Uzun bir aradan sonra ilk kez röportaj veren Fatih Ürek “Beni ötekişleştirenin anlını karışlarım” dedi. İşte Ürek’in o röoprtajı;
Müzikte 35’inci yılını 3 Ağustos’ta Harbiye Açıkhava’da vereceğin konserle kutluyorsun… Ne hissediyorsun?
35 yılımı taçlandıracağım… Müthiş bir şey. Bunu ‘Harbiye’de çıktım’ diye hava yapmak için söylemiyorum. Halk beni televizyondan da bilir, sever. Tabii yıllardan beri gece kulüplerinde sahne alıyorum ama herkesin bütçesi oralara yetemeyebiliyor. Şimdi herkese gerçek eğlence nasılmış göstermek istiyorum.
Yıllar içinde ne sesi iyi olanlar, ne yakışıklı şarkıcılar kayboldu gitti. Senin sırrın neydi de 35 sene kaldın?
Bir sanatçının başka bir aurası olmalı. Müthiş bir sesin vardır ama sahnede sıfırsındır. Eğlence mekanlarında insanlar bir-iki şarkı dinler, sonra eğlenmek isterler. Ben sahneyi ve eğlendirmeyi çok iyi biliyorum. Bir de hep samimi oldum.
Fatih Ürek Sahne Orucunu Bozdu!
Ama “Onun Açıkhava’da ne işi var” gibi yorumlar da yapıldı…
Kendini bilmeyen insanların yazdıkları şeyler. Ben halkın fenomeni olmuş bir isimim, sokakta “Sen bizim ailemizdensin” diyorlar.
Kızıyor musun?
Artık isyan ediyorum. Geçenlerde Selda Bağcan aradı, “Sen oraya layıksın. Ben sendeki o potansiyeli gördüm, sen oraya yakışırsın” dedi, çok mutlu oldum. Ayrıca herkes çıkabilir, neden “Fatih Ürek’in ne işi var orada” deniyor?
Gerçi Hakan, ben bu işe başladığımdan beri hep ötekileştirildim.
Neden ötekileştirdiler?
Sıradışı ve marjinal göründüğüm için. Zeki Müren ve Bülent Ersoy’dan sonra ilk defa böyle bir adam gelmişti. Ama ben de Fatih Ürek’im. Bu kadar işte.
Dinleyici açısından nasıldı durum?
Halk beni dış görünüşümle, cinsiyetimle değerlendirmiyor. Sıcaklığım ve temiz kalbimle değerlendiriyor. Fakat kendini bilmez birtakım insanlar ötekileştiriyor. Ama bu saatten sonra kimse öyle bir şey yapamaz, ötekileştirme yapanın alnını karışlarım. Bir de ben sosyal medya fenomenleri gibi değilim ki. Onlara karşıyım zaten.
Neden?
Rezilliğini çıkarıyorlar. Fazla müptezellikleri var. Bunlar genç oldukları için bazı şeylerin bilincinde değiller. Onlara öğretmek gerekiyor. Ama baskı yaparak, yasaklayarak değil, güzel güzel anlatarak… Bana “Sen bunlarla konuş, öğret” denilsin, yaparım. Ama beni onlarla bir tutarlarsa da tepem atıyor.
Cinsel hayatın hep mevzu oldu. Bu seni nasıl etkiledi?
Evet, benim yatak odamı çok merak ettiler. Ama ben kendimi hiç ortalıklara atmadım. Hep mütevazı yaşadım. Gençken transparan gömlekler falan giyerdim ama hepsi de ünlü modacıların erkekler için yaptığı tasarımlardı. Şimdi insanlar onların alasını giyiyor. Şimdiki gençlere laf dinletemiyorlar…
Büyük aşklar yaşadın mı?
Yaşadığımı zannetmişim, bir-iki kere oldu.
Çapkın mıydın?
Hiçbir zaman. O yüzden de cinselliğimi yaşamadım. Hiç seks düşkünü falan da olmadım.
Çocuk sahibi olmak ister miydin?
Şimdilerde istemezdim. Çok iyi okusun, benim yaşayamadığım şeyleri o yapsın isterdim.
Bir de çocuğu çok baskıyla büyütürdüm. Kedim bile sözümden çıkmaz. Böyle bir manyaklığım da var.
Bir dönem sperm bankasına gidip araştırdığın falan söylenmişti…
Evet, merak ettim, ABD’de o binanın önüne gittim. Çünkü çok yalnız kaldım. Gerçi seviyorum da yalnız kalmayı. Artık tek isteğim ileride okul yaptırmak.
Sizin camiada dost olur mu? Mesela Demet Akalın’la çok iyiyken küstünüz…
Sanatçılar mesafeli oldukları sürece dostlar ama ‘mıç mıç’ olunca birbirlerinin kuyusunu kazıyorlar. Bunu dengelememiz lazım. Mesela Tarkan ve Gülşen gibi sevdiğim dostlarım var, birbirimizi gördüğümüzde sarılıp öperiz, severiz.
Bir dönem kiloların gündemdeydi. Şimdi zayıfladın. Operasyon mu geçirdin?
Diyabetten çok çektim. Şeker göbeğim çıktı. Spor yapayım dedim, sakatlandım. İnsüline dayandım. Doktora gittim ve sonra mide ameliyatı oldum. Ameliyat güzel geçti ama 10 gün sonra diyabetten dolayı mide kaçağı yaşadım. Yoğun bakıma kaldırıldım. Sonra doğal yöntemlerle atlattım. Ama mide ameliyatı olanlar çok kalorili şeyler yiyince yine kilo alıyor.
Ben de bunu yaptım. İki sene sürdü bu durum. Son bir senedir pandemiyle yeme şeklim değişti. Asla tatlı yiyemiyorum. Karnım falan dümdüz oldu. Vücudum formda ve vücudumu çok iyi taşıyorum.
Meşhur yılan dansın nasıl çıktı?
Ben zaten iyi dans ederim. Mısır’da bir oryantal yaptım, dansöz sinirlendi, kaçtı. Yılan dansı da Çınarcık’ta dans ederken kendiliğinden çıktı.
Özel bir yılan sevgisi falan yok yani…
Yok canım, yılan dansı yapıyorum ama aslında yılandan çok korkarım. Tiyatrodayken bale yapmıştım, sahnede müziğin ritmiyle bir koreografi çıkardım. Bütün figürlerim, elimle yaptığım yılan hareketiyle bütünleşti.
Sen sahne sanatçısı mısın yoksa popstar mı?
Ne popstarı canım. Ben sahne sanatçısıyım, büyük şovmenim. Zaten Türkiye’de popstar var mı ki? En fazla iki tane. Ayrıca ben pop söyledim ama aslında alaturkacıyımdır. Yıllar evvel Maksim’e assolist oldum.
Sahnede bunca sene var olmanın sırrı ne?
Enerjim. Yorgun olsam da oradaki insanları eğlendirip keyif aldırmam gerektiğini bilinçaltıma yerleştiriyorum. İnsanları alıyorum, sıkıyorum, silkeliyorum, öyle gidiyorlar.
En başa sararsak; nerede doğdun?
Erzurum’da. Fakat hiç bilmem. Küçük yaşlarda ailece Bursa‘ya yerleştik. Kütüğüm de Bursa’da.
Üç ablan var. Sen doğduğunda erkek çocuk oldu diye babanın kurbanlar kestiği doğru mu?
Evet, babam 40 büyükbaş kurban kesmiş. Etleri fakir fukaraya dağıtılmış. Babam çok zenginmiş. Ama ben o zenginliği göremedim. Ben doğduktan kısa süre sonra babam batmış, her şeyini kaybetmiş. Zaten ondan sonra Bursa’ya yerleşip yeni bir hayat kurmuşlar.
Baban seni sahnede transparan kıyafetlerle falan gördüğünde ne oldu?
Evet gördü, makyaj yapıp çıkardım sahneye. Babam da mutlu olurdu. Çünkü Zeki Müren’i seyrediyordu, “Sanatçılık bu” diyordu.
İlk sahneye çıktığın geceyi hatırlıyor musun?
Evet, Bursa’da tiyatroda oynuyordum ve suflördüm. O zamanlar Bursa’da Taylan Gazinosu vardı, Bülent Ersoy, Emel Sayın gibi isimler gelirdi. Ablamın çalıştığı şirketin orada bir yemeği oldu, beni de götürdü. O yemekte sesimin güzel olduğunu bilenler bir şarkı söylememi istediler. 17 yaşındayım, çıktım, söyledim ve gazinonun sahipleri gelip “Çok güzel şarkı söylüyorsun, farklısın, gel, burada şarkı söyle” dediler. Çok da iyi bir para teklif ettiler ve böylece sahneye çıkmaya başladım.
İstanbul yolculuğu nasıl gerçekleşti?
Çınarcık’taki bir otelin bir bahçesinde ben, diğer bahçesinde Tarkan çıkıyordu. O dönem benim İstanbul’a gelmemi sağladı. Bunları geçen sene Tarkan’la da konuştuk. Onu çok severim.
Bir de uzun bir televizyon geçmişin var. Televizyon yüzü olarak nasıl keşfedildin?
1993’te İstanbul’da Celal Çapa’nın mekanında çıkarken bir televizyon kanalı sahibi beni izledi ve “Avrupa güzellik yarışmasında sahneye çıkacaksın” dedi. İşte o noktada da ötekileştirmeler başladı.
Nasıl?
Kanal müdürleri karşı çıkmış. Son güne kadar sahneye çıkacağım bile bana haber verilmedi. Yarışmaya bir gün kala haberim oldu ve İstanbul’a geldim. Patron canlı orkestramla çıkmamı istemiş ama bu bile bana söylenmediği için kanalın patronu çok sinirlendi ve bana televizyon programı yaptırmaya başladı.
Kadıncağız benimle fotoğraf çektirmek istedi, heyecanlandı ve vefat etti
Ahlaksız teklifler aldığın oldu mu?
Oooo… Kadınlardan da erkeklerden de geliyordu. O yıllarda kartlara yazılırdı, çiçekler gönderilirdi. Kadınlar kolyeler, çiçekler yollayıp evlere davet ederdi. Onlar masumaneymiş. Şimdi sahneye gerek kalmadı, sosyal medyadan geliyor. İnanamıyorum. Bu yeni kuşak fütursuz, hiçbir şey umurlarında değil, şoka giriyorum.
Unutamadığın bir hatıran var mı sevenlerinle yaşadığın?
Yurtdışında verdiğim bir konser sonrası, bir kadıncağız geldi ve benimle fotoğraf çektirmek istedi. Sonra da heyecanlandı ve düştü.
Eee…
Kadıncağız vefat etti. Öldü. Hayatımda bunu unutamam Hakan. ‘Bu nasıl bir heyecandır, nasıl bir sevgidir’ dedim. Beni görüp ağlayanlar oldu. Emin ol, şu an birçok popçudan daha çok sevildiğimi de biliyorum. Ben popçularla da yurtdışına çıktım, insanlar benim yanıma geliyor. Zaten onlar kasıntı kasıntı gezdikleri için pek bir şey yapamıyorlar.
Yıllarca sahneye çıktın. Şimdi yedi göbeğini rahat ettirecek kadar paran var mı?
Kız kardeşimle sıkıntı yaşadım. Çok büyük maddi ve manevi kayıplarım oldu. Çok güvendiğim dostlarımdan, en yakınlarımdan büyük kazıklar yedim. Şu an bir çalışacağıma hala dört çalışıp borcumu harcımı ödemek zorundayım. Evim, arabam vardı ama elimden alındı. Bütün servetim gitti. Yakınlarım götürdü.