi doktor olmak istiyordu. Babası da ölünce tüm yük onun üzerine biniyor ama dağılmıyor. Yaşadığı acıyla duygularını dizginlemeye çalışan bir duruş sergiliyor. Güçlü bir kadın.
Kadının ön planda olması da sizi cezbetti sanırım…
Evet. Bizde genellikle kadın hep ikinci planda kalıyor ama güçlü karakterin kadın olması, benim de dişimi kaşıyan bir şey. Oynadığım kadının güçlü olması motivasyonumu yükseltiyor.
‘Selin’ peşine düştüğü adamlardan birine aşık olacak mı?
Muhtemelen. Açıkçası bu da çok iyi geliyor bana. Çünkü hep ilk görüşte aşk hikayelerimiz var ya bizim, zengin kız – fakir oğlan gibi klişeler; bu dizide öyle klişeler yok.
‘Selin’le empati kurabiliyor musunuz?
Empati kurmak zor çünkü çok ağır şeyler yaşadı. O, yaşadığı acıları benimseyip bir şekilde yoluna devam etmeyi başaranlardan. Hani acılarını kabullenip onları gülümseyerek anlatabilen insanlar var ya, ‘Selin’ de onlardan.
Siz de öyle misiniz?
Öğreniyorum onu biraz. Yaşla da ilgili sanırım. Herkes ’30’una gel anlarsın, 30’lar çok güzel’ diyorlardı. Ben de yeni girdim 30’uma ve hakikaten bir yaşa gelene kadar bazı şeylere uyanamadığınızı fark ediyorsunuz. Bazı şeyler yaşanırken çok ağır gelse de, üzerinden zaman geçtikten sonra aslında onların o kadar da ağır olmadığını öğrendim. O anı yaşarken daha çözüm odaklı olmak gerektiğini fark ettim.
Az zamana çok başarı sığdırdınız…
Evet, buna şükrediyorum. Hiç durmadım. En durgun geçirdiğim iki senelik dönemde bile tiyatro kurdum, dört filmde oynadım. Çok yorulduğunuzu hissediyorsunuz, biraz dinleneceğim diyorsunuz ama öyle bir hikaye çıkıyor ki karşınıza mutlaka yapmak istiyorsunuz. Tiyatro, gerçekten nefes alma alanım benim. Sahnede denediğim şeyler, kamera önünde de bana yardımcı oluyor. Parayla alamayacağınız bir tecrübe.
Oynadığınız filmlerden bahseder misiniz biraz?
Sonbahar’da ‘Sibel’ diye bir film çektik Giresun’da. Fransız, Alman, Türk ve Lüksemburg ortak yapımı. Çok güçlü bir kadın hikayesi. Ben filmde konuşamayan, insanlarla sadece ıslıkla anlaşan, engelli muamelesi gören, evlenememiş ‘Sibel’ adında bir kızı oynuyorum. Film festival festival gezecek. Sonra ‘I Am You’ diye de bir film çektik. Mültecilerle ilgili bir hikaye. Afganistan’daki bir ailenin Berlin’e varma çabası anlatılıyor. Ben filmde bir doktoru oynuyorum.
Yaş almak sizi korkutuyor mu?
Korkutmuyor çünkü sakinleştiğimi fark ediyorum. Beden sana geçici süreyle verilmiş bir enstrüman ve ona nasıl bakarsan öyle yaşarsın. Kendine hem ruhen, hem bedenen iyi bakarsan o kadar güzel yaşarsın.
30’lu yaşlar nasıl bir olgunluk kattı size?
‘Şu anki aklım olsaydı…’ demeye başladım. Hayatı olgunlukla karşılayabilmek, her şeye sıkılmamak önemli. Geriye dönüp bakıyorum; çok gönlüme sinen işler yapmışım, çalışmak istediğim kişilerle çalışmışım. Tiyatro kurmak istiyordum; Ushan Çakır, Ahmet Rıfat Şungar ve Süreyya Güzel’le birlikte kurduk. Bu sene ikinci sezonumuz. ‘Bi Parça Plastik’ adlı oyun yola devam ediyor. Onun yanı sıra istediğim, içime sinen filmler çekebiliyorum. 30’lar böyleyse 40’lar müthiş olsa gerek.
‘Evlenmem, anne olmam lazım’ gibi bir düşünce oluyor mu?
Oluyor ama henüz değil. Zamanı var her şeyin.
‘Deniz Seviyesi’ filmindeki performansınızla Milano Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü almıştınız…
Evet, çok kişisel bir hikayenin, dünyanın bir yerinde anlam bulması bizi çok sevindirdi. Öyküdeki en çok etkileyen şey; birleştiriciliğiydi. Hikayeniz ne kadar fazla göze kulağa, kalbe, ruha ulaşırsa, o kadar mutlu oluyorsunuz
Ödül almak ne hissettiriyor?
Ödül, yaptığın işin karşıya geçtiğinin göstergesi. ‘Ben senin anlatmak istediğini anladım, sen böyle devam et’ demek gibi bir şey. Çok onur verici, gurur verici, motivasyonu yükselten bir şey.
USHAN BENİM HAYAT VE TUTKU ARKADAŞIM
Bir süredir, dizide de rol arkadaşınız olan Ushan Çakır’la birliktesiniz. Düğün tarihi belli mi?
Zaman bulursak yaza düşünüyoruz.
Nişanlınızla sürekli birlikte olmak nasıl bir his?
Biz birlikte üretiyoruz, bu durumdan memnunuz. Sette karşılıklı çok sahnemiz yok. Biz zaten uzun zamandır birlikteyiz. Ushan benim hayat ve tutku arkadaşım. Birinin gerçekten size karşılıksız destek olması çok güzel bir şey. Aşık olduğunuz insanla beraber üretmekten daha keyifli bir şey yok zaten. İnsan kendisini daha güvende hissediyor. Sizi çok iyi tanıyan biriyle iş yapmak gerçekten çok güzel.