Futbol yorumları ile ekranların renkli yüzlerinden biri olan Didem Dilmen, iddialı konuştu. Futbola gönülden bağlı olan Dilmen, “İçim çok rahat. Çünkü ben erkeklerin kadınların futbol konuşmasından keyif aldıklarını biliyordum.” dedi. Detaylar haberimizde…
Spor dünyasının yeni yıldızı Didem Dilmen
Didem Dilmen’den samimi açıklamalar
a Spor’da futbol yorumları ile ekranların renkli yüzü olan Didem Dilmen, hakkında merak edilenleri ve mesleği ile ilgili detayları anlattığı özel bir röportaj verdi. Sabah’a konuşan Dilmen, çarpıcı açıklamalara imza attı.
İşte Didem Dilmen’in o röportajından kesitler:
– Futbola ilginiz ne zaman başladı?
– Altı yaşlarımdayken ailede başladı. Babam futbola çok meraklı bir adam, iyi bir taraftardı. Merak ettim bu adamın bu kadar çok ilgisini çeken şey nedir diye… Böyle başlayıp sonra iş çok büyüdü. Dünya Kupası’nı oturup başından sonuna izlemeler, şampiyonluk turu atmalar vesaire…
– Okul yıllarında da devam etti herhalde futbola olan ilginiz?
– Tabii… Maç ayırt etmeksizin izlerdim. En büyük şansım da 11-12 yaşlarımdayken Şampiyonlar Ligi’nin başlaması oldu. Bir takım tutmaktan daha fazlası varmış, hiç tanımadığın iki takım, hiç tanımadığın futbolcular var ama sen oturup o maçı da izliyorsun. Oyunun kendi büyüsüne kapıldım diyebilirim. İyi bir Roma taraftarıyımdır, 93-94 Milan kadrosunu ezbere sayarım, 1994 ve sonrasındaki tüm Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonalarını baştan sona izledim. Taraftarlıktan öte bir şeydi işte bu.
– Futbola dair ilginç anılarınız var mı okul hayatınızda?
– Ortaokul birinci sınıftayım. Sınıfta erkeklerin egemen olduğu arka sıralar var. Pazartesi sabahları mutlaka hafta sonu oynanan maçları konuşurlardı aralarında ben de hep dalardım muhabbetlerine. Bir süre sonra şöyle bir sahne oluşmaya başladı: 13-14 erkek çocuğu, karşılarında ben ve sınıfta kendi Maraton programımızı yapıyoruz.
– Tribüncü müydünüz?
– Yook. Televizyoncuyum ben. Televizyonda hangi maçı yakalarsam izlerim, özellikle de Avrupa liglerini.
– Spor medyasına adım atmadan önce “Burası çok erkek egemen bir sektör, dışlanabilirim, sıkıntı çekerim” gibi çekinceleriniz oldu mu?
– Olmadı. Bunu yapan iki kadın vardı zaten, Banu Yelkovan ve Feryal Pere. Onlar yapıyorsa ben de yapabilirim dedim. Cinsiyetin bu işte bir avantaj ya da dezavantaj olabileceğini düşünerek girmedim.
– a Spor ile yolunuz nasıl kesişti?
– Mustafa Göksu aradı beni, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü için Son Sayfa’ya konuk olarak gelir misin” dedi. Sonra ‘Düşünür müsün sürekli olmayı’ diye sordu. a Spor yöneticileri bir araya gelip konuştular, aslında riskli bir karardı. Çünkü hitap edilen erkek kitle ekranda kadını yalnızca spiker olarak kabul ediyor, moderatör olmasını da istemiyorlar. Ama hiç korkmadan bu kararı verdiler. Tepkilerden de çekinmediler. Benim içimse çok rahattı çünkü ben erkeklerin kadınların futbol konuşmasından keyif aldıklarını biliyordum.
– Seyircilerden nasıl tepkiler aldınız, enteresan yorumlar geldi mi?
– İlk gün Twitter’da adımı aratmak gibi bir hata yaptım. Onu bir daha yapmam. Daha ilk cümlemden beni asanlar olmuş. İnsanlar hakikaten şoke olmuşlar beni ekranda görünce. Çok ciddi destek mesajları da geldi ama.
– Futbolun hikayelerine, tarihçesine epeyce hakim gibisiniz. Zaman zaman bu bilgili haliniz çevrenizdekileri şaşırtıyor mu?
– Bazen çok sıkıcı oluyorum, onu biliyorum. Özellikle maç izlerken… Arkadaşlar başta normal normal maç izleyeceğiz zannederlerken bir süre sonra şöyle yorumlar gelmeye başlıyor “Didem, yeter, maçın zevki kalmadı bir sus…” Benimle maç izlemek o kadar keyifli olmayabiliyor.
– Rıdvan Dilmen ile akrabalığınız var mı?
– Hayatım boyunca tanıştığım insanların yüzde 99’u hep bu soruyu sordu: Sen Rıdvan Dilmen’in neyi oluyorsun? Hiçbir şeyi değilim sadece hayranıyım.
– Sizinle beraber üç dört kadın yorumcu daha sayabiliyoruz ancak. Bu sayının bu kadar az olmasının sebepleri neler?
– Aslında kadınların bu sektörde dışlandığı düşüncesi de pek doğru değil. Sadece bu iş biraz sebat etme meselesi. İnsanların idame ettirmek zorunda oldukları hayatları var neticede, belki de bu noktada biz kadınlar biraz daha temkinli davranıyoruzdur.
– En unutamadığınız maçlar?
– 1994 Dünya Kupası Finali, Brezilya-İtalya. 2002’deki Senegal maçı ile tüm 2008 serüvenimiz de kesinlikle unutulmazdı. – Sizde iz bırakan futbolcular? – Totti ve Hagi.