Son dönemlerin en hızlı yükselen isimlerinden olan yakışıklı oyuncu Aytaç Şaşmaz geçtiğimiz gün röportaj verdi. Samimi açıklamalarda bulunan Aytaç Şaşmaz “Abim hep yanımdaydı” dedi. İşte yakışıklı oyuncunun o röportajı;
Kariyerinize çok genç yaşta ve çok hızlı bir giriş yaptınız. Şu anda 18 yaşından beri bu sektörün içinde olan birisi olarak karşımıza çıkıyorsunuz. Bu yolculuğa nasıl adım attığınızdan biraz bahseder misin?
Lisedeydim, bir gün sınıfta otururken okulumuzun edebiyat hocası (Tülay İnce) yanıma geldi. Okulun festivali için hazırlanan tiyatro oyununda rol almamı istediğini söyledi ve katıldığımız tiyatro festivalinde birinci olduk. Sonrasında ben Manisa Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosu’nda kursiyer olarak başladım. Bu serüvenin ilk adımını böylece atmış oldum.
Hem gençsiniz hem de bu sektördeki adımlarınızı doğru bir şekilde atmayı başardınız ve iyi projelerde yer aldınız. Kariyerinizde yeteneğinizin yanı sıra doğru adımlar atmış olmanın da faydasını gördüğünü düşünüyor musunuz?
Tabii ki de düşünüyorum. Hayat bize bazı şanslar sunuyor ve biz bu şansları ne kadar iyi değerlendirirsek o kadar sağlam adımlar atmayı başarıyoruz. Bana göre hayat yolumuz bir labirent gibi; doğru yoldan gidebilmek için bu bize sunulan şansları en iyi şekilde değerlendirmek lazım. Çok şükür bu yolda emeklerken doğru yollardan geçtiğimi düşünüyorum. En azından şimdilik.
Sizce sektörde erken yol almanın avantajları mı daha çok yoksa dezavantajları mı?
Bakış açımıza bağlı. Ben hayata her zaman umutlu ve pozitif bakmaya çalışıyorum. Eğer bir şey olacaksa olması gerektiği için olmuştur diyorum her zaman. Eğer bünyeniz ve karakteriniz bazı yükleri kaldırabiliyor ve sizi daha güçlü bir hale getirebiliyor ise bütün dezavantajlar avantaja dönüşebilir.
Karşımıza ilk olarak “Söz” dizisinin Çaylak karakterine hayat veren genç bir yakışıklı olarak çıktınız. Dönemin popüler olan dizilerinden “Söz” size neler kattı?
Söz dizisi bana çok güzel insanlar kattı. İlk adımımı bir reklamla sonrasında da sinema filmiyle devam ettirsem de ilk sağlam adımımı “Söz” dizisi ile attım. Sektörü, mesleğim için gerekli tüm ayrıntıları o dizinin setinde öğrendim. Çaylak karakterini her zaman İstanbul’a ilk geldiğim Aytaç’a benzetirdim. Çünkü her şeyden habersiz bir ana kuzusu olan Çaylak, bir hayali uğruna yola çıkmıştı. O yüzden çaylak hep benimle asla unutamayacağım bir karakter olarak kaldı.
Daha sonrasında ise sizi ekranlarda “Hekimoğlu” dizisinin kadrosunda izledik. Tam da tahmin ettiğimiz gibi “Hekimoğlu” dizisi ekranların en popüler dizilerinden birisi oldu. Bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?
Bu şüphesiz tüm ekibin, yapım şirketimizin ve tabii ki diğer oyuncu arkadaşlarımla beraber yakaladığımız bir başarı. Orijinal hikayeye bu kadar sağdık kalınmasaydı bu kadar iyi geri dönüş alamazdık. Tabii orada beraber çalıştığım üstatlarımız ve oyuncu arkadaşlarımın da hakkı çoktur. Herkes işine çok saygı duyan ve çok çalışkan insanlardı.
Her setin kendine özgü bir havası, bir kokusu ve bir tadı vardır benim için… Örneğin; “Söz” dizisini oyunculuk hayatımda bir liseye benzetirken, “Hekimoğlu” dizisini de üniversite olarak görüyorum.
Peki dizide canlandırdığınız Emre karakteri ile Aytaç arasında benzerlikler var mıydı?
Aslında pek yok. Emre kadar rahat olamadım hiçbir zaman. Tek benzer yönümüz tatlı hırslarımız ve çalışma azmimiz olabilir.
Karakterlere nasıl hazırlanıyorsunuz? Özel bir tekniğiniz veya çalışma şekliniz var mı?
Herkesin kendine göre teknikleri var tabii. Benimki de aramak. Senaryoda üstüne milyon defa çalışıp, doğru hisse kapılana kadar o anları binlerce kez yaşıyorum. En çok beni içine çeken projeyi kabul edip, onu en doğru şekilde sunmaya çalışıyorum. Karaktere sorulması gereken soruları soruyorum kendime ve cevapları arıyorum. Her cevap başka bir kapı açıyor, her kapı beni karakterin hayatına tanıklık ettiriyor. Karakterin mesleği ya da yaptığı kendine özgü şeylere birebir şahit olduktan ve araştırdıktan sonra o yola çıkıyorum.
Aytaç Şaşmaz’ın bir projenin içinde yer alması için tam olarak neler hissetmesi gerekiyor?
Bir projede yer almak için benim o projeye inanmam gerekiyor. Çünkü inanmadığım bir role bürünmem mümkün değil. Bora’nın aşktan dili yanmış
Şimdilerde karşımıza “Baht Oyunu” dizisiyle çıkıyorsunuz. Bora karakteri ile yeni tanışmamıza rağmen şimdiden çok sevdiğimiz biri oldu. Bora aynı zamanda izliyor olduğumuz bambaşka bir Aytaç sanki. Bize biraz “Baht Oyunu” dizisinden ve ileride Bora’yı neler bekliyor olduğundan bahseder misin?
“Baht Oyunu” da iyi ki dediklerimle dolu bir proje. Yapımcımız, oyuncu arkadaşlarım, hocalarımız ve ekibimiz muazzam insanlar. Huzurlu bir iş ortamında olduğum için çok mutluyum. Bora sınırları olan ve hayatının odak noktasına işini almış bir iş insanı. Kendi çabasıyla, kimsenin yardımı olmadan iş dünyasını kurmuş ve kendini kanıtlamış biri. Bir kez aşktan dili yanmış ve bir daha asla aşka inanmaz hale gelmiş. Sonra karşısına aşkla yaşayan Ada çıkıyor ve zamanla tüm duvarlarını yıkar hale geliyor. Bora şimdilerde kafası karışık ve kendinden kaçar halde. Yakında her şey tersine dönebilir, sürpriz olsun.
Dışarıdan çok sakin, adımları güçlü olan, tavırları net bir Aytaç görüyoruz. Ama aynı zamanda da bu güçlü duruşun arkasında nahif ve duygusal bir adam var gibi. Tahminlerimiz doğru mu?
Evet, doğru. Duygularımla hareket ettiğimi düşünüyorum. İçim dışım birdir. Genelde enerjiye bakarım; bir insanın enerjisi beni rahatsız ediyorsa oradan uzaklaşırım.
Aytaç’ın bilmediğimiz yanları neler?
Aytaç, saygı ve sevgi odaklıdır. Her zaman, her insana karşı eşit saygı ve sevgiyle yaklaşmaya çalışır. Fakat aynı saygı ve sevgiyi göremezse o zaman sessizce oradan uzaklaşır. Abim her zaman yanımdaydı.
Sizin gibi dönemin en başarılı oyuncularından biri olan ağabeye sahipsin. İsmail Ege ile ilişkiniz nasıl? İki oyuncu olarak birbirinizi mesleki anlamda yönlendirdiğiniz oluyor mu?
İkimiz de yoğun bir dönemdeyiz. Buna rağmen her boş zamanımızda beraber olmaya ve vakit geçirmeye çalışıyoruz. İstanbul’a geldiğim ve hayallerime adım attığım günden beri abim her zaman yanımdaydı. Bana bu yolda her zaman destek oldu. Benden çok önce bu yola girdi ve bu yolda hep beraber ilerledik. Tavsiyelerden bahsedecek olursak da; öğrenmenin bir sonu yok. Bu oyunculuğun her anında böyle. Biz de her zaman eksik yönlerimizi geliştirmeye ve birbirimizi tamamlamaya çalışıyoruz.
İsmail Ege geçtiğimiz günlerde evlendi. Sizin var mı yakın gelecekte böyle bir planınız?
Evet, hayatlarını birleştirdiler. Çok şükür mutlular ve mutluluklarının daim olmasını diliyorum. Böyle şeyler kısmet işi. Zaman en büyük pusulamız. Doğru insan, doğru zamanda karşına çıktığında karar verebileceğin bir şey bu. Eski dönem adamıyım
Sosyal medyayla ilişkiniz nasıl? Sizce bu dijital dünyaya ayak uydurmakta başarılı mısınız?
Kendi dünyamdayım. Sadece sevdiğim, yapmaktan hoşlandığım şeyleri yansıtmaya çalışıyorum. Başarılı mıyım onu artık siz takipçilerim değerlendirin.
Stilinizi nasıl tanımlarsınız? En çok hangi giyim tarzını seviyorsunuz?
Rahat ve o an kendimi iyi hissettiğim şeyleri giyerim. Eskiden siyah ve beyaz takıntım vardı artık biraz daha hayatıma renk katıp, canlı renkler de giymeye başladım. Tarz konusunda da eski dönem adamıyım diyebilirim.
Son olarak hayat mottonla bitirelim mi?
İste, şükret, sabret.
Kaynak: Hürriyet