Diriliş Ertuğrul’un bu haftaki son bölümünde Halime Hatun’un ölümü izleyicileri büyük bir hüzne boğdu. TRT 1 ekranlarının fenomen dizisinde, 4 sezondur görmeye alıştığımız bir karakter olan; Ertuğrul Bey’in eşi, Süleyman Şah ve Hayme Ana’nın gelini olan Halime Hatun karakteri ve de oyuncu Esra Bilgiç Töre, yeni bölümünden itibaren artık dizide olmayacak.
Esra Bilgiç Töre Diriliş Ertuğrul’dan neden ayrıldığını açıkladı!
Diriliş Ertuğrul’daki Halime Hatun karakteri; dizide gerçekten de bir Bey’in Hatunu olarak hem cesur hem iyi bir savaşçı olmanın yanında; dik duruşuyla sözünü obadakilere dinleten, güçlü sezgileriyle siyaset yapabilen, şefkatli bir anne ve eş olan kişilik ve karakteriyle, dizide büyük bir öneme sahipti. Son bölümde, hamile olduğu Osman Bey’i doğurmadan önce, kalp sancıları çekmeye başlayan Halime Hatun; doğum yaptıktan ve ilk sütünü de bebeğine verdikten sonra kalp krizine yenik düştü. Öleceğini önceden sezen Halime’nin ölüm sahnesi, otaktakileri olduğu gibi ekran başındaki izleyicileri de yasa boğdu. İşte o sahne…
Engin Altan Düzyatan Diriliş Ertuğrul’dan ayrılıyor! Dizi final mi yapacak?
Peki, tarihte Halime Hatun nasıl ve ne zaman öldü?
Tarihte Osmanlı Beyliği’nin kurucusu olan Osman Bey’in annesi ve Ertuğrul Gazi’nin eşi olan Halime Hatun hakkında, çok fazla bilgi bulunmasa da yapılan araştırmalar, 1281 tarihinde hayatını kaybettiği yönünde bilgi vermektedir. Halime Hatun; Savcı Bey, Gündüz Alp ve Osman Gazi adında Ertuğrul Gazi’ye üç tane evlat vermiştir. Yine araştırmalara göre, ölünceye kadar da Ertuğrul Bey’in yanından hiç ayrılmamış olan Halime Hatun; gerçekte, oğlu Osman Bey 20’li yaşlardayken vefat etmiştir.
Halime Hatun Türbesi Nerededir?
Halime Hatun Türbesi, Bursa-Eskişehir Yolu üzerinde yer alan Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde, Ertuğrul Gazi’nin türbesiyle yan yanadır. Türbenin, ilk kez 13. yüzyılın sonlarında Osman Gazi tarafından açık mezar olarak inşa edildiği söylenmektedir. Sonraki yıllarda ise I. Mehmet Çelebi tarafından türbe haline getirilmiş, III. Mustafa zamanında (1757’de) yeniden yapılırcasına onarılmış ve ilk yapılan hali büyük bir değişime uğramıştır. II. Abdülhamit zamanında (1886’da) ise yeniden bakım-onarım yapılmış ve türbeye çeşme eklenmiştir.