“Aşk ve Mantık” dizisiyle birlilte yeniden ekran karşısına geçen Burcu Özberk yeni bir röportaj verdi. Burcu Özberk “Erkek oyuncudan beklenmeyen şeyler kadın oyuncudan bekleniyor” dedi. İşte ünlü oyuncunun o açıklamaları;
Ekranda romantik komedilerin yıldız ismi olarak anılıyorsun. Romantik komedi oyunculuğunu drama göre, daha kolay, hatta yüzeysel bulanlar oluyor. Sence…
Dram ve romantik komedinin yeri bende çok ayrı açıkçası. İkisinin de enerjisi, duyguları çok başka. Romantik komedi üzerinden sorduğun için şöyle özetleyeyim; romantik komedi tamamen enerjiye yönelik ve doğaçlama gerektiriyor. Kendinden bir şeyler katmalısın. Anın içinde olup o matematiği çözmen lazım. Hep settesin, hep çok diyaloğun var ve enerjinin asla düşmemesi lazım. ve romantik komedi seyircisi beni kabul etti. Yorumları okuyorum, “Burcu var, güzel bir iş gelir” diyorlar. Demek başarabilmişim.
Rol aldığın işlerden dolayı ‘cici kız’ tavrını da seviyorlar…
Dışı seni, içi beni yakar (gülüyor).
Aa öyle değil misin?
Cici kız olan bir tarafım var ama aslında çılgınımdır. Eğlenceliyim, hareketliyim, gülerim, eğlenirim, hayatı dolu dolu yaşarım. Deli dolu biriyim.
Peki, canlandırdığın karakterler gibi romantik misin?
Hiç değilim. Bir de düzüm, karşımdaki mum ışığında yemek yemek istese “Canım beni bunlarla uğraştırma” diye, açıkça söylerim.
Yeni dizin ‘Aşk Mantık İntikam’ Fox’ta başladı. Çözdün mü aşkı?
Aşk çözülecek bir şey değil. Her insan, her enerji farklı olduğu için herkeste aşk farklı şekillerde kendini gösteriyor. Birinin güzelliğine, birinin seni sahiplenmesine, başka birinin sana bakışına aşık olabilirsin. Zaten aşık olmak ufacık bir andan ibaret. Sonra ona tutuluyor ve peşinden koşuyorsun.
Peki sence aşkta mantık olur mu?
Aşk ve mantık yan yana olmaz. Beraber yürümez. Mantık ancak aşk hafifleyip de sevgi yoğunlaşmaya başlayınca işin içine giriyor.
Neden?
Çünkü aşkta kendini yıpratacağın kadar yıpratıyorsun, sonra sevgin ağır basmaya başlıyor. Karşındakini kaybetmemek ve ilişkine zarar vermemek için de mantık devreye sokuluyor.
EVRENE HAVALE…
Sen aşkta hiç mantığının kurbanı oldun mu?
Aşkta mantığın kurbanı olmadım. Ama aşkın o güdüselliğinin kurbanı oldum. O fevrilikler, birbirinden vazgeçememek, ‘Ben bu kişiyle çok mutluyum’ derken bir yandan çok üzülme durumları…
Canlandırdığın Esra intikam dürtüsüyle yanıyor. İntikama sen de inanır mısın?
Evet, inanıyorum. Canın çok yanarsa ve haksızlığa uğrarsan intikam almak istersin, ‘bir burnu sürtülsün’ dersin.
Hiç intikam aldın mı?
Hiç almadım, ben çeker giderim. Karmaya inanıyorum. Evrene, yaratıcıya havale etmek daha doğru geliyor.
Şu an aşık olduğun biri var mı?
Yok.
Nasıl biri kalbine girer?
Zeki ve güçlü biri. “Seni seviyorum, sana aşık oldum” diyen biri gönlümü çalabilir. Benimle uğraşıp beni ikna etmeye çalışan birine de aşık olabilirim. Aslında aşık olduğunu ne zaman anlıyorsun, biliyor musun? Bitmeye yakın, yıprandıkça. Çünkü yıpranıyorsun ama vazgeçemiyorsun.
Türkiye’nin en yakışıklı erkek oyuncularıyla partner oldun. Erkek arkadaş konusunda kriterlerin yüksek midir?
Maddi ve manevi olarak donanımlıyım. Güzel bir ailem var. Hayatımda eksikliğini hissettiğim bir şey yok. Bu sebeple hayatıma girecek insanın beni heyecanlandırması, alıp başka bir yere götürmesi gerekiyor. Altı sene önce tiyatrocu olsun, aynı dili konuşalım, onun oyunculuğundan, performansından etkileneyim diye düşünürdüm. Şimdi biri bana huzur versin, ben o huzurun içinde kendimi teslim edeyim, yeter.
11 YAŞIMDA OKULDAN ATILDIM
Eskişehirlisin. Anneannen ve deden büyütmüş seni…
Annem özel sektörde çalışıyordu, babam memurdu. Onlar çalışırken bana anneannemler baktı. Hatta geçen bir programdan sonra annem aradı, ağlayarak “Seni ben büyütmedim mi” dedi. Tabii büyüttüler ama onlar çalışırken anneannemler bana baktı. Üniversiteyi kazandığım dönemde de annemle babam ayrıldı.
Keman çalıyormuşsun…
Evet, bir ablam var. Viyola çalıyordu. Ben tiyatro okumak istiyordum ama ailem “Senin de kulağın vardır” dedi. Keman öğrendim. 11 yaşımda konservatuvara girdim ama okuldan atıldım.
Neden?
Çok yaramaz, kıpır kıpırdım. Fırlama bir erkek çocuğu gibiydim, erkeklerle futbol, voleybol oynar, ağaçlara tırmanırdım. Saçlarım toplu, üzerimde bol pantolonlar… Okulda kurallar vardı, “Sadece yüzmeye gidebilirsin, ya parmağın kırılırsa ne yaparsın”, “Yok, koşamazsın” falan dediler. Bir de keman çalmak çok zor. Bir odada saatlerce çalışman gerekiyor. Ben duramadım yerimde. İlk sene 70’in altında puan alırsan okuldan atılıyordun. İlk dönem 98, ikinci dönem 65 aldım ve atıldım.
Sonra…
Hacettepe Üniversitesi’nde tiyatro okudum. İnsanların hayatında dönüm noktaları olur ya, benim dönüm noktam Erdal Beşikçioğlu’yla tanışmaktı. Tatbikat Sahnesi’nde oynadım. Onun sayesinde şimdiki ajansımla tanıştım. İstanbul’a geldim.
KADIN ENERJİM ÇOK YÜKSEK
Sözlüklerde “Burcu Özberk’in Türkiye’nin en güzel kadını olması” diye sayfalar var. Kendini güzel bulur musun?
Güzel bir kadınım ama baktığında mükemmel orantılı bir yüzüm yok. Ama bir yere gittiğimde ya da biriyle tanıştığımda “Sen ne kadar güzelsin” cümlesini duyuyorum. Bunun da enerjimden kaynaklandığını düşünüyorum.
Seksi olduğunu düşünüyor musun?
Kadın enerjim çok yüksek. Seksi ve ‘kadın kadın’ hissediyorum kendimi. O seksapellik de herhalde kendiliğinden geliyor. Çekimler falan, istediğim zaman bunu ortaya çıkarabiliyorum.
SEVDİLER, SAHİPLENDİLER BENİ
Instagram’da 7 milyona yakın takipçin var. Sosyal medyada bu kadar güçlü olmak için ne yaptın?
Hiçbir şey, sadece kendim gibi oldum. İnsanlar herhalde rahatlığımı, doğallığımı ve kendi kafama göre yaşamamı seviyorlar. Ekranda bir işim yokken bile takipçi sayım hep arttı. Sevdiler, sahiplendiler beni.
İnsanlar sence neden seni bu kadar sevdi?
Beni kendilerine yakın görüyor olabilirler. Bundan 10-15 sene önce oyuncular ulaşılmaz görünen, asla temas edemediğimiz insanlardı. Günümüzdeyse bu artık çok kolay. Ben de diyaloğumu izleyicilerle hiç kesmiyorum. Mesela dizinin ilk bölümünden sonra bir baktım Twitter’da bir sohbet odası açmışlar, girdim, onlarla konuştum; eleştirilerini, övgülerini dinledim. Bence benimle yan yana sohbet ettiklerini hissediyorlar, aileden biri gibi görüyorlar.
YEDİ SAYISINA TAKINTIM VAR
Ekran dışındaki halini nasıl anlatırsın?
Çok evcimenim. İşim yoksa bütün gün evde olabilirim, bir film açar izlerim. Pazara gitmek Eskişehir’den kalma bir alışkanlığım, çok severim. Kendi halimdeyim.
Burcu Özberk ve Murat Kazancıoğlu Aşkı Belgelendi
Bir röportajında “Biraz patavatsızım” demişsin… Öyle misin?
Evet, o yönüm var. Mesela set ortamında 80 kişi mi var. Hepsini ezberlerim. 81’inci kişi gelince anlıyorum bir yabancı var, bakıyorum, “Sen nereden geldin” gibi şeyler söylüyorum. Bir bakıyorum yönetmenin en iyi arkadaşı falan çıkıyor (gülüyor).
Kendinde en çok neyi eleştirirsin?
Tezcanlılığımı. Enerjim de bir anda çok yükselebiliyor.
Takıntıların var mı?
Yedi sayısına bir takıntım var. Örneğin, Instagram’a foto koyacaksam 20.37 ya da 19.47 gibi içinde yedi rakamı olan bir zaman diliminde koyarım. Kedilerimi öpmeden evden çıkmam… “Anneciğim, akşam geleceğim” der, evden çıkarım. Mesela yeni dizim başlıyorsa, ilk bölüm öncesi asla fotoğraf koymam. veya önemli bir haber mi bekliyorum, mesajla haber geldi… Eğer lavaboda dişimi fırçalıyor, saçımı kurutuyor da olsam o mesajı orada açmam. Çıkar, odada açarım.
ERKEK OYUNCUDAN BEKLENMEYEN ŞEYLER, KADIN OYUNCUDAN BEKLENİYOR
Clubhouse uygulamasında “Evlenmeden anne olurum” demişsin. Gerçekten böyle bir niyetin var mı?
İlk zamanlarında insanların istedikleri şeyleri konuşabilecekleri bir ortamdı. Odalarda sohbetler 3-4 saat sürüyordu. Konuşmalar içinde de doğal akışta, daldan dala atlanıyordu. Bir gün anne olmakla ilgili konu açıldı, ben de “Tabii istiyorum ama bu devirde çocuk büyütmek büyük sorumluluk, o sorumluluğu da biriyle almak gerekiyor. Ama bundan 10 sene sonra hala anne olmak istersem, hayatımda biri yok diye bu duyguyu yaşayamayacağım anlamına gelmiyor” dedim.
“Yumurtalarımı dondururum” demişsin. Dondurur musun?
Kadınız ve çok özel varlıklarız. Hatta olağanüstü yaratılmışız. Ama 30 yaşındaki yumurtayla 40 yaşındaki yumurtanın kalitesi aynı değil. “Şu an düşünmüyorum ama ileride bunu daha sağlıklı bir yumurtayla hayata geçirmek isterim. Neden yapmayayım” dedim. Ama sonra öğrendim, zor bir şeymiş, vazgeçtim.
Konu kadın olmaya gelmişken sen de yıllardır setlerdesin. Son dönemde tüm dünyada kadın oyuncular yaşadıklarını cesurca dile getiriyor. Sen hiç psikolojik ya da fiziksel şiddete maruz kaldın mı?
Erkek oyunculardan beklenmeyen bazı şeyler kadın oyunculardan bekleniyor; hep güzel olman, iyi görünmen gibi… Bunlar da bence psikolojik şiddet. Bir işimde mesela, yönetmen ve erkek başrol oyuncusu ekip oldular, her şeye müdahale ediyorlardı, bunu kabul etmedim. Ama sonra sana ‘problemli’ diyorlar. Kadınlarda maalesef kendini korumak problemmiş gibi gösteriliyor. Ama öyle bir şey yok, sesimizi çıkarmak çok önemli.