Show Tv’de ekranlara gelen Cam Tavanlar dizisinde İskender Şefi canlandıran Utku Ateş Hürriyet’e verdiği röportajda samimi açıklamalarda bulundu. Detaylar haberimizde….
Gelen teklifi kabul etmenizde ‘Cam Tavanlar’ın hangi özellikleri sizi cezbetti?
Aslında bundan önceki projem dolayısıyla bir senedir şehir dışında zor koşullar altında çalışıyordum ve üstüne çalıştığım dönemde geçirdiğim koronavirüs sebebiyle biraz dinlenmeyi düşünüyordum. Fakat ‘Cam Tavanlar’ projesi, senaryosunu okuduktan sonra şu ana kadar okuduğum çoğu projeden gerek ana hikâyesi ve kurgusu gerekse izleyiciye anlatmak istediği sosyal mesaj gibi faktörlerle hemen ayrılan ve içinde yer almaktan gurur duyacağım bir proje olduğunu düşündürttü bana.
Dahası böyle bir projede yer alırken ‘İskender’ karakterinin bireysel olarak önceki işlerimde çıkardığım karakterlerden farklı ve oynarken yeni şeyler deneyimleyebileceğim bir karakter olması da büyük etken oldu. Tabii bu sürece yönetmenimiz Fehmi Öztürk ve yapımcımız Ömer Özgüner’in destekleri de eklenince onların kurduğu bu büyülü hikâye içerisinde yer almak, geri çevirmesi mümkün olmayan bir hal aldı.
‘Cam Tavanlar’ın senaryosunun merkezinde iş yerlerinde kadınlara uygulanan mobbing ve haksızlık bulunuyor. Mobbing ve eşitsizlik konusunda neler düşünüyorsunuz?
Daha önce uzun süreli olarak kurumsal bir yerde çalışmadığım için şirketlerdeki mobbing ve eşitsizlik konusunda fazla bilgi sahibi değilim. Araştırmalardan okuduğumuz ve sosyal medyada görebildiklerimiz kadarını biliyorum. Bu konuyla ilgili genel olarak küçük yaşlardan itibaren ahlak, etik, nezaket ve sosyal eşitlik gibi kavramların okullarda ders olarak verilmesi gerektiğini ve bunun yanında toplumun örnek alabileceği televizyon, radyo, sosyal medya gibi mecralarda bu konu hakkında bilinirliğin artması için herkesin gönüllü bir şekilde elinden geleni yapması gerektiğine inanıyorum.
Oyunculuğa başlama hikâyenizi anlatabilir misiniz? Sizi oyunculuğa yönlendiren etmenler neler oldu?
Öğrencilik yaptığım zamanlarda sinema televizyon bölümünde okurken bir arkadaşım normalde kendi çalıştığı prodüksiyon asistanlığı pozisyonu için o gün işe gidemeyecek olması sebebiyle onun yerini doldurmam adına bir gün sürecek bir reklam filminde çalışmam için bana teklifte bulundu. Ben de hem ona destek olmak hem de ilk defa set deneyimim olması açısından bu teklifi kabul ettim. Sarıyer’de dağlık bir alanda gerçekleştirdiğimiz bu çekimde bana yolun başında gelen arabaları durdurmam ve sokağa girişi yasaklama görevi verildi. Ben bütün gün orada soğukta bu işi yaparken hava karardıktan sonra daha ne kadar bu durumun devam edeceğini öğrenmek için aşağıya sete bakmaya indiğimde alanda kimse kalmamıştı.
Setteki prodüksiyon arkadaşı aradığımda onların başka bir alana taşındığını öğrenip set alanına geçtim. Soğuktan donmuş, dışarıdaki alanda unutulmuş ve aç bir halde sete gittiğimde koşturan set çalışanlarının arasında sıcak UFO’nun önünde yemek yiyen mutlu bir oyuncu çocuk gördüm. Ve sonra sette çalışmak istiyorsam mutlu olabileceğim tek alanın oyunculuk olduğunu fark ettim. Tabii sonrasında bu işi yapıp yapamayacağımı anlamak adına oyunculuk eğitimi almaya başladığımda sahnede basketbol sahasından sonra ilk defa bu kadar heyecanlandığımı keşfedince oyunculuk benim için hayatımın sonuna kadar sürdürmek istediğim mesleğim oldu.
Oyunculuk size ne ifade ediyor? Oyunculuk adına oldukça geniş bir yelpazede eğitim gördünüz. Aldığınız eğitimlerin oyunculuğunuza katkıları neler oldu?
Oyunculuk benim için bir hayatta kalma tekniği. Hepimizin yaşamını sürdürmek için zorunlu ihtiyacı olan şeyler, kendini ait hissettiği yerler var. Benim için bu alan sahnede bir başkası tarafından izlenilmek ve izlenilen tarafından beğenilmeyi başarmak. Bu başarı benim yaşamdan keyif almamı sağlayan şey oluyor. Mesleğim için en önem verdiğim unsur ise yaşım ilerlediği zaman geriye dönüp baktığımda gururla gösterebileceğim bir kariyer inşa etmek.
Oyunculuk adına birçok farklı yerde eğitim gördüm. Daha sonra yüksek lisans olarak oyunculuk bölümünde okudum, birçok farklı atölyeye katıldım ve hepsinden farklı şeyler öğrendim. Her okulun kendine özgü ve farklı bir ekolü var. Burada önemli olan bana göre kişinin kendisine yakın olan tarzı benimseyip o yolda çalışmalarını sürdürmesidir. Her metot kendi içinde oldukça faydalıdır fakat herkes için ona en çok faydalı olan metot farklıdır. Ben yer aldığım projeye ve karaktere göre benim için verimli olabilecek uygun olan çalışma türlerini belirleyip proje öncesinde o çalışmaları yapıyorum.
Sizce bir oyuncunun başarılı olmasının kriterleri nelerdir? Bir oyuncuda hangi özellikler varsa onun başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
Bana göre bir oyuncunun başarılı olabilmesi için öncelikle öğrenmeye aç ve açık olması gerekir. Bunun yanında kendisini bilmesi ve sahip olduğu hamuru ona göre şekillendirmesi gerekir. Hepimiz dünyaya bazı avantaj ve dezavantajlarla geliyoruz. Kimimizin sözel zekası iyi, kimimizin analitik zekası, kimimiz kamera önünde daha güzel duruyor kimimiz sahnede parlıyor, kimimiz fiziksel olarak diğerinden üstün, kimimiz duygularını daha iyi ifade edebiliyor. Burada önemli olan kendi artı ve eksilerimizi bilip kendimizi bu doğrultuda geliştirmek adına ne kadar çok çalıştığımızdır.
Yaptığımız mesleğin sonsuz bir yolculuk olduğunu her pratikte yeni bir şey öğrenebileceğimizi unutmamak gerekir. Yeni başlayan arkadaşlar için yolun çok uzun ve doğru şekilde takip ettikleri takdirde sonunun ışıklı olduğunu, yaşadıkları ve yaşayacakları birçok zorluklara rağmen pes etmemeleri gerektiğini, sektörde kendilerine bir alan açmak için sabırlı ve mücadeleci olmaları gerektiğini söyleyebilirim.