Günlük hayatımızın önemli bir parçası haline gelen sosyal medya kimi zaman olumlu eğilimlere sevk ederken kimi zaman da ölüme götürüyor! Hayatlarında heyecan arayan adrenalin tutkunu insanların, sergiledikleri tehlikeli davranışları sosyal medyada paylaşmaları doktorlar tarafından ‘Gönüllü delilik’ olarak da ifade ediliyor. Neden mi? Gelin sizler için derlediğimiz haberimizden hep birlikte bakalım.
Her gün yeni bir akım moda!
Bazen insan hayatını tehlikeye sokan, çoğu zaman hiçbir amacı olmayan bu akımlar, sosyal medyada yayımlandıktan kısa bir süre sonra sessizce unutuluyor. Hareket halindeki arabadan inerek dans etme akımı olan ‘Kiki’, yere düşmüş ünlü bir yıldızı anlatan ‘Falling Stars’ (Kayan Yıldızlar) veya yüksek gökdelenlerin tepesinde çektikleri fotoğraf ve görüntüler, sosyal medyada büyük bir hızla yayılıyor. Psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Kenan Eren, günlük hayatında gerçekten üreten insanların sosyal medyaya girmediğini belirterek, “İnsanlar sosyal medyada aldığı hazzı, mutluluk zannediyor ancak haz mutluluk değildir.” şeklinde konuştu.
‘Ben çok güçlüyüm, korkusuzum’
Psikiyatri alanında görüşü alınan doktorlar, İnsanların sosyal medyaya çok fazla girmelerinin nedenini, sosyal medyada ‘geri’ bildirim olarak ifade edilen ‘beğenilerin’ kişinin beyninde ödül mekanızmasını çalıştırdığını ve bunun da bağımlılığa neden olduğunu söylüyorlar. ABD’li rap şarkıcısı Drake’in, In My Feelings isimli şarkısı eşliğinde dans etme akımı olan ‘Kiki’ hakkında yorum yapan Yrd. Doç. Dr. Eren, “Hareket halinde bir insanı araçtan atlatan şey nedir? ‘Ben çok güçlüyüm, korkusuzum’ imajı yaratarak hayata meydan okumadır. Ancak meydan okumayı öyle bir yapıyor ki, insanı insan yapan şeylerin gerekliliğini tam olarak yapamamış oluyor. Çünkü orada kendisini dünyaya çok güçlü, korkusuz göstermeye ihtiyacı var. Bu ihtiyacını gidermenin bedelini belki hayatı ile ödeyecek ancak kişi o eylemi gerçekleştirdiği sırada bir haz alıyor. Bu bazı maddeleri alan insanların yaşadığı geçici hazza çok benziyor” diye konuştu.
Gönüllü delilik!
Sosyal medyada dikkat çekmek için hayatı tehlikeye atan insanların çabalarını ‘Gönüllü delilik’ olarak nitelendiren Yrd. Doç. Dr. Eren, yapılan eylemler arasında anlam karmaşası yaşandığını belirterek şöyle konuştu: “Ortada aslında gönüllü bir delilik var. ‘Dikkat çekeyim, izleneyim, seyirci kitlem olsun, biri beni alkışlasın da saçma sapan, absürd ya da riskli bir hareket yapayım’ diye düşünülüyor. İnsanın en çok ihtiyaç duyduğu şey değerli olduğunu hissetmek, önemli olduğunu hissetmektir. İyi hissetmeyi de mutlulukla eşleştiriyoruz. İyi olmak iyi hissetmek demek değildir. Çok geçici, bize hiçbir faydası olmayacak şeylerle biz o anda iyi hissedebiliriz. O yüzden biz yaşam tarzına dönüşmesinde gerçekleştirdiğimiz eylemin bize sunduğu tatmin duygusu ya da iyi hissetmeyi yarattığı için bunu yapıyoruz. Sabah kalktığımızda ilk işimiz Instagram hesabımıza ya da sosyal medyadaki hesabımıza girip bir şey paylaşma ihtiyacı duyuyoruz.” Bu konuşmalarını destekler nitelikte doktorlarında genelinin aynı konuda olduğu şu açıklamalarla sözlerine devam ediyor;
Günlük hayatında üreten, çalışan insanların sosyal medyaya çok fazla vakit ayıramadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Eren, “Ben gerçekten üretiyorsam sosyal medyaya girmeye fırsat bulamıyorum zaten. Kendimizi arayışa sevk etmemiz ve kendimizi aramamız lazım. ‘Ben gerçekten ne istiyorum?’, ‘Beni ne mutlu eder?’, ‘Bu hamleler ile haz mı yaşıyorum yoksa mutlu muyum?’ sorularını sorarak ayırt etmek çok önemli” ifadelerini kullandı.
Sahte mutluluktur ya da geçici hazlar
Haz ile mutluluğun birbirinden çok farklı iki kavram olduğuna dikkati çeken doktorlar, haz ile mutluluk aynı şey değildir diyor ve ekliyorlar; “Haz eşittir mutluluk diye düşünmek çok büyük bir tuzaktır. Haz hiçbir zaman mutluluk değirmenine su taşıyamaz. O alan sahte mutluluktur ya da geçici hazlar çöplüğüne dönüşüyor” dedi.