Erkekler tokat yemiştir, acıttıysak affola! Geçen hafta yeni sezonu ile ekranlara geri dönen fenomen dizi Ufak Tefek Cinayetler dizisi oyuncuları samimi açıklamalarda bulundu. İşte haberimiz hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar…
18 Eylül 2018 reyting sonuçları açıklandı! Ufak Tefek Cinayetler mi? Gülperi mi?
Erkekler tokat yemiştir, acıttıysak affola!
Erkekler tokat yemiştir, acıttıysak affola! Ekranlara gelmeye başladığı geçtiğimiz sezondan beri en çok konuşulan diziler arasında baş sırada yer alan Ufak Tefek Cinayetler dizisi; iktidar hırsları, ego krizleri ve statü mücadeleleri içinde geçen konusu ile büyük bir izleyici kitlesine sahip.
Geçtiğimiz hafta yayınlanan yeni sezonun ilk bölümüyle ekranlara hızlı bir dönüş yapan fenomen dizinin oyuncuları Aslıhan Gürbüz, Gökçe Bahadır, mert Fırat ve Osman Sonant; Hürriyet gazetesinden Hakan Gence ile oldukça samimi sohbet gerçekleştirdi. İşte Hakan Gence’nin çok sevilen oyuncular ile buluşmasında yaptığı röportaj…
Hayatımda intikam diye bir kavram yok!
Gökçe Bahadır
Diziyi izlerken, “Dostlar birbirine bunu yapar mı” diyoruz. Gerçekten insanların kafasında bu kadar tilki dolanıyor mu?
– Daha fazlası dolanıyor sanırım. Karşılaştığım herkes yaşadıkları yerin bir ‘Sarmaşık’ (dizinin geçtiği site) olduğunu söylüyor.
Dört kadının statü mücadeleleri bu işte başrolde. Kadın rekabetine bakışınız nedir?
– Rekabet her alanda var. Zaman zaman geliştirici de olabiliyor. Yine de bir kadının başka bir kadınla yarışmak yerine, kendini geliştirmesi, kendi tarzını oluşturması çok daha önemli. Kadınlar rekabete harcadıkları enerjiyi kendilerine harcasalar bugün daha başarılı ve tarz sahibi kadınlar görebiliriz.
Ufak tefek Cinayetler Dizisinde Büyük Hata
İnsanlar bugüne kadar beni mesafeli biri olarak tanıdı
Türkiye’de ve dünyada kadın olmayı nasıl anlatırsınız?
– Kadın hâlâ hak ettiği konumda değil. Ekonomik özgürlüğünü kazanamamış, kendi kararlarını veremeyen ya da şiddet gören kadınların olması çok üzücü. Ama zamanla ilerleme kaydettiğimizi de düşünüyor, buna seviniyorum. Canlandırdığım ‘Oya’ da böyle bir karakter ve kadınlara umut oluyor.
‘Oya’ yıllar sonra intikam almak için geri dönüyor. Sizin intikam duygusuyla aranız nasıl?
– ‘Oya’ intikam almak için değil, geçmişinden kaçmamak için ‘Sarmaşık’a geri dönüyor. Benim hayatımda öyle bir kavram yok. İntikam duygusu en çok insanın kendisine zarar veriyor. Buna neden olabilecek her şeyden uzaklaşmak bana daha doğru geliyor.
Adeta insanların gözü önünde büyüdünüz. Sizce hakkınızda bilinen en büyük yanlış ne oldu?
– Çekingen bir yapıya sahip olduğum için işimin dışında kameraları gördüğümde kendimi çok iyi ifade edemedim. Bu yüzden insanlar beni bugüne kadar soğuk ve mesafeli biri olarak tanıdı.
Bizi duygularımız yönetiyor
Mert Fırat
Dizide büyük bir statü mücadelesi var. Bu, günümüzü ne kadar yansıtıyor?
– Toplumun en alt kesiminden en üst kesimine herkes bunları yaşıyor. Hırslar ve hırsların peşindeki statü kavgaları… Değişen dünya düzeninde bakıyoruz, 21’inci yüzyıldayız, insanlık gelişmiş ama bir yandan kaynaklar azalıyor, dünyanın her yerinde ekonomiler daralıyor, bu sosyoekonomik durumlar insanları daha da vahşileştiriyor. İşte bu, aslında dünyanın fotoğrafı.
Sizce dizideki ‘kadın dünyası’nı bu kadar entrikacı yapan ne?
– Toplumsal olarak cinsiyet eşitliğinin sağlanamadığı bir dünya düzenindeyiz. Kadınlar da sabırlı ve öngörülü olarak; duygularına yenik düşmeyerek, planlı yaşayarak sistemle mücadelenin bu şekilde bir yolunu bulmuş.
‘Oyuncuyum, kimse beni eleştirmesin’ diyemem
Size dönersek… En popüler olduğunuz dönemde evlilik kararı aldınız. Hiç tereddüt etmediniz mi?
– Hayatı stratejilerle yaşamıyorum. Bizi duygularımız yönetiyor. Özel bir duyguya sahip olduğunuzda onun peşinden gitmek çok değerli.
Balayı izni istediğinize, rolünüzü azaltmalarını istediğinize dair haberler çıktı…
– Bu söylenenler beni tanıyanlar için imkânsız şeyler. İdil’le (Fırat) baştan konuştuk. Benim gerçekliğimi, nasıl bir yaşam sürdüğümü ve yeni sezon çekimlerinin başlayacağını zaten biliyordu. Balayı olarak gelecek yaza bir tatil planladık.
Kına, düğün… Birçok eleştiriye maruz kaldınız. Bunlar sizi üzüyor mu?
– Bir büyüğümün dediği gibi; “Ringe çıkan yumruk yer”. “Oyuncuyum, kimse beni eleştirmesin” diyemem. Keşke bunlar için üzülecek hassasiyetim kalmış olsaydı. Bunların beni üzmesinden öte değiştirmesine izin vermiyorum.
Güçlü olma, gücün yanında durma isteği insanın koduna işlemiş durumda!
Aslıhan Gürbüz
Dizideki iktidar peşinde koşan karakterler günümüz insanının bir yansıması mı?
– Güçlü olma, gücün yanında durma isteği insanın koduna işlemiş durumda. Kimileri gücü; hayatta kalma seçeneği olarak, kimileri koca kitleleri büyüleyerek birlikte güzel bir yaşam yaratmak olarak, kimileri de yine o kitlelere hükmederek kendine ve yaptıklarına biat olarak yorumluyor. Bu güç ve gücün yanında olma isteği daha parıltılı bir halde ‘Sarmaşık’ta var, işin içine ince topuklu girdi diye inkâr edemeyiz.
İnsana dair her şeyi keskin hatlarla ayırmak doğru değil
Neden bu iktidar hırsı?
– İnsanız. İlkel dönemde de avlanma, büyük hayvanlardan kaçma ihtiyacından doğan iktidar kaygılarımız vardı. Yerleşik düzene geçip ihtiyaçlar değiştikçe erk isteği yön değiştirdi. İktidar kelimesini siyasi olarak alırsanız her yere çekebilirsiniz ama bir işi yapabilme yetkisi, erk, kudret olarak bakmak ve hayatın, insanın her anına yaymak gerekir.
Bu dizidekiler gibi ikiyüzlü müyüz?
– İnsana dair her şeyi keskin hatlarla ayırmayı doğru bulmuyorum. Hz. Âdem yasak elmayı yiyor; Habil, Kabil’i öldürüyor. Yani hataya ve kötüye yatkınız. Tıpkı Yaradan’ın ruhundan üflendiği için de iyi, güzel ve merhamete yatkın olduğumuz gibi…
‘Sarmaşık’taki ilişkiler, kadınlara dair izleyenin yüzüne ne vuruyor?
– Yüzüne vurulanı cinsiyetine göre ayıracaksak erkeklere vuruyoruzdur, kadınların zaten bildiği bir dünya. Erkekler kadın beyninin bu kadar komplike olmasından dolayı bir tokat yemiştir herhalde, acıttıysak affola!
Kendiniz hakkında şaşırtıcı ama gerçek denebilecek ne söylersiniz?
– Bu coğrafyada yaşayan çoğu insanla aynı hayatı yaşadığımı ve onlar gibi hatalar yaptığımı, çaresiz hissettiğimi. Şaşırırlar mı bilmem ama gerçek bu.
Kadın dünyası bütün erkekleri korkutur
Osman Sonant
‘Sarmaşık Sitesi’ sizce günümüz Türkiye’sinde nereye denk düşüyor?
– Bütün Türkiye’ye, dünyaya, insan ilişkilerine denk geliyor. Herkes kendi hayatında ufak ufak cinayetler işliyor; duygusal, ahlaki, maddi…
Dizideki dört gösterişli kadının birbiriyle yarışa çevirdikleri hayatlarına bakınca kadın dünyasından korkuyor musunuz?
– Kadın dünyası bütün erkekleri korkutur. Zekaları ve yaşamsal donanımları açısından kadınlar erkeğin çok daha ileri versiyonu. Dolayısıyla onların planladığı şeyleri ancak onlar gerçekleştirdikten sonra anlayabildiğimiz için kadın dünyası korkutucudur.
Kötücül karakterler benim eksenimde dönecek gibi…
Diziye bu sezon katıldınız. Karakteriniz sizin gözünüzden nasıl biri?
– ‘Kerim Adil Sağlam’, gençlik travmaları olan, hırslı, biraz kompleksli biri. Ama bütün bunları geleceğini kurarken motivasyon aracı olarak kullanmış. E biraz psikopat diyebileceğimiz biri.
Önceki dizinizde de karanlık bir karakteri canlandırdınız. Bu tarz rollerin üzerinize yapışmasından korkmuyor musunuz?
– ‘Sadık Murat Kolhan’ bu kadar karanlık değildi! Bugüne kadar hiçbir şey yapışmadı bana çok şükür. Gizemli, biraz karanlık, kötücül karakterler bundan sonra daha çok benim eksenim tarafımda dönecek gibi duruyor.
Uzun süre komedi oyunculuğu yaptıktan sonra ‘Fi’ dizisiyle kadınların ilgi odağı oldunuz. Evlisiniz, şöhret evliliğe nasıl yansıdı?
– Kadınların yıllar sonra bana değil de oynadığım karakterlere ilgi göstermeye başlaması tabii evde ufak tefek cinayetler olmasa da ufak tefek huzursuzluklar yaratıyor. Her evde yaratır bence.