Atv’nin sevilen dizilerinden olan Aşk ve Mavi’nin yıldız oyuncusu Birgül Ulusoy, dizinin yeni sezonu ve kendisi hakkında bilinmeyen herşeyi anlattı. Geç yaşta anne olan Birgül Ulusoy, oğlu ile dizi vakitlerini nasıl ayarlıyor? Kapadokya’da olan çekimler oyuncuyu zorluyor mu? Birgül karakterine dair neler anlattı? İşte haberimizin tüm detayları…
Aşk ve Mavi Dizisinde Eğlenceli Sezon Finali
Bu güne kadar birçok dizi ve filmde rol alan usta oyuncu Birgül Ulusoy, rol aldığı Aşk ve Mavi dizisi ile 3.sezona merhaba demeye hazırlanıyor. Sabah gazetesine konuşarak rolünden, özel hayatından ve geç gelen şöhretten bahseten Ulusoy; hakkında merak edilenleri şöyle açıkladı:
Eylül Ayında Seyirci ile Buluşuyoruz
“‘Aşk ve Mavi’ yolculuğu sizin için nasıl devam ediyor?
‘Aşk ve Mavi’, atv’de üçüncü sezonuna başlıyor. Yakın zamanda sete çıkılacak, nasipse Eylül’de seyircimizle buluşacağız. ‘Aşk ve Mavi’, uzun bir hazırlık sürecinin ardından seyirci karşısına çıktı. Üçüncü sezonu ile başarısının tesadüf olmadığını ispatlamış oluyor. Her uzun soluklu iş, dönem dönem ritmini ve heyecanını kaybeder kuşkusuz ve oyuncu olarak buna karşı kendi içinizde bazı numaralar icat etmeniz gerekir. Ben hep şükür içgüdüsünü kullanıyorum içimde. İstikrarın başarıyı getirdiğini bana yeniden gösteren bir yolculuk ‘Aşk ve Mavi’. Onun için diyebilirim ki, huzurluyum ve umut doluyum.
DRAMDAN KOMEDİYE DÖNÜŞÜYOR
Sizce, ‘Aşk ve Mavi’nin başarısındaki sır neydi?
‘Aşk ve Mavi’, bir toprak hikayesi ve Kapadokya’nın o toprak rengine tam 12’den oturdu. Senaryonun işlevselliği ve oyuncu kadrosunun dram oynarken komediye de dönüşebilen şahane kıvraklığı, bizim başarı reçetemiz diyebilirim.
‘Birgül’ karakterine dair neler söylemek istersiniz?
‘Birgül’, merhametli bir Anadolu insanı. Konağın tüm entrikalarının döndüğü mutfağın gerçek sahibi ve konağın hanımı ‘Refika’nın gelin gelirken çeyizi ile birlikte getirdiği çok eski bir emektar. Bir çeyiz bedelidir ‘Birgül’ karakteri ve tüm ömrü bu konağın içinde geçmiş. Konağı ve Göreçkiler’i ailesi bilmiş, gidecek kimi kimsesi olmayan biri. Yaptığı her kurnazlık mutlaka başına dert olacak şekilde beceriksizlikle bitiyor ama koca konağı çekip çevirecek kadar da becerikli bir kadın. Tek hayali evlenip bir yuva kurmak.
KAPADOKYA ŞAŞIRTICI BİR BÖLGE
Karakterin dışarıdaki yansıması nasıl, nasıl tepkiler alıyorsunuz?
‘Birgül’ karakterini sokak diğer can verdiğim karakterler gibi çok sevdi. Kendilerinden biri gibi evlerine götürmek, çay-kahve ikram etmek istiyorlar. Anadolu’da tepkiler biraz daha fiziksel; yanağımı sıkmak, sarılıp öpmek de giriyor işin içine. Bağırlarına bastılar ‘Birgül’ü.
Kapadokya’da yaşam nasıl? Alıştınız mı?
Kapadokya çok büyülü ve mistik bir coğrafya. O bölgenin enerjisi bana hep iyi geldi. Benim köyüm Kapadokya havzasına 1.5 saat uzaklıkta. Onun içindir ki bu bölgenin havası, suyu ve toprağı benim genetik haritamda zaten va. Biz dizi için Ürgüp’de konaklayıp Mustafa Paşa’da çalışıyoruz. Tüm vakit otel ve set arasında geçiyor. Repolarda (izin günleri) bölgenin tüm aktivitelerini değerlendirmeye çalışıyoruz. Balon, ata binmek, yürümek, Uçhisar, Avanos’ta, Kızılırmak kenarında yürümek, Kızıl Vadi’de gün batımını izlemek… Termal suları ile şifalandıran Kozaklı… Kayseri ve Erciyes kayak merkezleri, yer altı şehirleri… Yapacak o kadar çok şey var ki Kapadokya’da. Sizi her zaman şaşırtmayı becerebilir bu bölge.
KİŞİLİĞİMİN OTURDUĞU YAŞTA ANNE OLMAK BÜYÜK KONFOR
Set süresince oğlunuzdan ayrı mı kalıyorsunuz, yoksa o da sizinle beraber mi?
Set zamanı yani haftanın beş günü Ürgüp’te otelde yaşıyoruz. Repo günü, isteyenler iki gün için İstanbul’a gidiyor, isteyenler otellerinde dinleniyor. Ben iki sezondur her repoda oğlumu görmek için uçtum. Dolmuş gibi uçak kullandım diyebilirim. Evlat olunca yorgunluğunu sineye çekiyorsun. Set zamanı oğlum, Vesile Ablası ile İstanbul’da kalıyor. Bu sene birinci sınıfı bitirdi. Yani oğlumun düzeni sabit; ben gidip gelerek aradaki farkı kapatmaya çalışıyorum.
Geç anne oldunuz. Bu durumdan pişmanlık duyuyor musunuz?
Evet, tam 40 yaşında anne oldum. Pişmanlık hiç aklıma gelmeyen bir başlık. Ben kaderci bir kadınım, demek ki zamanı öyleymiş. Kişiliğimin, hayat deneyimlerimin, işlerimin tam oturduğu bir yaşta anne olmak bulunmaz bir konfor aslında. Tek dezavantaj, enerji sorunu. Elbette 20’li yaşlarınızın hareket enerjisi olmuyor.
Oğlunuzla birlikte az vakit geçiriyorsunuz ama bir arada olunca neler yapıyorsunuz?
İki sezondur İstanbul dışı bir işte çalıştığım için Ayaz ile kaliteli zaman geçirme uygulaması yapıyoruz. Onun istek ve özlemleri ön planda. Gece beraber uyuyoruz; 8 yaşında olmasına rağmen sohbeti çok seven bir çocuk ve bol bol konuşuyoruz. Ona insanların gözlerinin içine bakarak sohbet etmesini öğretiyorum. Piyano ve tenis kurslarına beraber gidiyoruz, yetişebildiğim kadarı ile. Sinema ve ardından bu sene okuma yazmayı da öğrendiği için kitap alışverişlerimiz de başladı.
Sizin yaptığınız mesleğe yaklaşımı nasıl? İlgisi var mı oyunculuğa?
Benim yaptığım işi pek umursamıyor yani yüceltmiyor. Çünkü ben böyle yaşamıyorum. Oyunculuğa karşı delice bir tutkusu yok ama mesafeli de değil.
ERKEN ŞÖHRET OLUP DELİRMEDİM
Şöhretin geç geldiğini düşünüyor musunuz?
Şöhret; kişinin geniş kitleler tarafından tanınıyor olması ise evet, 40 yaşında gelip tepeme kondu. Erken şöhret olup delireceğime, geç şöhret olup kendisiyle aramdaki mesafeyi koruyabildim.
Ünlü olmak eğlenceli mi?
Aranıza ün ile bir mesafe koyarsanız, sizi zehirlemesine izin vermezseniz; mutlu olursunuz. Ben ‘ün’ meselesini pek ciddiye almıyorum aslında. Bu, para kazandığım bir iş. Yapılan iş geniş kitlelere hitap ettiği için sizi tanınır, bilinir kılıyor sadece. Öznesi, bir ürünü satıp karşılığında birilerinin size para veriyor olması. Üstüne bonus olarak tanınıyorsunuz işte.
Hayatınızı 40 yaş öncesi ve sonrası diye ayırdığınızda ne görüyorsunuz?
40 yaş, bir kadının altın çağlarına başladığı en net dönemdir. Hele ki bu kadar erkek egemen bir sektörün içinde oyunculuğunuz devam ediyorsa; çıraklık bitmiş, kalfalık başlamıştır. Ben oyunculuğun çok kahrını çektim, 40 yaşımdan sonra o da bana borcunu ödedi.