Ana SayfaÜnlülerEkim Mağden: Kamboçya’da Dolandırıldım

İlgili Postlar

Ekim Mağden: Kamboçya’da Dolandırıldım

Ekim Mağden, ilk olarak kült dizi “İkinci Bahar”da Amerika’ya gitme hayalleri olan ‘Sarı Kafa Ömer’ olarak ekrana geldi. Daha sonra “Kampüsistan”da rol alan Mağden, bir süre sonra oyunculuğa ara verdi. Geçtiğimiz gün samimi açıklamalar yapan Ekim Mağden “Kamboçya’da dolandırıldım” diyerek yaşadıklarını anlattı.

Hayatını Anlattı

Ekim Mağden, oyunculuğun hayatına nasıl girdiğini şöyle anlatıyor:

“Ankara’da büyüdüm. Babam edebiyatçı aynı zamanda da gazeteciydi. Annemse İngilizce öğretmeniydi. Bir video kaset dükkanımız vardı. 80’li yıllara ait çoğu filmi VHS kasetlerden izledim. Sinema çok hoşuma gidiyordu. Çocukken ‘Susam Sokağı’nın Ankara stüdyosundaki çekimlerinde kısa bir süre oyunculuk yaptım. 11 yaşındayken İstanbul’a taşındık. Ardından Pera Güzel Sanatlar Lisesi’nde okudum. Orada lisanslı tiyatrocu oldum ve Mimar Sinan Üniversitesi Sinema ve TV bölümünü kazandım. Bir yıl sonra da ‘İkinci Bahar’ başladı. Yavuz Turgul’la tanışmıştım, o bana oyunculuk teklif etti. Büyük bir heyecanla kabul ettim. Hemen çekimlere başladık.”

“Türkan Şoray’ı Görünce Elim Ayağım Titredi”

Ekim Mağden, “İkinci Bahar” dizisinde ilk olarak Ozan Güven’in canlandırdığı Ulaş rolüyle kamera karşısına geçtiğini söylüyor:

“Zaman çok kısıtlı ve çabuk hareket edilmesi gerektiği için ön çalışma yapmadan direkt sete girdim. İlk dizi deneyimimdi. Setin ilk günü Türkan Şoray’la sahnem vardı. Beni, kahvede okey oynarken yakalıyor ve tokadı basıyordu. Büyük bir kargaşa çıkıyordu. Ezberim tam olmasına rağmen Türkan Şoray’ın karşısında elim ayağım titredi. Ben ve Türkan Şoray, sahne çekiyorduk… Kendim de inanamadım olan bitene. Türkan Hanım titriyor, gözleri doluyor, o anı gerçekten yaşıyordu. Onu izlerken dona kaldım. Ezber, hiçbir şey kalmadı, oyun yerlerdeydi. İlk 5 bölümü Uğur Yücel çekmişti. Ozan da benim oynadığım Ömer’i canlandıracaktı. Uğur Abi, ‘Ozan’la daha hızlı ilerleyeceğiz, siz rolleri değiştirin’ dedi. Moralim çok bozuldu, ‘İşin altından kalkamadım. Bu projede olmak istemiyorum daha fazla’ diyerek vazgeçtim.

Uğur Yücel, Ozan’la beni yemeğe çıkardı, ‘Ömer, yabana atılacak bir rol değil. Bu projede kesinlikle olmalısın. Senin geleceğin için de çok iyi olacak’ diyerek ikna etti. Böylelikle ‘İkinci Bahar’a başlamış oldum.”

Oyuncu, karakterin sarı saçlı olma nedenini ise şöyle anlatıyor:

“O dönem zaten punk’tım. Saçımı da sarıya boyamıştım. Sete geldiğimde ‘Saçın öyle kalsın. Bunun mutlaka gecekondu semtinde büyüyen çocuklarda bir karşılığı vardır’ dediler. Ömer ve Ulaş’ta Amerika, Batı sevdası vardı. Saçım bu karakteri besleyen bir imaj oldu. Dizi bitene kadar da sürekli saçımın rengini açmak zorunda kaldım.”

“Şener Şen Eline Süpürgeyi Alıp Gitar Yapardı”

“Türkan Şoray’ın bakışlarını hatırlıyorum, insanın içini gerçekten ısıtıyordu. Sert ortamındayken izlerdi bizi. O güzel gözleriyle bakardı. Ben de utanırdım. Şener Şen’in enerjisi çok yüksekti. Masaların üzerine çıkar, süpürgeyi eline alıp gitar gibi çalardı. ‘İkinci Bahar’ın seti aile ortamı gibiydi. Sahnemizi beklerken çok tatlı muhabbetlerimiz olurdu. Güzel günlerdi… O set gibi bir yer bir daha görmedim ve göremeyeceğim de galiba.”

“Üniversite Hayatını Kampüsistan’daki Gibi Sanıyorlardı”

Ekim Mağden, 2003-2004 yılları arasında Kanal D’de yayınlanan “Kampüsistan” dizisindeki Cem rolüyle de bir dönemin gençliğinin radarına giriyor. Mağden,

“Gençler Üniversite yaşamını dizideki gibi sanıyordu” diyor ve ekliyor: “Bu rollerle kötü çocuk imajı üzerime yapıştı. Ondan sonra hep kötü adamları canlandırdım. Ben de oyuncuyum ekmeğime bakacaktım sonuçta. ‘Oynamam’ demedim, gelen rolleri oynadım. ‘Behzat Ç. Ankara Yanıyor’da da kötü adam olarak rol aldım. Kirli çocuk, rockçı, punkçı gibi rollerle değerlendirdiler beni.”

“Rekabet Ortamı Hevesimi Kaçırdı”

Mağden, 2013 sonrasında ise oyunculuktan uzaklaşmaya karar veriyor. Oyuncu, bunun nedenini ise şöyle anlatıyor:

“Ben birçok iş yaptım. Televizyonda dış haber muhabirliği, Radikal’in kütür sanat departmanında çalıştım. Mekan işletmeciliği, eğitmenlik ve DJ’lik de yaptım. Ama oyunculukta beni rahatsız eden ciddi ve sert rekabet ortamıydı. Hayatta kendimi yarış atı gibi hissetmek istemiyordum. Bu beni yoruyor ve ruhsal olarak da düşürüyordu. Bu rekabet ortamı nedeniyle hevesim biraz kaçtı.
Oyuncular Tiyatrosu ile çalışıyordum. Tiyatro sahnesi daha farklıdır. Tiyatroda daha ekip ruhu hakimdir. Oradaki rekabet televizyondaki kadar değildir. Televizyonda herkes birbirini çok kıskanıyordu. ‘Kampüsistan’ın ilk çekim günü, oyunculardan birinin yanına gidip ‘Merhaba ben Ekim, ben de ana kadrodayım tanışalım’ dediğimde bana şöyle bir cümle kurmuştu: ‘Ne kadar alıyorsun bölüm başı, vereyim sana o parayı sen sete gelme.’ Şoke olmuştum. Sanki küçük dağları bunlar yaratmış gibiydi. Şöhret insanlara ne ediyorsa bazılarına yaramıyordu. Ben uyumlu bir insanımdır. Böyle şeyleri çok takmam. Ama bende bu rekabet duygusunun verdiği kötü his oyunculuktan biraz uzak durma isteği uyandırdı.”

“Bırak’ın Ulaş’ın Peşini Diye Azarlıyorlardı”

Ekim Mağden, şan, şöhretin hiçbir zaman hoşuna gitmediğini söylüyor:
“İnsanlar gelip imza istemeye başladığında ünlü olduğumu anladım. Dergiler, gazeteler, röportajlar… Toplu taşıma kullanamamaya başlamıştım. Şan şöhret işi benim hoşuma gitmemişti. ‘İkinci Bahar’ dönemi teyzeler yolda çevirip, ‘Bırak Ulaş’ın peşini, sen gideceksen git Amerika’ya. Çocuğu da ayartıyorsun’ diye azarlıyorlardı.”
Mağden, “Ulaş ve Ömer karakterlerinin en büyük hayali Amerika’ya gitmekti. Siz Amerika’ya gittiniz mi” sorusuna şu yanıtı veriyor:
“2 yıl New York’ta yaşadım. ‘İkinci Bahar’ devam ediyor, gidip geliyordum. Pastanede çalışıyordum. O sıra 11 Eylül oldu ve Dünya Ticaret Merkezi’nin yıkılışını gördüm. Tarihin önemli bir noktasına tanıklık ediyordum. Çok tuhaftı. Sonra vizemi uzatamadım. Müslüman ülkeden geldiğim için ortalık tuhaflaştı. Huzurum kaçtı orada ve dönmeye karar verdim.”

Ekim Mağden: Kamboçya’da Dolandırıldım

Ekim Mağden, 2015’te bir süreliğine Kamboçya’ya taşınıyor ve o sırada başına adeta aksiyon filmlerini aratmayacak olaylar geliyor:
“Annemle dayım Bahattin Demirkol’un dekor atölyesi vardı. Cem Yılmaz’ın ‘GORA’ filminin dekorlarını yapmışlardı. Onlarla çalışmaya başladım. Daha sonra bir arkadaşımla ortak bir tekne alıp Marmaris’te işlettik. Kazandığımız parayı sürekli teknenin masraflarına harcıyorduk. ‘Ne yapsak’ diye düşünürken tekneyi satıp 2015 yılında Kamboçya’ya gittik. Orada bir bungalov köyüne ortak oldum. Fakat tam manasıyla dolandırıldım. Yaptığım yatırımı geri çekmek istedim. Fakat paramı alamadım ve zor duruma düştüm. Bir gün her şeyimi çaldılar. Pasaportum, bilgisayarım ve param… Bunu da ortak olduğum insanların yaptırdığına inanıyorum. Pasaportumu da vermeyip beni ülkeden sınır dışı etmeye çalıştılar. Annem, Dış İşleri Bakanlığı’ndan konsolosluğa ulaştı. O sayede pasaportumu alabildim. Fakat o sırada pasaportum olmadığından 30 gün gözaltına alındım. Korkunç bir yerdi orası. Resmen toplama kampı gibiydi. Annemle irtibata geçmeme izin vermiyorlardı. Çin asıllı Amerikalı biri bana çok yardımcı oldu. Onunla da internet üzerinden konuşuyoruz.”
Mağden, “Türkiye’ye döndüğünüzde ne hissettiniz” sorusunu şöyle cevaplıyor:
“Çok demoralize bir şekilde döndüm. Ruhsal olarak çok yıpranmıştım. Çok zayıflamıştım ve psikolojim iyi değildi. Toparlanmam zaman aldı. Drama eğitmenliği eğitimi alıp lisanslı eğitmen oldum. Sonra çocuklara drama dersleri vermeye başladım. Çocuklar bana çok iyi gelmeye başladı. Böyle böyle çıktım o ruh halinden.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Haberler