Kanal D’de 1999-2002 yılları arasında ekrana gelen polisiye dram türündeki “Yılan Hikayesi”, bir döneme damgasını vurmuştu. Dizisinin sevilen isimlerinden Ferhat Yılmaz geçtiğimiz gün bir röportaj verdi. Ferhat Yılmaz “70 kilo verdim” dedi. İşte o açıklamalar;
Yılmaz, kariyerinin başlangıcını şöyle anlatıyor:
“Doğma, büyüme Ortaköylüyüm. Ortaköy’de de TRT’nin sanatçılarıyla iç içeydim. Orada tanıştıklarım sayesinde 14 yaşındayken TRT’nin Ulus binasında dublaj yaparak bu işe başladım. Çok büyük ustalarla çalıştım. Bu bir aşktı. Ardından Kadıköy Belediye Tiyatrosu’nun konservatuvarında 4 yıl okudum. Ardından Kanal D’nin radyolarının prodüksiyon müdürlüğünü üstlendim. Sanatçılara remiksler yapıyor ayrıca drive time’da program sunuyordum. Bir sürü tiplemeleri canlandırdığım bir oyunum da vardı. ‘Yılan Hikayesi’nin yazarı Tayfun Güneyer, gösterimi izlemiş ve bana gelip ‘Seni dizinin 12. bölümüne yazdım’ dedi. ve bir anda kendimi dizide buldum.”
Sokakta ilk tanınmam çok heyecan vericiydi. Televizyondaki sihir başka bir şey. Ekrana geldikten sonra daha dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorsunuz. Rambo’nun Bruce Willis gülüşü vardı. Onu yapmam için yalvarıyorlardı.”
‘Yılan Hikayesi’ bittiğinde boşluğa düştük
Ferhat Yılmaz, Rambo Berk karakterinin hayatını nasıl değiştirdiğini şöyle dile getiriyor:
“Ben bu karakteri zaten sahnede oynuyordum. Bu rol, çok alkış alıyordu. O yüzden de dizide sevileceğini tahmin ettim. Saf, temiz, inandırıcı ve bizden biriydi. Ama bu kadar büyüyeceğini, star olacağını, tabii ki tahmin etmiyordum. Sevildikçe daha çok rol yazdılar. Her karakterin yanında beni de yazıyorlardı. Bir baktım ki Rambo Berk Topaç, dizinin bütün sahnelerinde olmaya başlamış.”
Nasıl bir setti ve şimdi ile nasıl farklar görüyorsunuz?
“15-20 sene önceki setlerle şimdi arasında ciddi farklar var. Özellikle saygıyla ilgili. İyi insan mı, işini iyi yapıyor mu? O zamanlar bu tarz detaylar önemliydi. Usta-çırak ilişkisi de çok mühimdi. ‘Yılan Hikayesi’nin oyuncu ve hikaye uyumu müthişti. En önemlisi de çok inandırıcıydı. Her şey doğru kurulmuştu. Şimdi 3 nesil, Rambo’yu biliyor. Geçen yıllara kadar Kanal D, her yaz diziyi tekrar yayınlıyordu. Yaşadığımız mahalleyi kaybettik gibi… 4 sene beraberdik, ayrılmak hiç kolay olmadı. Her gün birlikteydik. Üzüldük tabii, boşluğa da düştük. Ondan sonra işlere daha profesyonel bakmaya başladım. Hemen ardından ‘Kuzenlerim’ dizisi geldi. ve o da bayağı izlendi. O yıllardaki mizah çok değerliydi. Şu an o mizah ve serbestlik yok. İnsanların gülme kalitesi işlerle beraber değişti ve kalitesizleşti.”
Sizin komediden sıyrılmanızı sağlayan kilo vermeniz mi yoksa yaş almanız mı oldu?
Aslına bakarsanız olayın, bunlarla hiç alakası yok. İyi oyuncu olup olmamanızla alakalı, yeteneğinizle ilgili bir şey. TV’deki ilk ciddi karakterim TRT’deki ‘Sevda Kuşun Kanadında’ dizisindeki emekli albay rolüm. Orada ‘Canım benim’ sözüm çok ünlendi. Kötü adamdım ama kara mizah yapıyordum. O zaman bayağı kiloluydum. Ardından mide ameliyatı ile 70 kilo verdim. Zayıflayınca da rol yelpazem genişledi. Şimdi 4 nala at binebiliyorum. Atın üzerinde ok ve mızrak atıyorum. Kiloluyken bunları yapamazdım. ‘Bozkır Arslanı Celaleddin’ dizisindeki sahnelerde rahat edemezdim. Ağır eğitimlerden geçtik. Oynadığım tüm karakterleri sokaktan alırım. Ama asıl iş hamurunuzla alakalı bir şey. Hamurunuz sağlam değilse, isterse yüzünüz değişsin, isterseniz yaş alın hiçbir şeyin önemi olmuyor. Türkiye’de önyargı ile geliyorlar. Kilolu kişi sadece komik şeyleri oynar gibi. ‘Sevda Kuşun Kanadında’ dizisinde onu kırdım. Çünkü yönetmen beni o role istemişti.
Yeni Sinema Filmi Yolda
“Çok komik iki ayrı hikayemiz var. Filmlerin adı ‘Tibet Öküzü’ ve ‘Fenomen’. İkisi de ’20 yıl sonra’ diye başlıyor. Aksiyon, ajan ve komedinin bir arada olduğu işler. Pandemi bizi durdurdu. Ama yapacağız bu projeyi. Müşterisi hazır bir iş. 3 nesil bu karakteri biliyor. Sinemaya gidip bizim çektiğimiz filmi izleyeceklerini düşünüyorum. Diziden başka birileri olmayacak. En fazla Meltem (Cumbul), geçerken ‘Ben seni bir yerden hatırlıyorum’ der.”
Uçankuş TV’de de Engin Avcı ve Arzu Yanardağ’la ‘İlişkilerin Matematiği’ isimli bir televizyon programına başlayacağını söyleyen Yılmaz şu açıklamayı yaptı;
Yılmaz ayrıca 16 yaşındaki oğlu Poyraz’ın da izinden gittiğini ve oyunculuk yapmaya başladığını belirtiyor: “Poyraz, 9-10 yıldır Emre Kınay’ın tiyatrosunda yetişiyor. 3-4 yıldır da sahneye çıkıyor. Şimdiki dizi oyuncuları tiyatro sahnesine hiç çıkmamıştır. Ama Poyraz mutfakta yetişiyor.”