Uzman Psikolog&Psikoterapist ve Yeme Bozuklukları Danışmanı Yelda Başaran’dan samimi açıklamalar geldi.
*Kitabınızın çıkış hikayesi nasıl?
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde okuyordum. Yüksek lisans yapmak istedim. Tez konum 18-25 yaş arasındaki gençlerin yeme bozuklukları ve depresyon arasındaki ilişkiyi incelemekti. O sırada ‘Her Şey İçin Sağlık’ adında bir televizyon programı hazırlayıp, sunuyordum. Bir gün Kayseri’den Ali Osman adında bir amca aradı. ‘Sen psikoloji bölümünde okuyorsun, neden eğitimini aldığın mesleği yapmıyor, sunuculuk yapıp, dizilerde oynuyorsun? Hayat vur patlasın, çal oynasından ibaret değil’ dedi. Amcayı haklı bulup, kitabı yazmaya karar verdim. O süreçte Türkiye’yi il il gezdim.
*Kitap bize ne anlatıyor?
Vücudu güzelleştiren zihindir. Sağlıklı ve dengeli bir yaşamı hayat tarzı haline getirebilmek için işe önce kendinizi nasıl motive edeceğinizden bahsediyor. Çünkü sürdürülebilir bir motivasyon sağlıklı ve kaliteli bir yaşamın kapılarını aralayan en büyük anahtardır. Kitapta 10 maddelik bir motivasyon reçetesi sundum. Güzelliğin yolu gardıroptan değil; buzdolabından geçer. O kadar çok problem var ki tek derdimiz zayıflamak olsun, mesajını veriyor.
*Bu eser sadece kadınlara göre mi?
Kitabımız unisex bir eser. O yüzden kitapta erkeklere özel önerilerimin olduğu ayrı bir bölüm var. Çünkü herkesin kilo alma ve verme sebepleri, değişkenlik gösteriyor. İşte o yüzden kitapta Türk halkının kadın ve erkek olarak hem psikolojik hem de fizyolojik genetik özelliklerinden bahsediyorum.
*Kitabınızın garanti belgesi var…
Evet, doğru… Türkiye’de bir ilk. Dünyada bile bir ilk olabilir. Bununla ilgili çok olumlu dönüşler alıyorum.
*Kitabınız dizi uyarlaması olur mu?
Televizyon formatını yapmak isteyen yapımcılar var. Sosyal içerikli ve sağlıklı yaşamla ilgili insanlara ilham veren bir program yapabilirim. Eylül ayında çekilecek psikolojik içerikli bir sinema filmine danışmanlık hizmeti veriyorum. Hedefim daha fazla insanın kendini iyi hissedebilmesi ve ilham kaynağı olmak…
*Ekranı bıraktınız. Bunun sebebi neydi?
Televizyonu bırakarak, eğitimini aldığım psikoloji konusunda uzmanlaşmayı ve akademisyen olmayı tercih ettim. Oyunculukta ve sunuculukta aklım hep okulumdaydı. Gönlüm hep uzman bir psikolog ve psikoterapist olmaktan yanaydı. Psikoloji eğitimiyle sunuculuk yaparken güçlü sorular sorabileceğimi düşündüm. Mütevazı bir hayat yaşadım. Sanat camiasının gönüllü terapisti olmayı tercih ettim. Şan, şöhret ve para gibi hırslarım yok. Tek derdim iyi bir insan olmak.
‘Ücretsiz psikoterapi seansları veriyorum’
*Her uzman yiyeceklerle ilgili farklı öneriler veriliyor. Bu durum halk için kötü değil mi?
Türk insanının çoğunun kafası karışık. Türkiye’de sağlıklı ve kaliteli yaşamda bir meydan muharebesi yaşanıyor. Kimi uzman tavuk, kimi ise patates tüketin diyor. İnsanlar kime inanacak? Sağlık, kişiye özeldir. Kiminin ilacı kiminin zehiridir. İşte o yüzden işin uzmanına gitmek gerekiyor. Ama kişide bir yeme bozukluğu varsa, uzmanlığı bu alanda olan kişilere gidilmeli…
*Online seansları doğru buluyor musunuz?
Ben iletişimin gerek iş görüşmelerinde gerekse danışmanlık hizmetlerinde sanal yollarla değil, yakın temaslı olanından yanayım. Sağlık sektöründe dengeler maalesef artık değişir oldu. Herkes bir şey tutturmuş gidiyor. Bana göre online seans olmaz. Eğer ki bir acil durum yoksa tabii! Ama siz kısa yoldan para kazanmak için yapıyorsanız, orada vermiş olduğunuz Hipokrat Yemini’nizi çiğnemiş olursunuz.
‘Süper kahramanlar bile terapiye ihtiyaç duyar’
*Danışanlarınıza neler tavsiye ediyorsunuz?
Gelmeden önce mutlaka bir hormon testi yaptırmalarını rica ediyorum. Kan değerlerine bakmadan yola çıkmak doğru değil. Duygusal hayatta sıkıntı olduğu zaman mutlaka tiroit, şeker ve kortizona baktırmalarını söylüyorum. Sosyal medyadan, doğruluğu kanıtlanmamış bilgilerle yola çıkmamalıyız. Benim için paradan çok, insan kazanmak önemli. O yüzden maddi durumu elverişli olmayan fakat danışma hizmeti almak isteyenlere de seve seve ücretsiz hizmet veriyorum. Sağlıkçılar, danışanlarını yürüyen cüzdan olarak görmemeli… Ülkemizde psikoloğa gitmek acizlik olarak görülüyor. Süper kahramanlar bile terapiye ihtiyaç duyar. Her insanın en önemli ihtiyacı kendisini ifade edebilmektir…