Ayşe Özyılmazel’den Gülben Ergen’e ayrılık eleştirisi geldi. Gülben Ergen’in, sevgilisi Burak Törer ile birbirlerine iltifatlar ederek ayrılmaları dikkat çekerken, Ayşe Özyılmazel, ayrılığı eleştirdi. Özyılmazel, “Instagram ayrılığı” dedi. Detaylar haberimizde…
Gülben Ergen İle Ayrılan Burak Törer’den Manidar Paylaşım
Ayşe Özyılmazel’den Gülben Ergen’e sert sözler
Ünlü şarkıcı Gülben Ergen, bir süredir aşk yaşadığı Burak Törer ile geçtiğimiz günlerde yollarını ayırdı. Evlilik haberleri beklenirken, ayrılık haberleri ile şaşırtan ünlü çiftin ayrılığı da farklı oldu. Gülben Ergen ve Burak Törer, sosyal medyada birbirlerine iltifat ederek ayrıldı. Sabah yazarı Ayşe Özyılmazel de, bu ayrılığı eleştirdi. Köşesinde konuyu değerlendiren Özyılmazel’in “Ele güne karşı Instagram ayrılığı” başlıklı yazısı şöyle:
Gülben Ergen’in bir tarzı var; ne olursa olsun ‘doğru’ görünmek istiyor. Bunu o kadar çok istiyor, bunun için öylesine enerji harcıyor, hesaplar kitaplar yapıyor ki; malesef çoğu zaman sonunda ‘doğru’ değil, sadece ‘çabalı’ görünüyor.
En özlü sözü söyleme çabası… En değer verilen kadın olma çabası… En muhteşem anne seçilme çabası… En ermiş kişilik mertebesine erişme çabası… ‘Beni sevin, beni onaylayın’ çabası…
Oysa bir tutam ‘kim ne derse desin’ciliğin yanına katacağı ‘hatalarımı seviyorum’culuk ile çok daha tatlı, sahici, ferah ve samimi biri olabilir. Hem doğruda ısrarcılık, insanı kendi doğrusuna çıkartmaz ki… Elâleme göre yaşamak ömür törpüsüdür. Kişiyi aslından uzaklaştırır, hırpalar, duygularını cımbızla çekip çöpe atar.
Birlikte inşaata mı gittiniz?
Gelelim konumuza… Efendim Gülben Ergen, ‘İçimdeki göç sana, aldığım öç sana’ mesajıyla ilişkilerini ilan eden sevgilisi Burak Törer’den ayrılmış. Burada bizi bağlayan bir durum yok; ister ayrılır, ister barışır, ister evlenir.
Gelin görün ki; ikiliyi kendi aralarında sakin sakin ayrılmak kesmemiş olacak ki, taraflardan Burak Törer, Ergen’e yazdığı ‘ayrılık sonrası hayırlar dileme’ mesajını Instagram’da paylaşarak kamuya açmış. ‘Ben ve ailem seni hep sevgiyle anacağız’ girişli mesaj, ‘Düşmanlarımızın yüzünü güldürmeyecek kadar sağlam temeller attık’ çıkışıyla devam ederken, Gülben Ergen’in müthiş anneliğini takdir etmekle son buluyor ve finalde de ‘Burak Törer’ yazıyor. Yahu benim mi kafam karışık, yoksa sizin mi? Benim mi kafam basmıyor, yoksa siz başka bir dünyadan mı hayata bağlanıyorsunuz?
Bir kere bir kadına veda ederken, ki bu kadınla altı-yedi aydır berabersin; “Ben ve ailem seni hep sevgiyle anacağız” demek nedir? Koca koca insanlarsınız; sevgili miydiniz, yoksa iş arkadaşı mı? Gülben Ergen, size yardıma gelen bir görevli miydi?
Sonra ‘Düşmanlarınızı güldürmeyecek kadar sağlam temeller atmak’ ne demek? Beraber inşaata mı girdiniz? İlişkiye öçle göçle başlanınca, sonu da böyle oluyor herhalde. Çok mu töre dizisi izliyorlar, nasıl bir hayat yaşıyorlar, düşmanları kim, peşlerinde adamlar mı var, yoksa ‘Çukur’dalar mı?
Ne düşmanlarmış
Ve o Whatsapp mesajının sonunda yazan ‘Burak Törer’ ne iş? Yahu zaten mesajı kadının cebine atıyor, numarası belli, ayrıldığı adam belli, bu ne saçma bir şey! Tabii mesaj, en başından cümle aleme yazıldıysa, bilemem. Sonra da Instagram’a açılan bu ayrılık/takdir/birlik mesajının altına, Gülben yorum patlatıyor: ‘Evet düşmanlarımızın yüzünü güldürmeyeceğiz’ bla bla bla…
Off içim şişiyor içim, ne düşmanlarmış be! Alt tarafı birkaç ay çıktınız, gezdiniz tozdunuz, Bodrum’a gittiniz, denize girdiniz, akşam rakı balık falan… Ne ara bunca düşman edindiniz?
Tabii tüm bunlar yine yazının başına döndürüyor bizi sevgili okurlar… Ah o her an her yerden puan toplama, onay alma, her durumda ille de takdir edilme mücadelesi, ah… Zırıl zırıl ağlamayı, acılarla kendimi bir koltuktan diğerine atmayı, üzüntümden tek kelime diyecek hal bulamamayı, yemeden içmeden kesilip kendime de, ona da kızmayı; şöyle filtrelenmiş, mükemmelleştirilmiş bir Instagram ayrılığına tercih ederim.
Herkes hayatını, aşkını, ayrılığını dilediği gibi yaşamakta özgür elbette. Ama ben kocaman duyguların peşinde koşan sahici aşıkları sevmeye devam edeceğim. Sezen Aksu nesliyim, yapacak bi’şey yok…